1 Haziran 2023 Perşembe

AKP “ SİYASAL İSLAMCI” BİR PARTİ Mİ?

AKP “ SİYASAL İSLAMCI” BİR PARTİ Mİ?

 AKP'yi tanımlarken “Siyasal İslamcı” terimini kullanmak doğru mu? Bu tanımı özellikle sol çevrelerin kullandığını belirtmeliyim. Sol, AKP'yi böyle mi tanımlamalı, yoksa toplumu “dindar” yapma adı altında emperyalistlere hizmet eden bir parti olarak mı açıklamalıyız?  Bu yazımızda bunu ele alıp, cevaplar bulmaya çalışacağız.

 AKP'nin kuruluşuna baktığımızda, klasik sağ partilerin çöküşe geçtiği ve parçalandığı bir dönemde ortaya çıktığını görürüz. Batılı emperyalistlerin liderliğini yapan ABD, kontrol ettikleri ülkelerde hiçbir zaman tek ata oynamamışlardır. Her zaman yedekte tuttukları alternatifleri olmuştur. 1979 yılında Sovyetler Birliğinin Afganistan'ı işgal etmesinden sonra, İslam ülkelerinde kendilerinin kullanabilecekleri “İslami” görünümlü örgütlenmelere hız verdiler. Çünkü, İslam coğrafyasında klasik sağ partilerin misyonu dolmuştu. Bu partiler, emperyalistlerin talep ve isteklerini yerine getirmekten uzaktılar. Bu nedenle, daha geniş bir tabana hitap etmek için, “İSLAMCI” görünümlü işbirlikçi partilere yol verdiler. Bu proje Sovyetler Birliğini “Yeşil Kuşak Projesi” ile kuşatma doktrininin de devamıydı. Bu nedenle, bu tür partilere her türlü desteği sundular. AKP, bunun bir yansımasıdır. Tayyip Erdoğan, o dönemde, ABD savunma bakan yardımcısı, Paul Wolfitz'e yazdığı mektupta birlikte büyük işler başarılacağının garantisini vermiştir.*  Nitekim, bunu yerine getirmiştir. Irak işgalinde her ne kadar tezkere meclisten geçmemiş olsa da İslami söylemleri ağzından düşürmeyen AKP hükümeti Türkiye'nin bütün hava üslerini ve hava koridorunu ABD'ye açmıştı. Hatta Tayyip Erdoğan, Amerika’da yayımlanan bir gazeteye yazdığı makalede, ABD askerlerinin Irak'ta başarılı olması için “duacıyız”  bile demişti.**  AKP iktidarı Emperyalistlerin, IRAK, LİBYA ve SURİYE'yi parçalara ayırmasına da fiilen destek sundu. Bu üç ülkede milyonlarca Müslüman katledildi. Binlerce kadına da tecavüz edildi. Bütün bunların destekçisi de kendisine “İslamcı” diyen bir partiydi. Partinin lideri olan Erdoğan da  "ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesinin eş başkanlarından biriyim" demiyor muydu? Bu kendi ağzıyla yapılan bir itiraf deği mi? İnsanlar maalesef bunları unutmuş görünüyor.

 Şimdi gelelim yazımızın esas konusuna. AKP, “İslamcı” bir parti mi?  Sorunun cevabı kesinlikle hayırdır. Emperyalizmin ideologları her zaman kutsal değerleri kullanarak amaçlarına malzeme yapmışlardır. “Irak'a demokrasi ve özgürlük getireceğiz” “Saddam'ın diktatörlüğüne son vereceğiz” “Esad'ın zulmüne son vereceğiz” demişlerdir. Gördüğünüz gibi hepsi parlak ve güzel sloganlar değil mi? Diktatörlükleri yıkıyor, demokrasi ve özgürlük getiriyor. Daha ne yapsın?  Bütün dünya, özgürlüklerin ve demokrasinin ne anlama geldiğini sanırım bugün daha iyi anladı. Milyonlarca insanın vahşice katledilmesi ya da ülkelerinden kaçarken Akdeniz’de hayatını kaybetmesi. İşte alın size özgürlük, alın size demokrasi. Güle güle, tepe tepe kullanın. O dönemde “Ne SAM, Ne SADDAM” diyen bazı solcuların kulağına da küpe olsun. Onlar da dolaylı olarak, emperyalizme destek sunmuşlardır. Bu sorumluluktan da kaçamazlar.

 İŞBİRLİKÇİYE NE DENİR?

 Emperyalistler aynı oyunlarına devam ediyorlar. Bu kez de bir başka kutsal değer olan “İslam”ı ve onun kutsal değerlerini kullanıyorlar. Hala uyanmayacak mıyız? İslamcının emperyalizmle işbirliği yapanı olur mu? O İslamcı olmaz, olsa olsa işbirlikçi olur. Aynı şeyi kendine sol diyen bir parti  yapsa ona “solcu” parti mi diyeceğiz? Mustafa Kemal bağımsızlık savaşına karşı çıkan ve  İngilizlerle işbirliği yapan ulemaya “ İslamcı” mı diyordu? Yine aynı şekilde, mandacılığı savunan liberal yazarlara “ liberal” mi diyordu? Tabi ki hayır. İşbirlikçi diyordu.  İşte devrimci ve yurtsever tutum budur. İşbirlikçinin sağcısı, solcusu, milliyetçisi, İslamcısı, liberali ve muhafazakarı olmaz. Hangi argümanları ve söylemleri kullanırsa kullansın, emperyalizmle iş birliği yapana “işbirlikçi” denir. Bu dünyanın her tarafında böyledir. Çin'de de Vietnam'da da Küba'da da Mozambik'te de bu böyledir.

 Sonuç olarak AKP, İslami argümanlar, söylemler kullanabilir. Ancak, “AKP Siyasal İslamcı bir partidir” diyemeyiz. Bunu dersek, onların ve emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Dindar, muhafazakar ve vatansever olan geniş kitleleri onlara teslim etmiş oluruz.  Onları kazanmadan, bağımsız ve başı dik bir ülke yaratamayız. Doğru tutum budur. Diğeri, basit ve mücadeleyi terk etmektir. Başarı, zor olanı yapmaktır. Bizler de bunun mücadelesini vermeliyiz. Toplumsal gelişmeler hep böyle olmuştur. Mustafa Kemal, kurtuluş savaşına başladığında yanında kaç kişi vardı?  Ya da Savaştan başarı ile çıkılacağına kaç kişi inanıyordu? Üstelik okuma yazma oranının yüzde dört-beş olduğu bir toplumla bunun yapılacağına kim ihtimal veriyordu? Ama Mustafa Kemal bunu başardı. Çünkü buna inancı vardı. Daha iyi şartlarda olan bizler neden başaramayalım? Yeter ki; azimli ve kararlı olalım. Gerisi gelecektir.

 Saygılarımla.

Yazan: Hamdullah Dedeoğlu

02.09.2017.

 *Mektubun tarihi 04.11.2002, 

** Wall Street Journal gazetesindeki yazının tarihi ise, 31.03.2003'dür.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular