29 Mart 2022 Salı

OSMANLI’YA İSYAN EDEN VARAY’LI ZÜNNUN BABA VE HUBYAR SULTAN KİMDİR?


OSMANLI’YA İSYAN EDEN VARAY’LI ZÜNNUN BABA VE HUBYAR SULTAN KİMDİR?

Amasya’li tarihçi Hüseyin Hüsameddin Efendinin “Amasya Tarihi” adlı on iki ciltlik eserini incelerken Baba Zünnun ve Hubyar Sultan hakkındaki bilgiler dikkatimi çekti. Baba Zünnun’un ve Hubyar Sultan’ın komşu köylerimizden Göynücek ilçesine bağlı Varay köyünden olması ilgimi daha da artırmıştı. Bu nedenle, Baba Zünnun ve Hubyar Sultan hakkında kısa bir biyografi yazmam gerektiğine inandım. Bu makaledeki tüm bilgiler ilgili eserden alınmıştır. Buradan hemşehrimiz tarihçi ve yazar Abdizade Hüseyin Hüsameddin Efendiyi bu eserinden dolayı saygı ve hürmetle anıyoruz. 

Baba Zünnun’un asıl ismi Nasreddin’dir. Amasya’nın Varay nahiyesinde tımar sahibi olup, sipahi asker yetiştirmektedir. Yani, Varay bölgesinde çok geniş arazileri bulunmaktadır. Bu araziler babası Kubat oğlu Halil Bey’den kalmıştır. Halil Bey 1488 yılında Memluklularla yapılan bir savaşta şehit olmuştur. Halil Bey, Mamalu aşiretine bağlı Caferli cemaatine mensup bir beydir. Ancak, oğlu Baba Zünnun, kendisini Cengiz Han torunlarından Olcaytu Han’ın oğlu Ece Sultan’ın soyuna bağlamaktadır. Bunun dayanağı da Varay nahiyesinin Moğol işgali sırasında bir dönem Moğolların yönetim merkezi olarak kullanılmasından gelmektedir. Dolayısıyla, Zünnun Baba’nın bu iddiasının anne tarafından Ece Sultan’la akraba olabileceğini akla getirmektedir.

Baba Zünnun, babasının yerine geçtiğinde, Amasya valisi Sultan İkinci Bayezıt’ın oğlu Şehzade Ahmet’ti. Şehzade ile yakın ilişkiler kurdu. Daha sonra da şehzadenin desteği ile Varay nahiyesinin Beyi olarak atandı. Şehzadenin hocası, veziri ve yakınında bulunan kadrosunun büyük çoğunluğu Kızılbaş-Alevilerden meydana geliyordu. Bunlardan en tanınmışları Nakib-ül Eşraf (Ehli Beyt mensuplarını temsil eden kurul) başkanı Seyyid Mir Gıyaseddin Şirazi, Amasya kadısı Tebrizli Kudbeddin, Nişancı Başı Acem Hubbetullah Çelebi ile Amasya’nın yerli beylerinden Yahşi Beyzade Ahmet Bey ve amcası İskender Beydi. 

Sultan Bayezıt’ın vefatından sonra, Şehzade Ahmet ile Şehzade Selim arasında taht mücadelesi başladı. Bu mücadelede yeniçeriler şehzade Selim’i, Baba Zünnun ve taraftarları ise, Şehzade Ahmet’i desteklediler. Sipahi ordusu da Şehzade Ahmet’ten yanaydı. İki şehzadenin orduları arasında Bursa yakınlarında yapılan savaşta galip gelen şehzade Selim oldu. Esir alınan şehzade Ahmet boğularak idam edildi. (Miladi 1512) 

Şehzade Ahmet’in idam edilmesinden sonra, taraftarları oğlu Şehzade Murat’a destek verdiler. Bunlar arasında toprakları elinden alınan tımar sahiplerinden Baba Zünnun da vardı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1526 yılında Şehzade Murat önderliğinde ayaklandılar. Sivas, Kayseri ve Tokat bölgelerini ele geçirdiler. Ancak Amasya, Canik ve merkezden gönderilen ordularla yaptıkları savaşları kaybedip, İran’a doğru çekildiler. Baba Zünnun bu savaşlarda hayatını kaybetti. Askerleri cenazesini Amasya’ya bağlı Elvan Çelebi nahiyesi yakınlarında toprağa verdiler. Üstüne de bir türbe yaptılar. Burası Tanun özü nahiyesine de çok yakın bir yerdi. Bu nahiye daha sonra “Zünunabad” nahiyesi (şimdi Mecitözü ilçesine bağlı olan Söğüt Yolu Köyü) olarak anılmaya başlandı. 

Hüseyin Hüsameddin’in on iki ciltlik Amasya Tarihinde Baba Zünnun hakkında verilen bilgilerin özeti kısaca böyleydi. Peki Hubyar Sultan kimdi? Hüseyin Hüsameddin’in verdiği bilgiye göre, Baba Zünnun’un damadı olan Hubyar Sultan da Amasya’nın Varay nahiyesinde ikamet ediyordu. Babasının ismi Şah Kulu’dur. Baba Zünnun’un halifelerinden olan Hubyar Sultan hakkında 9. Cilt, sayfa 211 ve 212’de verilen bilgiler aynen şöyle:

Hüseyin Hüsameddin’in verdiği bilgilerden sonra, Hubyar Sultan taraftarlarına neden “Sıraç” denildiğinin, bu ismin halifelerinden Siraceddin Baba’nın adından geldiği anlaşılmaktadır. 

Zünnun Baba ve Hubyar Sultan hakkında bu bilgileri verdikten sonra, gerek, Şehzade Ahmet-Şehzade Selim arasındaki taht mücadelesinde, gerekse Şehzade Murat’ın Kanuni Sultan Süleyman’a isyanında esas meselenin Alevi-Sünni, Kızılbaş-Sünni çatışması olmadığı tarafları destekleyen gruplardan da anlaşılmaktadır. Örneğin, Hacıbektaş dergahına bağlı olan Yeniçeri ocağı, Şehzade Selim-Şehzade Ahmet mücadelesinde taraftarlarının çoğu alevi ve Kızılbaş olan şehzade Ahmet’i değil, Ehli-Sünnet temsilciliğini üstlenen şehzade Selim’i desteklemişlerdir. Yine aynı şekilde, herhangi bir mezhep taraftarı olmayan sipahiler de Şehzade Ahmet’e destek vermişlerdir. Ancak buna rağmen, sayın Hüseyin Hüsameddin Efendi “Amasya Tarihi” adlı eserinde, taht ve iktidar olma mücadelesine mezhep gözlüğü ile bakmıştır. Aynı bakış açısı maalesef cumhuriyet dönemi tarihçilerinde de görülmektedir. Bu bakış açısı olayları analiz etmekten uzaktır. Bu nedenle de yüzeysel bir tarihçiliktir. Bu bakış açısı aynı zamanda insanlar arasında mezhep düşmanlığını da körüklemektedir. Zira, bir tarafı dost, diğer tarafı düşman gibi göstermektedir. Bu anlayış, kime ne fayda verecektir? Oysa, gerçek tarihçi olayların gerçek nedenini ve sonuçlarını analiz edip okuyucuya geniş bir bakış açısı vermelidir. İyi bir tarihçi kim galip geldiyse ondan yana olmak değildir. Tam tersine, tarihsel olayları bütünsel olarak ele alıp, analiz eden, okuyucuya bilgi veren, yol gösteren tarihçi iyi bir tarihçidir. Bütün tarihçilere de olaylara bu gözle bakmalarını öneriyorum.

Saygılarımla.

Hamdullah Dedeoğlu

29.03.2022.

Kaynak:

Abdizade Hüseyin Hüsameddin Efendi, Amasya Tarihi, Cilt, 1,2,3,4,9 ve 10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular