Cumhurbaşkanlığı
ve milletvekilleri seçiminde CHP yine kaybetti. On altı yıldır
ülkeyi çok kötü yöneten bir iktidarın seçimi kazanmasını
nasıl yorumlamalıyız ? İktidarın başarısına mı, yoksa
muhalefetin yetersizliğine mi bağlamalıyız ?
Öncelikle, şunu
ilk başta belirtmeliyiz. Sağlam bir ideolojisi ve stratejisi
olmayanlar kaybetmeye mahkumdur. CHP’nin ve genel olarak “Millet
ittifak” ının soyut olarak savunduğu hak, adalet, özgürlük
gibi kavramlarla seçim kazanılamayacağının görülmesidir. Nasıl
ki, daha önce Deniz Baykal yönetimindeki CHP’nin salt “
laiklik” ilkesini temel alarak seçim propagandası ile seçim
kazanamadığı bir gerçek ise, sekiz yıldır CHP’yi yönetenlerin
“neo liberal “ politikaları ile seçim kazanılamayacağını
da herkes gördü. Peki bu mücadeleyi nasıl başarıya
ulaştırabiliriz ? Başarısızlığın nedenlerini ortaya
koyduğumuzda, çözüm de ortaya çıkacaktır.
1- CHP, anti-
emperyalist, halkçı ve devrimci çizgisini terk etmiştir:
Emperyalizme karşı
verilen kurtuluş savaşına önderlik eden CHP, köklerinden
kopmuştur. Batı emperyalizmine karşı savaşmış bir parti,
Avrupa Birliğine, ABD’ye bağlı olacağını seçim boyunca
deklare etmiştir. İktidar partisi ise, “ batı bizi yıkmaya
çalışıyor” argümanları ile propaganda yaptı. Siz vatansever
bir seçmen olsanız, hangisine oy verirdiniz ?
2-Terörü
kınamayan, terör örgütü liderine “selam” gönderen bir
partiye hoşgörü ile bakılamaz:
Terör örgütü ve
onun siyasal uzantısı ile yıllarca işbirliği yapan iktidar
partisi, terörle mücadele ederken, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı
Muharrem İnce’nin terör örgütünün siyasi uzantısının
liderini cezaevinden ziyaret etmesi, halkın tepkisini çekti.
Muhalefete gidecek oylar, yeniden iktidar partisine yöneldi. Çünkü,
halk muhalefete güvenmedi. Muharrem İnce’nin, Diyarbakır ve
Sancaktepe mitinglerinde, HDP bayrakları ile karşılanması,
sıradan halkta tepkiye neden oldu.
3- Dini istismar
eden bir partiye karşı “ Ben dindarım” denilerek mücadele
edilemez:
On altı yıldır
iktidarda olan ve dini açıkça istismar eden ve bu nedenle laiklik
ilkesine aykırı davranmaktan ceza alan bir partiye karşı “ben
de dindarım” denilerek oy alınmaz. Buna karşı, anayasa
kararlıkla savunularak, o partinin emperyalizmle yaptığı
işbirlikleri teşhir edilerek, karşılık verilmeliydi. Örneğin,
Irak savaşında ve Suriye’de ABD’ye verilen destekler halka çok
iyi anlatılabilinirdi. Ama anti-emperyalist olmayan bunu yapabilir
mi ?
4-Yerel yönetimlerde
başarılı olamayan iktidar olamaz:
AKP’nin iktidara
gelmesi elbetteki konjoktüreldir. İç ve dış egemen güçlerin
desteği olmadan iktidar olması mümkün değildi. Ancak, bunun
şartlarını yaratan etkenler de vardı. Örneğin, yerel
yönetimlerde “halka dokunmaları”, belediye hizmetlerinde
başarılı olmaları önlerini açtı. Daha önceki belediyelerin
halktan kopuk ve bir derebey gibi illeri yönetmeleri ve başarısız
olmaları, AKP’yi iktidara götüren yolların temizlenmesine
hizmet etti. CHP’nin bir iki belediyesini saymazsak, geriye
kalanlar kendi kişisel çıkarları doğrultusunda davranmıştır.
Onların tek düşüncesi “ delegeyi memnun etmek” olmuştur.
Tunceli’nin küçük bir ilçesinin Komünist
Partili Ovacık belediye başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun
yaptıklarını bile yapamadılar.
5- Halk, kararlı ve
cesur olan lidere oy verir:
Son seçimlerde de
görüldü. Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy, partisisnin
aldığı oydan on puan yüksektir. Neden ? Seçmen gözünde
“kararlı” “ cesur lider” imajı yaratmıştır. Muhalefetin
böyle bir lideri var mı ? CHP’nin adayı Muharrem İnce, böyle
bir imaja yakındı, ancak seçim gecesi bu kararlılığını ve
dirayetini ispatlayamadı. Seçim gecesi televizyonlara çıkıp, bir
açıklama dahi yapamadı. Oysa, Müşahitlere seçim sandıklarına
sahip çıkmalarını, partililere de ilçe seçim kurullarında
gerekirse sabahlamalarını istemişti. CHP genel merkezindeki
kitlenin tepki göstermesinin nedeni de buydu. Genel merkez
yöneticileri, genel başkan dahil, halkın karşısına çıkıp,
bir açıklama yapmaktan dahi kaçındılar. Böyle bir liderlik olur
mu ? Halk böyle bir liderliğe güven duyar mı ?
Sonuç olarak,
sağlam bir ideolojisi ve buna bağlı olarak stratejisi olmayanlar
ülke yönetimine gelemezler. CHP, önce partisini kuran, kurtuluş
savaşını başarıya taşıyan, padişahlığı yıkıp,
cumhuriyeti ilan eden büyük devrimci Mustafa Kemal’i iyi
anlamalıdır. Kurtuluş savaşını başlattığı 22 Haziran 1919
Amasya genelgesinde ne diyordu: “ Milletin bağımsızlığını,
yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” İşte
CHP’de eksik olan bu ruhtur.
Saygılarımla.
25.06.2018
Hamdullah Dedeoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.