AK PARTİ KADROLARININ ATATÜRK VE CUMHURİYET KARŞITLIĞI NEREDEN GELİYOR?
Ak Partinin 2002 yılında iktidara gelmesinin üzerinden yirmi bir yıl geçti. Bu yirmi bir yıl yıl içinde Atatürk’e ve kurduğu cumhuriyete
yapılan saldırı ve hakaretlerin sayısını takip edemez olduk. Atatürk’ün kurduğu
cumhuriyet sayesinde hükümet kuran, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan,
milletvekili ve üst düzey bürokrat olanların bu düşmanlığı nereden geliyor?
Bugün kü makalemizde bu düşmanlığın tarihi köklerini ele alıp, nedenlerini
bulmaya çalışacağız.
AK Parti kendisini “İslamcı-dindar” olarak
tanımlamaktadır. Osmanlı döneminin saltanat ve halifeliğini savunmaktadır.
İkinci Abdülhamit’e ayrı bir sevgi ve hayranlıkları vardır. Bu sevginin nedeni
de Abdülhamit’in “dindarlığı” nın yanında onun Nakşibendi tarikatına olan
yakınlığı ve taraftarı olması da vardır. Çünkü, Ak partinin genel başkanı dahil,
üst düzey kadrolarının büyük kesimi bu tarikata bağlıdır. Bu nedenle, sadece
Atatürk’e ve cumhuriyete değil, Osmanlı döneminde parlamentoyu savunanlara,
yani jön Türklere de karşıdırlar. Kısaca yeniliklerin hepsine karşıdırlar.
Savundukları sistem bin dört yüz yıl önceki Arabistan yarım adasında bulunan
hukuk sistemi, yani şeriat düzenidir. Bunu açıktan söyleyemedikleri için,
hedeflerine dolambaçlı yollarla ulaşmak istemektedirler. Yirmi birinci yüz
yılın bütün teknolojik ve yaşam koşullarından yararlanacaksınız, ama hukuk
sisteminiz bin dört yüz yıl önceki olacak. Bu mümkün mü? Burada halkımızın
aldatılması vardır. Zira, Şeriat’ı “din” olarak sunmaktadırlar. Oysa, Şeriat’ın
Türkçe karşılığı, hukuk, kanun, yasadır. Kanunlar, yasalar toplumların
ihtiyaçlarına göre değişir. Değişmeyen dini inançtır. Yani, imandır. Bunu
Hanefi mezhebin imamı Ebu Hanife de ısrarla vurgular. Ama buna rağmen,
halkımızın saf ve temiz duyguları istismar edilerek din üzerinden çıkar ve
menfaat elde edilmektedir. Yıllarca yapılan da budur.
Buraya kadar Ak partinin ideolojisini özetlemiş olduk.
O halde cumhurbaşkanı dahil, üst düzey yöneticilerin mensup oldukları
Nakşibendi tarikatı geçmişte neler yapmıştı? hangi eylemlerin içinde olmuşlardı?
Bunları anlattığımızda Ak parti kadrolarının Atatürk'e ve cumhuriyete karşı olmalarının nedenini daha iyi anlamış olacağız.
NAKŞİBENDİLİK
Nakşibendilik tarikatının kurucusu olan Bahaeddin
Nakşibendi, 1318 yılında Buhara’da doğdu. İslamın akılcı yorumunu esas alan Hanefi mezhebine mensup olan
Bahaeddin Nakşibendi, 1389 yılında vefat etti. Nakşibendi tarikatını Anadolu’ya
ve İstanbul’da yayan ise Halid el- Bağdadi’dir. 1779 yılında Irak’ın
Süleymaniye şehrinde doğdu. Şafii mezhebine mensup olan Halid Bağdadi 1827
yılında vefat etti. Halifeleri, şeyhlerinin
isminden dolayı tarikata ” Nakşibendiliğin Halidiye kolu” adını verdi. Halifeleri
tarikatı Anadolu’ya, Kafkaslara, Irak’a, Suriye’ye ve Balkanlara yaydı. Bu
bölgelere yayılmasını Osmanlı devleti de destekledi. Tarikat, 1826 yılında
Yeniçeri ocağının kaldırılmasından sonra, Bektaşi dergahların kapatılmasına
destek verdi. Hacı Bektaş ilçesindeki
dergah merkezine ve balkanlarda kapatılmayan Bektaşi tekkelerine şeyh olarak da
bu tarikat mensupları atandı. Nakşibendi tarikatı, Sultan Abdülmecid ve ikinci
Abdülhamit döneminde devletin en üst kademelerine kadar örgütlenmişlerdi.
