25 Haziran 2018 Pazartesi

CHP NEDEN KAYBETTİ ?

CHP NEDEN KAYBETTİ ?

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçiminde CHP yine kaybetti. On altı yıldır ülkeyi çok kötü yöneten bir iktidarın seçimi kazanmasını nasıl yorumlamalıyız ? İktidarın başarısına mı, yoksa muhalefetin yetersizliğine mi bağlamalıyız ?

Öncelikle, şunu ilk başta belirtmeliyiz. Sağlam bir ideolojisi ve stratejisi olmayanlar kaybetmeye mahkumdur. CHP’nin ve genel olarak “Millet ittifak” ının soyut olarak savunduğu hak, adalet, özgürlük gibi kavramlarla seçim kazanılamayacağının görülmesidir. Nasıl ki, daha önce Deniz Baykal yönetimindeki CHP’nin salt “ laiklik” ilkesini temel alarak seçim propagandası ile seçim kazanamadığı bir gerçek ise, sekiz yıldır CHP’yi yönetenlerin “neo liberal “ politikaları ile seçim kazanılamayacağını da herkes gördü. Peki bu mücadeleyi nasıl başarıya ulaştırabiliriz ? Başarısızlığın nedenlerini ortaya koyduğumuzda, çözüm de ortaya çıkacaktır.

1- CHP, anti- emperyalist, halkçı ve devrimci çizgisini terk etmiştir:

Emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşına önderlik eden CHP, köklerinden kopmuştur. Batı emperyalizmine karşı savaşmış bir parti, Avrupa Birliğine, ABD’ye bağlı olacağını seçim boyunca deklare etmiştir. İktidar partisi ise, “ batı bizi yıkmaya çalışıyor” argümanları ile propaganda yaptı. Siz vatansever bir seçmen olsanız, hangisine oy verirdiniz ?

2-Terörü kınamayan, terör örgütü liderine “selam” gönderen bir partiye hoşgörü ile bakılamaz:

Terör örgütü ve onun siyasal uzantısı ile yıllarca işbirliği yapan iktidar partisi, terörle mücadele ederken, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin terör örgütünün siyasi uzantısının liderini cezaevinden ziyaret etmesi, halkın tepkisini çekti. Muhalefete gidecek oylar, yeniden iktidar partisine yöneldi. Çünkü, halk muhalefete güvenmedi. Muharrem İnce’nin, Diyarbakır ve Sancaktepe mitinglerinde, HDP bayrakları ile karşılanması, sıradan halkta tepkiye neden oldu.

3- Dini istismar eden bir partiye karşı “ Ben dindarım” denilerek mücadele edilemez:

On altı yıldır iktidarda olan ve dini açıkça istismar eden ve bu nedenle laiklik ilkesine aykırı davranmaktan ceza alan bir partiye karşı “ben de dindarım” denilerek oy alınmaz. Buna karşı, anayasa kararlıkla savunularak, o partinin emperyalizmle yaptığı işbirlikleri teşhir edilerek, karşılık verilmeliydi. Örneğin, Irak savaşında ve Suriye’de ABD’ye verilen destekler halka çok iyi anlatılabilinirdi. Ama anti-emperyalist olmayan bunu yapabilir mi ?

4-Yerel yönetimlerde başarılı olamayan iktidar olamaz:

AKP’nin iktidara gelmesi elbetteki konjoktüreldir. İç ve dış egemen güçlerin desteği olmadan iktidar olması mümkün değildi. Ancak, bunun şartlarını yaratan etkenler de vardı. Örneğin, yerel yönetimlerde “halka dokunmaları”, belediye hizmetlerinde başarılı olmaları önlerini açtı. Daha önceki belediyelerin halktan kopuk ve bir derebey gibi illeri yönetmeleri ve başarısız olmaları, AKP’yi iktidara götüren yolların temizlenmesine hizmet etti. CHP’nin bir iki belediyesini saymazsak, geriye kalanlar kendi kişisel çıkarları doğrultusunda davranmıştır. Onların tek düşüncesi “ delegeyi memnun etmek” olmuştur. Tunceli’nin küçük bir ilçesinin Komünist Partili Ovacık belediye başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun yaptıklarını bile yapamadılar.

5- Halk, kararlı ve cesur olan lidere oy verir:

Son seçimlerde de görüldü. Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy, partisisnin aldığı oydan on puan yüksektir. Neden ? Seçmen gözünde “kararlı” “ cesur lider” imajı yaratmıştır. Muhalefetin böyle bir lideri var mı ? CHP’nin adayı Muharrem İnce, böyle bir imaja yakındı, ancak seçim gecesi bu kararlılığını ve dirayetini ispatlayamadı. Seçim gecesi televizyonlara çıkıp, bir açıklama dahi yapamadı. Oysa, Müşahitlere seçim sandıklarına sahip çıkmalarını, partililere de ilçe seçim kurullarında gerekirse sabahlamalarını istemişti. CHP genel merkezindeki kitlenin tepki göstermesinin nedeni de buydu. Genel merkez yöneticileri, genel başkan dahil, halkın karşısına çıkıp, bir açıklama yapmaktan dahi kaçındılar. Böyle bir liderlik olur mu ? Halk böyle bir liderliğe güven duyar mı ?

Sonuç olarak, sağlam bir ideolojisi ve buna bağlı olarak stratejisi olmayanlar ülke yönetimine gelemezler. CHP, önce partisini kuran, kurtuluş savaşını başarıya taşıyan, padişahlığı yıkıp, cumhuriyeti ilan eden büyük devrimci Mustafa Kemal’i iyi anlamalıdır. Kurtuluş savaşını başlattığı 22 Haziran 1919 Amasya genelgesinde ne diyordu: “ Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” İşte CHP’de eksik olan bu ruhtur.

Saygılarımla.
25.06.2018
Hamdullah Dedeoğlu

* Bu yazı, elektronik posta ile  Sayın Muharrem İnce'ye de gönderilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular