8 Şubat 2018 Perşembe

HAMDULLAH DEDEYİ YARGILAYAN ŞERİAT MAHKEMESİ: " SENİN VE MENSUPLARININ KANI HELALDİR "

HAMDULLAH DEDEYİ YARGILAYAN  ŞERİAT MAHKEMESİ:

" SENİN VE MENSUPLARININ KANI HELALDİR "

Osmanlı devletine yaklaşık beş yüz yıl hizmet eden Yeniçeri ocağının İkinci Mahmut döneminde kaldırılması çok kanlı olaylara neden oldu. Yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak binlercesi katledildi. Kaçıp, ormana sığınanlar, ağaçlar ateşe verilerek, burada yanarak öldüler. Takvimler, 16 Haziran 1826’yı gösteriyordu. Osmanlının bütün günahları Yeniçeri askerlerine yazıldı. Fetihten, fetihe koşan yeniçeri ordusunun tüm başarıları bir günde unutuldu. Yeniçeri ocağı, İsyan etmekle, tahttan padişahlar indirip, çıkarmakla suçlandı. Oysa, bunların esas nedeni, şehzadelerin taht kavgaları, sadrazamların iktidar mücadelesinden başka bir şey değildi. Sonuçta, fatura Yeniçerilere kesildi. Tarihe, “Vakayı Hayriye” (hayırlı olay) olarak geçen bu olaylarda, yirmi bine yakın yeniçeri ocağı mensubu, aileleriyle birlikte katledildi. Bağlı bulundukları Bektaşi ocak ve dergahlar kapatıldı. Mallarına el konuldu. Hacı Bektaş’taki dergahın merkezine Nakşi tarikatına mensup şeyhler atandı. Dergaha da bir camii inşa edildi.

Yeniçeri ocağı ilk kurulduğunda, Hacıbektaş Veli dergahının İslam anlayışını kendisine rehber edinmişti. Şehzadeler, Bektaşi gülbankları (duaları) eşliğinde kılıç kuşanırlardı. Yeniçeri ordusunda görevli askerler, Bektaşi Türkmen ailelerinin yanında yetişirlerdi. Dilini ve dinini onların yanında öğreniyorlardı. Yeniçeri ocağına alınanlar, hepimizin bildiği gibi hiristiyan ailelerin çocuklarıydı. Sonraları, Türkmen ailelerinin çocukları da alınmaya başlanmıştı.

Yeniçeri ocağının, Padişah ikinci Mahmut’un fermanıyla 1826 yılında kapatılması sırasında, Hacıbektaş’taki Postnişin’de Hamdullah dede oturmaktaydı. İstanbul’daki olaylardan, o sorumlu tutulmuştu. Bu nedenle, Kırşehir’de kurulan Şeriat mahkemesinde sekiz dergah çalışanıyla birlikte yargılanmaya tabi tutuldu. Mahkeme, baş kadı Hacı Müfit efendi, üyeler, Müftü Hacı İlmullah Halim efendi, Konya kadısı Abdulkayım efendi, Kaymakam miralay Abdullah Hüseyin efendi, katip İsmail efendiden meydana gelmişti. Günlerce süren bu mahkemelerden, üyelerle Hacıbektaş postnişi Hamdullah dede arasındaki tartışmaların esas konusu, Yeniçeriler değil, islam anlayışları oldu. Yeniçerilerin hareketleri mahkemenin konusunun dışında kalmıştı. Esas yargılama, Hamdullah dedenin dini inançları üzerine yapıldı. Bu duruşmalar sırasında önemli bulduğum bazı soru-cevapları sizlere özetlemek istiyorum. Hiçbir yorum yapmıyacağım. On dokuzuncu yüz yıldaki şeriat mahkemesinin din anlayışını anlamak açısından yararlı olacağı düşüncesindeyim.

MAHKEME BAŞLIYOR

Mahkemedeki konuşmalar, sorular ve cevaplar çok uzun olduğu için, konuşmaları kısaltarak, özünü vereceğim. Diyaloglar bire bir aynı değildir. Bunu belirtmeliyim. Fakat, ana temaların dışına çıkmadım. Esas olarak, Şeriat mahkemesinin din anlayışını vermek istedim.

--Baş kadı:(Kadının ilk sorusu) Kanı helal şeyh, senin ve mensuplarının kanı helaldir. Tövbe et. Pişmanlığını dile getir. İslam dininde, bu aleviliği, bektaşiliği nereden çıkardınız.? Ehli sünnet yolundan ayrıldığınıza tövbe et.

--Hamdullah dede efendi: Mahkemenizin ve şu andaki devletinizin, İslam diniyle alakası yoktur. Ehli sünnet dediğin, Emeviler ve Abbasiler döneminde oluşturuldu. Ehi sünnetin dört kurucusu da, ne peygamberin yüzünü görmüştür, ne de meclisinde bulunmuştur. Onları zindanlarda döverek öldürdüler. Arkasından, onların nam ve hesabına bu mezhepleri kurdular.

Kadı: Neden ibadetlerinizi Türkçe yapıyorsunuz ?

Cevap: Duaların anlaşılması için türkçe okuyoruz.

Müftü: Ayetlerin manası sizi ilgilendirmez. Manasını anlamadan okunan daha sevaptır.

Kadı: Sen şu mezhebini anlat.

Cevap: Elhamdülilah müslümanım. Ehli islam, cemaati  Resul mezhebindenim.

Kadı: Sus be densiz. Hanefi mezhebin dışındaki olanların dini bidat’tır .(islam dışıdır) Kendileri kafir, kanları helaldir. Katli vaciptir. Sen kanı helal dinsizsin.

Müftü: Gayrı müslimleri dergahta misafir etmişsiniz. Onlarla dost olmuş, sohbet etmişsiniz. Bu işlediğiniz cürüm katlinizi gerektirir.

Cevap: Biz misafirperveriz. Anadolu’da bu bir gelenektir. Misafirlerimiz arasında din, mezhep ayırımı yapmayız.

Müftü: Dinimiz akıl dinidir, dermişsin. Dinimiz akıl dini olsaydı, inanmayı imanın şartı olarak kabul etmezdik.

Cevap: Ku’ran ‘daki ayetler aklımızı kullanmayı emrediyor.

Kadı: Ehli sünnet dininnden çıktığunız için kafirsiniz. Kafirliğin katli vaciptir.

Cevap: Suçsuz insanları katlediyorsunuz. Günah işliyorsunuz.

Kadı: Halifeler cenabı hakkın her türlü günahtan azat kullarıdır. Onlara günah yazılmaz. Ne yaparsa yapsınlar, doğruca cennete giderler. Kadılar da aynen öyledir. Ehli sünnet dışındaki mezhepler sapıktır. Alevilik olsun, Bektaşilik, Şiilik olsun bunlar sonradan çıkmış sapık mezheplerdir.

Kadı: Hayrın, Şerr’in Allah’tan geldiğine niye inanmıyorsun ? Bu sapıklık, küfür değil mi ?

Cevap: Allah hayırı yaratır. Allah’ın adı ve sıfatları esirgeyen, bağışlayan, seven, affeden, nimet veren adları olduğu halde, şer ve kötülük içeren adları yoktur. Suçlu, o fiili işleyendir.

Kadı: kanı helal şeyh, asılmana az kaldı biliyorsun değil mi ?

Cevap: İdam edilmekten korkmuyorum. Mazlumun, zalimden öç aldığı gün, zalimin mazluma zulmettiği günden daha çetin olacaktır. Size acıyarak tebliğ ediyorum. Zalimsiniz, zulümde haddi aştınız. (Hamdullah dede efendi akşamları kaldıkları nezarethanede hakarete ve fiili saldırılara uğradığını da belirtir)

Şeriat mahkemesindeki yargılama on gün sürer. Diğer sekiz kişi de inançlarından dolayı tövbe etmiyeceklerini, “ Yaşarsak dedmizin izinde, ölürsek onun yolunda ölelim” der. Mahkeme idam kararı verir. Ancak, bu karar Padişah tarafından Amasya’ya sürgün olarak onaylanır. Hamdullah dede efendi yaklaşık dokuz yıl Amasya’da yaşar ve orada vefat eder. Mekanı uzun süre türbe olarak hizmet verdi. Ziyaretçilerin sık sık dua ettikleri bir yer oldu. Kurbanlar keslip, lokmalar dağıtıldı. Aynı yerde, Hamdullah dede adını taşıyan Cem evi, hizmetine bugün de devam etmektedir. Kendisini rahmetle ve minnetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun.

Saygılarımla
Hamdullah DEDEOĞLU
12.10.2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular