Bu soruya
vereceğimiz cevap Maalesef evet olacaktır. Cumhuriyeti savunmak
için, başta kurucu parti olan CHP, kendi eserini savunamamıştır.
Son altmış yıldır altı oyula, oyula 24 Haziran seçim sonuçlarıyla son kazma vurulmaya gidilmektedir. Emperyalistler ve onların
işbirlikçileri ellerini ovuştura, ovuştura zaferlerini kutlamak
için, gün sayıyorlar. Peki bu duruma nasıl gelindi ?
Cumhuriyetin
kurucusu büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, CHP’nin de
ilkeleri olan altı oku devletin temel ilkeleri olarak anayasaya
koydurmuştu. Bu ilkeler, Laiklik, devletçilik, Halkçılk,
Cumhuriyetçilik, milliyetçilk ve devrimcilikti.
Cumhuriyetle
birlikte neler yapıldı. Kısaca özetleyelim.. Halifeliğin ve
saltanatın kaldırılması, Kılık kıyafette devrim, alfabede
devrim, eğitimde devrim, milli sanayinin kurulması, demir yollarına
ağırlık verilmesi, üretici birliklerin kurulması, devlet üretme
çifliklerin açılması, Kamu iktisadi teşebbüslerin
yaygınlaştırılması (KİT), Din ve devlet işlerinin ayrılması.
Bütün bunlar on beş yıl gibi kısa bir zamanda yapıldı. Üstelik
bunlar, on yıldan fazla süren savaşların sonunda, yaşlı, sakat
ve okuma yazma oranının yüzde yediyi bulmadığı bir toplumla
gerçekleştirildi. O yıllarda, Kalkınma oranı en yüksek olan
ülkelerin başında Türkiye geliyordu. Bu, cumhuriyetin
başarısıydı. Cumhuriyetten önce, toplu iğnesi bile dışardan
geliyordu. Bugünkü iktidar sahiplerinin sabahtan akşama karşı
çıktıkları, karaladıkları ve yer yer iftira attıkları
cumhuriyet bunu başarmıştı.
TÜRKİYE’NİN
NATO’YA GİRMESİ
Buraya kadar
cumhuriyetin başarılarını özetledik. Peki bundan sonra ne oldu
? İkinci dünya savaşı ile birlikte, dünyada iki askeri blok
doğdu. Biri batı bloğu, diğeri doğu bloğuydu. Batı, kapitalist
ülkelerden, doğu ise, sosyalist ülkelerden oluşuyordu. İki blok,
askeri paktlarını da kurmuştu. Batı NATO’yu, doğu Varşova
paktını kurmuştu. Batının liderliğini Amerika, doğunun
liderliğini ise, Sovyetler Birliği( Rusya) yapıyordu. 1952 yılına
kadar Türkiye bu blokların dışında kaldı. Türkiye Sovyet
tehtidi gerekçesiyle, 1952 yılında NATO askeri paktına üye oldu.
İşte olan da bundan sonra oldu. İktidarda yine bir sağ parti,
dini cemaatlerin desteğini alan Adnan Menderes liderliğindeki
Demokrat parti vardı. Ancak, muhalefette bulunan İsmet İnönü
liderliğindeki CHP’de bu kararı desteklemişti.
İKTİDARLARI
BATILILAR BELİRLİYOR
Türkiye’nin
Nato’ya, yani kapitalist bloğa girmesiyle, milli ekonomisini
kurmaktan vaz geçtiğini kabul etti. Üstelik siyasi bağımsızlığını
da batıya teslim etti. Türkiye, sözde Amerikan “MARSHAL”
yardımlarıyla kalkındırılacaktı. Bu tamamen yalandı.
Türkiye’nin siyasi bağımsızlığı ile birlikte, milli
ekonomiyi kurma hamlesi de boşa çıkarıldı. Önceleri batılıların sanayi malları ucuz fiyatlarla Türkiye pazarına sunuldu. Arkasından, Özelleştirme adı
altında cumhuriyetin fabrikaları ve kamu iktisadi teşebbüsleri
tasfiye edildi. Türkiye, batının bir iç pazarı haline
getirildi. İktidar olmak isteyenler, önce Amerika’dan icazet
alıyordu. Amerikancı iktidarlar bir birini takip ediyordu. Biri
gidip, diğeri geliyordu. Menderes, Demirel, 12 Eylul askeri
yönetimi, Özal, Çiller ve en son Tayyip Erdoğnalar hep
Amerika’dan onay alarak iktdar oldular. Amerika’da yağmur yağsa,
iktidarlar burada şemsiye açıyorlardı. Aynı Bulgaristan devlet
başkanı, Tudor Jivkov’un Sovyetler Birliğine bağlılığı
gibiydi.
ZAFER
CUMHURİYETÇİLERİN OLACAKTIR
Sonuç olarak,
batılı emperyalistler kendilerini hem Çanakkale’de, hem de
Anadolu’da mağlup eden Mustafa Kemal’den intikamını almış
oldular. Onun kurduğu modern ve çağdaşlaşma yolunda ilerleyen
cumhuriyetini, işbirlikçileri aracılığı ile yıktılar. Milli
sanayisini, Milli eğitimini çökerttiler. Cumhuriyetle gelen
parlamenter rejimi tasfiye ettiler. Yerine tek adama dayanan
başkanlık rejiminin kurulmasına destek verdiler. Cumhuriyetin
tabutuna son çiviyi çakma görevini de sözde “ islamcı”
olan, “milliyetçiliği ayaklar altına alan” “ demokrasiyi
araç olarak kullanan” bir diktatör " heveslisine verdiler. Ancak,
tarihin tekerleği kısa bir süreliğine geriye gitese de, zafer
her zaman ileriye gidenlerin olmuştur. Bu da çok çetin bir
mücadele ile olacaktır. MUSTAFA KEMAL’in askerleri bunu
başaracaktır. Onun bağımsızlık ve direnme ruhu yaşamaya devam
etmektedir..
Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
29.06.2018