Örneğin; Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi, Padişah Abdulhamit’in danışmanlığına
kadar yükselmişti. Hatta bazı kaynaklar Abdulhamit’in de tarikata girdiğini
dahi yazmaktadırlar. Osmanlı bürokrasisinde ise, Şeyhülislam Mekkizade Mustafa
Asım, Keçecizade İzzet Molla, Gürcü Necip Paşa “ Halidi Nakşibendi ” mensuplarının
ünlüleri arasında yer alıyordu.
Cumhuriyetin kurulmasıyla 1925 yılında ülkedeki bütün
tarikat ve cemaatlerin dergah, zaviye ve tekkeleri kapatıldı. Ancak,
Nakşibendiler faaliyetlerine gizli bir şekilde devam ettiler. Cumhuriyete ve
devrimlerine karşı olduklarının propagandasını yaptılar. Daha sonra da fiili
olarak eylem ve isyanlarda bulundular. Bunlardan tarihe geçenler şunlardı:
--1925 yılındaki Şey Said isyanı. (Bu isyanın sonucunda; yeni kurulan Türkiye cumhuriyeti Musul ve Kerkük üzerindeki haklarından kısmen vazgeçmek zorunda kalmış, bölgede çıkarılacak petrolün işletme hakkı da İngilizlere geçmişti.)
--1930 yılındaki Menemen olayı. (Derviş Mehmet isimli Nakşibendi tarikat mensubu ve taraftarları İzmir'e bağlı Menemen ilçesinde isyan çıkarmış, ilçe jandarma komutanı asteğmen Kubilay ve iki bekçiyi şehit etmişlerdi.)
Tarikatların yer altındaki örgütlenmeleri kendisi de
Nakşibendi tarikatı mensubu olan Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığına kadar devam
etti. 1991 yılında Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı döneminde Türk ceza
kanunundaki 163. Maddenin kaldırılması ile tarikatlar, dernek ve vakıflar
kurarak yasal statüye geçtiler. Vakıflar aracılığı ile de ayrıca şirketler
kurup holdingleştiler. (Gülen tarikatı Nakşibendi tarikatından olmadığı için,
onların faaliyetlerine ve 2016 yılındaki darbe teşebbüsüne değinmeyeceğiz.)
Ak parti iktidarı ile birlikte yükselişe geçen Nakşibendi
tarikatının kamuoyunda bilinen diğer cemaatleri ise şunlar:
--Menzil Cemaati.
--Hazneviler Cemaati.
--Yahyalılar Cemaati.
-Süleymancılar Cemaati.
--İskender Paşa Cemaati (Turgut Özal, Korkut Özal,
Recep Tayyip Erdoğan’ın mensup olduğu kol)
--İsmail ağa Cemaati
Makalemizi bitirmeden önce, şunu belirtmemiz
gerekiyor. Bahaeddin Nakşibendi tarafından kurulan ve İslam'ın akılcı yorumu HANEFİ mezhebine bağlı olan tarikat, Halid el Bağdadi tarafından Şafii mezhebine, ondan sonra da şekilci-SELEFİ -HANBELİ-VAHABİ mezhebine dönüştü. Bizce, AK parti kadrolarının Cumhuriyet
ve Atatürk karşıtı olmalarının nedeni de buradan gelmektedir.
Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
02.06.2023
Kaynaklar:
--Diyanet vakfı İslam Ansiklopedisi, Şeyh Said, Halidi
Bağdadi, Bahaeddin Nakşibendi maddeleri.
--Hilmi Demir, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, “ Nakşibendilik
Selefileşiyor mu? “ Adlı makalesi.
--Dr. Rüya Kılıç, Hacettepe Üniversitesi tarih bölümü,
“Osmanlı-Nakşibendi ilişkisine farklı bir bakış “ adlı makalesi.
--Utku Akbudak, Uşak üniversitesi, “ Halidiliğin
Anadolu’da yayılması” adlı makalesi.
--Hürriyet Gazetesi, 17.9.2006, “Türkiye’nin Tarikat
ve Cemaat haritası.” Adlı araştırma yazısı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.