3 Haziran 2018 Pazar

ANADOLU’DAKİ ALEVİ DEDELERİNİN KÖKENİ NEREDEN GELİYOR ?

ANADOLU’DAKİ ALEVİ DEDELERİNİN KÖKENİ NEREDEN GELİYOR ?

Anadolu’daki Alevi dedelerinin kökeni nereden geliyor ? Soyları gerçekten Ehli Beyt’e mi dayanıyor ? Bu makalemizde bu konuya açıklık getirmeye çalışacağız.

Konu ile ilgili olarak, üç ayrı görüş bulunmaktadır ;

1. Görüş: Alevi dedelerinin temeli ve soyu Türklerin eski dini olan Şamanizme ve onun din adamları olan Şamanlara dayanmaktadır. (Türkçü-Milliyetçi görüş) Dolayısıyla, Dedeler Şamanların görevini devam ettirmektedirler.

2. Görüş : Dedeler, Hakanlar ve sultanlar tarafından, özellikle göçebe toplumları kontrol etmek amacıyla atanan kimselerdir. Dolayısıyla, yöneticiler tarafından görevlendirilmişlerdir. Soylarının Ehli Beyt’le ilgisi yoktur.

3. Görüş : Alevi dedelerinin Soyu gerçekten Ehli Beyt’en gelmekteddir. Her ocağın kökeni, bir Ehli Beyt üyesine dayanmaktadır.

Bize göre, birinci ve ikinci görüşü ileri sürenlerin iddiaları, Türklerin eski inancı olan Şamanizm'den gelen  bazı gelenek ve inançların alevi topluluklarında görülmesinden kaynaklanmaktadır. Anadolu’daki Alevi nüfusun büyük çoğunluğu Türkmenlere ve yörüklere dayanmaktadır. Bu toplulukların eski adet ve inançlarının bir kısmını devam ettirmeleri gayet doğaldır. Zira, toplumlar yeni bir dini benimseler dahi, eski inançlarının tümünü terk etmezler. Bu, bütün toplumlarda böyle olmuştur. Ancak, dedelik kurumunun ve bağlı olduğu ocağın Ehli Beyt’e dayanan secereleri bulunmaktadır. Tarihsel olarak da incelediğimizde  soy ağaçlarının Ehli Beyt’e dayandığını görmekteyiz. Zira, 8. ve 9. yüz yıldan itibaren, Emevi ve Abbasi zulumünden ve katliamlarında kurtulmak için İran’a, Horasan’a, Deylem’e ve Gilan bölgelerine çok sayıda Ehli Beyt mensubunun sığındığını biliyoruz. Hatta, M. 864 yılında, Hz. Hasan’ın torunlarından Hasan Bin Zeyd’in 64 yıl yaşayan bir alevi devlet kurduğunu biliyoruz. Tarihçiler, Deylem Alevi Zeydi devletinin kurulmasından sonra, Suriye, Irak ve Hicaz’dan yüzlerce Ehli Beyt mensubunun İran ve orta Asya’ya yerleştiğini belirtmekteler. Ehli Beyt mensupları gittikleri bölgelere islamiyeti, anlatarak, ikna ederek kabul ettirdiler. Bu toplulukların içinde, Türkmenler, Farslılar, Deylemliler de bulunuyordu. Hem Emevi, hem de Abbasi orduları bölgeyi çok kanlı savaşlardan sonra ele geçirebilmişlerdi. Buna rağmen, nüfusun önemli bir kesimi, hala eski inançları olan Zerdüştlük’ten, Şamanizm'den vaz geçmemişti. Bu toplulukların Ehli Beyt’e sahip çıkmasının bir diğer nedeni de, Arap ordularına karşı kendilerini savunma refleksinin yanında, zulüme uğrayanlara yardım etme duygusudur. Bu yüzden, aralarında güçlü bağlar kurulmuştu.

BİZANS-ABBASİ ÇATIŞMALARI

İslam dininin 7. yüzyılda ortaya çıkmasından sonra, Roma (Bizans) imparatotluğunun denetiminde bulunan Arap bölgeleri olan Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika çok hızlı bir şekilde, İslam ordularının eline geçti. Bizans imparatorluğunun doğudakii rakibi artık Sasani devleti değil, İslam imparatorluğu olmuştu. Sasani imparatorluğuna Hz. Ömer zamanında son verilmişti. (M. 642)

Emeviler ve Abbasiler döneminde Bizans imparatorluğu arasında bölgeyi konrol etme ve ele geçirme savaşları devam etti. 9. ve 10. yüzyılda Abbasiler döneminde (özellikle Büveyhilerin halife üzerinde etkin olduğu dönemde, (M. 945-1055) Bizans sınırını oluşturan doğu Anadolu bölgesine savaşçı olan Deylem, Gilan, Taberistan, Horasan bölgesinden aşiretler yerleştirildi. O bölge o zaman Bizanslılara bağlı Armeniakon (Ermenistan) eyaleti  diye geçiyordu. Bölge sık sık el değiştiriyordu. ( Ek; 6. ve 10. yüzyıl arasındaki Bizans topraklarını gösteren haritalar)


(Birinci harita,  Bizans İmparatorluğunun 9. ve 10. yüzyıldaki sınırlarını göstermektedir. İşte bu yüz yıllarda, Horasan, Deylem bölgelerinde getirilen aşiretlerin yerleştiği sınır bölgesi burasıdır ve bir yay şeklindedir. İkinci haritada ise,  Bizans İmparatorluğunun 6. yüzyıldaki eyaletleri görülmektedir. Harita yakından incelendiğinde, Oriens Genel valiliğine bağlı olarak gösterilen dört ARMANİA (ERMENİSTAN) bölgesinin de aynı sınır hattında yer aldığını görmekteyiz. ( 39-40-41-42 Nolu vilayetler) Alevi dedelerinin ilk yerleştikleri bölge de burasıdır. Bugünkü dede ocaklarının bulunduğu bölgeler de bunu göstermektedir. Örneğin;  Malatya, Erzincan, Tunceli gibi illerin dede ocaklarının merkezi olması  bunu doğrulamaktadır.

 Birinci haritada Hazar denizinin güneyinde yer alan " ALEVİLER" devleti Büveyhi'lerin kurduğu devlettir. Kuzey Afrika'da " İDRİSİLER"  olarak yer alan devlet ise,  Hz. HASAN'ın torunlarından İdris bin Abdullah'ın kurmuş olduğu devlettir. Haritalar, Bizans Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. JOHN HALDON'un BİZANS TARİH ATLASI  kitabından alınmıştır. )

Bizans sınırına yerleştirilen aşiret ve kabilelerle birlikte, Ehli Beyt mensupları da bölgeye geldi. Çünkü, o aşiretleri müslümanlaştıranlar Ehli Beyt mensuplarıydı. Dolayısıyla, kabile ve aşiretler islam dinini kendilerine öğretenleri de beraberinde getirmişlerdi. İşte, Anadolu’daki Alevi dedelerinin atalarının bir kısmı bu dönemde Anadolu’ya gelenlerdi. (Anadolu Rum erenleri)  Diğer bir kısmı da, Moğol istilasından kaçanlarla birlikte Anadolu’ya yerleşenlerdir.  (M.1200-1250 arası) Örneğin, Hacı Bektaş Veli bu dönemde gelmişti. (Horasan erenleri)

Ehlibeyt mensuplarının Anadolu'ya aşiretlerle birlikte geldiklerini  iki örnekle belgeleyebiliriz. Birinci örnek; 1530 tarihli 387 nolu Anadolu Rum eyaleti defterinde vergiden muaf 225 Ehlibeyt mensubu yer almaktadır. İkinci örnek; Şam sancağına ait 1535 tarihli 401 nolu defterde yine aynı şekilde vergiden muaf 12 Ehlibeyt mensubu bulunmaktadır. 

Ehli Beyt mensupları ayrı ayrı ocaklar şeklinde örgütlenerek, kendilerine bağlı olan toplulukların dini eğitimlerini aralarında paylaştılar. Topluluklar nereye gitmişse, dedeler de onlarla birlikte göç ettiler. Bugün Anadolu’da sayıları iki yüzün üzerinde ocak bulunmaktadır. Bu ocaklardan bazılarının şeceresi şöyledir:

AĞU İÇEN OCAĞI: Soyları, İmam Zeynel Abidin’in oğullarından olan Şehit Zeyd’e dayanmaktadır.

BABA MANSUR OCAĞI: Soyları 9. İmam Muhammed Taki’ye dayanmaktadır.

KUREYŞANLILAR OCAĞI: Seyyid Hacı Kureyşan’ın soyu 7. İmam Musa Kazım’a dayanmaktadır.

İMAM RIZA’LILAR OCAĞI: Soyları 8. İmam Rıza’ya dayanmaktadır.

Şüphesiz diğer ocak dedelerinin soyu da yine bir Ehli Beyt mensubuna dayanmaktadır. Böyle olmasaydı, yüz yıllardır devam eden inançları ve dede ocakları  bugüne kadar ayakta kalabilir miydi ?

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
03. 06. 2018

Kaynaklar:
--Hüseyin Yalçın, Alevilik Tarihi, Karahan Kitabevi
--John Haldon, Bizans Tarih Atlası, Alfa Tarih yayınları
--Alevi Devletleri, Muharrem Uçan, Can yayınları
--Doç. Dr. Hasan Yaşaroğlu, Taberistan Zeydileri
--Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma dergisi,



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular