8 Şubat 2018 Perşembe

ALEVİLİK İSLAM'IN DIŞINDA MI?

  ALEVİLİK İSLAM'IN DIŞINDA MI ?

Son zamanlarda “alevilik” İslamı'ın içinde mi ? Dışında mı ? “ Gibi konular tartışmaların odağı olmuş durumda. Anadolu'da yaşayan alevilerin ezici çoğunluğu, Avrupa'da yaşayan ve alevi dernek yönetimlerini ele geçiren ve kendini “aydın” zannedenlerin ileri sürdüğü “alevilik islam dışı” iddialarının bilinçli olarak, gündeme getirildiğini düşünmekteler. Bu sözde aydınların ileri sürdüğü tezlerin benzeri, yurt içinde de bağnaz ve tutucu çevreler tarafından yıllardır bilinç altına yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu çevrelerin ilk sordukları “aleviler neden namaz kılmaz”, ”aleviler neden ramazan orucunu tutmaz” Bu sorulardan sonra, arkasından gelecek cümleleri tahmin edebilirsiniz. Bunu yerine getirmeyenlerin İslam içinde yer alamayacaklarını direkt olmasa da, ima yoluyla ifade etmekteler. O halde, bu iki yönlü kampanyanın hedefi ve amacı nedir ?

DÖNEK VE “LİBERAL SOL”

Önce, Avrupa'daki dernek yöneticilerinin amacını irdeleyelim. Bunların büyük çoğunluğu 12 eylül 1980 sonrası Türkiye'den, Avrupa'ya iltica etmiş olanlardır. “sol” adına fikir ve düşünceleri savunmaktan vazgeçtikten sonra, bir kısmı etnik milliyetçilik, bir kısmı da malesef “alevilik” üzerinden toplumu etkileyerek, kendilerine alan açmaya çalışmaktalar. Bulundukları batılı ülkelerin. ezilen ve sömürülen ülkelere yaptıklarını görmeyip, bütün enerjilerini doğdukları ülkenin aleyhine harcamaktalar. Onları hiç bir zaman AMERİKA'nın Irak işgali, Suriye, Afganistan, Somali ve buna benzer ülkelerde, batılı devletlerin yaptıkları katliamlar ilgilendirmemektedir. Bu işgal ve katliamları bırakın pretesto etmeyi, bir cümle ile eleştirdiklerini bile göremezsiniz. Bunu yapamazlar, çünkü iradelerini ve bağımsızlıklarını yitirip, teslim olmuşlardır. Bulundukları ülke, kendilerine neyi yapmaları gerektiğini dikte ettirmiş ise, o görevleri ifa ediyorlar. Örneğin; Irak'ta bir milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Bundan bahsetmezler. ABD'nin Afganistan işgalini ve orada yaptığı katliamları olmamış sayarlar. Hatta, emperyalistlerin oralara “demokrasi” ve “özgürlük” götürdüğünü savunanlar bile vardır. Bu topraklardan kopup gidenler, ne yazık ki, ruhlarını ve Anadolu'nun genlerini de kaybediyorlar. Doğdukları vatanı unutup, nemalandıkları devletlerin çıkarlarını ön plana tutmayı kendilerine görev seçiyorlar. Birilerini “ kürt”, birilerini de “Alevi” adı altında besleyip, finanse edip, satranç taşı niyetine kullanıyorlar.

IRKÇI VE BÖLÜCÜLER

Gelelim bağnaz ve tutuculara. Alevilik hakkında söyledikleri “Avrupalı” sözde aydınların söyledikleri ile parelellik gösteriyor. Bunlar da “Alevilik” hakkındaki olumsuz ve küçültücü fikirleri yayarak, toplumda bölücülük fitnesinin kökleşmesine hizmet ediyorlar. Sanki bir merkez hem içerden hem de dışardan aynı amaca hizmet eden fikirleri yayarak, “artık bir arada yaşayamazsınız” “bir birinize zıtsınız” duygusunu kökleştirmek istiyor. Ama kimsenin aklına bu ülkenin anayasasında devletin laik olduğu gelmiyor. Ne yazık ki, ülkeyi son altmış yıldır yönetenler din üzerinden nemalanmışlar ve bu yolla halkın inançlarını istismar ederek, iktidarda kalmayı sürdürmüşlerdir. İnsanlarımızı bilim ve sanattan uzaklaştırıp, Ülkemizi ortaçağ düşüncesinde boğarak, bin yıl geriye götürmek istiyorlar. Yeni Afganistanlar, yeni Iraklar yaratılmasına zemin hazırlıyorlar. Buna izin vermemeliyiz. Afganistan, Irak ve Libya'da olanlardan, akıtılan kardeş kanından hiç mi ders almazlar ? Yapılanların İslamiyet ile ilgisinin olmadığını neden anlamazlar ?

İslam kelime anlamı bakımından “barış” demektir. Kendisine saldırı yapılmadığı taktirde, haksızlığı ve adam öldürmeyi yasaklamıştır.(Enam suresi 151. ayet) İslam dini en güzel uygulamasını Anadolu'da bulmuştur. Kelime-i şehadeti getiren herkes, müslüman olarak kabul edilmiştir. Allah'ı anmak için yapılan ibadetlerin şekline ve biçimine saygı duyulmuştur. İbadet, Allah ile kul arasında görülmüştür. Bu nedenle, bütün inançlara, gerek İslam içindeki farklı yorum ve ayrı ibadet şekline, gerekse diğer dinlere saygı ve hürmet gösterilmiştir. Anadolu'daki birliğini de buna borçludur. Bunu kaldırdığı zaman, akibeti daha önce bu topraklarda yaşamış, sonra da, haritadan silinmiş olan devletlerin yanı olur. İki bin yıllık Roma imparatorluğunun yıkılma nedenlerinden biri, hiristiyanlık dini içindeki farklı mezheplerin çatışması olmuştur. İmparatorluk, enerjisini bu çatışmalarda heba edip, dış saldırılara karşı kendisini koruyamamıştır. Sonunda yıkılıp gitmiştir.

Bu nedenle, birlikte yaşamadan yana olanların ve bu ülkeye bağlı olanların, bu tür bölücü ve ayrıştırıcı fikirlerle mücadele etmesi gerekiyor. Dini ve inançları insanların manevi dünyasına bırakmalıyız. Bırakın herkes, inancını özgürce yerine getirsin. Kimse, kimsenin inancına karışmasın. Diğer inançları da küçümsemesin. Kul ile Allah arasındaki ibadete karışmasın. Yüce yaradanın yarattıklarına saygı gösterilsin. Dinde zorlama ve baskı olmaz. Bunu bilmeyenlere hatırlatmış olalım. Barış içinde yaşamanın garantisi de budur. Ülkemiz de bizden bunu bekliyor.


Saygılarımla.
26.04.2016
Yazan: HAMDULLAH DEDEOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular