20 Ocak 2022 Perşembe

HASAN ODABAŞI VE TENCİRLİ OBALARININ MİLLİ AŞİRETİ İLE BAĞLANTISI NEREDEN GELİYOR?


Rakka iskanından firar eden bazı aşiretlerin Listesi. (Doç. Dr. Murat Çelikdemir'in doktora tezinden alınmıştır.)

HASAN ODABAŞI VE TENCİRLİ OBALARININ MİLLİ AŞİRETİ İLE BAĞLANTISI NEREDEN GELİYOR?

Daha önceki makalelerimizde Milli aşiretine bağlı Hasan Odabaşı obasının  Çulpara, Şıhoğlu ve Koyuncu köylerini, Tencirli obasının Gafarlı ve Tencirli köylerini oluşturduklarını yazmıştık. Bugünkü makalemizde bu obaların Milli aşireti ile bağlantısının nereden geldiğini ele alıp, belge, bilgi ve resmi yazışmalara dayanarak değerlendirmelerde bulunacağız.

 “Çulpara Köyünün kısa Tarihçesi” adlı makalemizde Dr. Sabit Genç’in Osmanlı arşivlerine dayanarak yazdığı “19. Yüzyılda aşiretlerin İskanı ve Ortaya Çıkan Sorunlar: Mecitözü Aşiretler Örneği” adlı makalede Hasan Odabaşı ve Tencirli obalarının Milli aşiretine bağlı olduğu belirtiliyordu. Buradan ve sözlü gelenekten elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda yaptığımız araştırmalardan sonra, Hasan Odabaşı obasının geride kalanlarının Çemişgezek sancağının Keban nahiyesine bağlı Mişelli (Meşeli) köyünde yaşamaya devam ettiklerini Prof. Dr. Enver Çakar’ın bir makalesinde öğrenmiştik. “Keban Köylerinin Demografik Yapısı” isimli makalede Aşağı ve Yukarı Mişelli köylerinin aşiret yerleşkesi olduğu da belirtiliyordu. Yine aynı makalede, Aşağı ve Yukarı Mişelli köyünde Mişelli (Meşeli) oğulları, Kaçaroğlu, Fatmalıoğlu ailelerinin hane ve nüfus sayıları da verilmişti. Bu bilgilerden sonra her üç ailenin de cemaat isimleri olduğuna ulaştık. Osmanlı arşiv uzmanı Cevdet Türkay’ın yazdığı “Osmanlı İmparatorluğu’nda “Oymak, Aşiret ve Cemaatler” adlı eserde Kaçaroğlu, Meşeli ve Fatmalıoğlu cemaatleri hakkında şu bilgiler verilmektedir:

KAÇAROĞLU: “Konar-Göçer Türkman taifesinden olan Kaçaroğlu Yörükanı, Hamid, Beğşehri, Karahisar-ı Sahip (Afyon), Aydın, Saruhan, Rakka, Ankara, Teke, İçel, Alaiye, Kütahya, Akşehir, Söke, Hüsrevpaşahanı kazası (Karahisar-ı Sahip sancağı), Boğazlıyan kazası (Bozok sancağı-Yozgat), Adala ovası (Saruhan sancağı), Çarşancak kazası (Akpazar-Mazgirt) Diyarbakır Eyaleti, Keban kazası (Harput Eyaleti), Kuruçay kazası (Erzurum sancağı), Sirke kazası (Kütahya sancağı), Kafkasya, Gürcistan, Birgi kazasına (Aydın sancağı) iskan olmuşlardır. Kaçaroğlu Cemaati Musacalı aşiretine bağlıdır.” (Sayfa, 383)

Burada dikkatimizi çeken; Kaçaroğlu cemaatine bağlı obaların Çarşancak, Keban ve Kuruçay kazalarında bulunmuş olmaları oldu. Zira bu bilgiler, Mişelli (Meşeli) köyünde bulunan Kaçaroğlu ailesinin kayıtları ile örtüşmektedir. 1840 yılındaki nüfus sayımında Yukarı Mişelli köyünün ikinci muhtarının Kaçaroğlu Kaçar olduğu belirtiliyordu. Bu nüfus kayıtları Cevdet Türkay’ın verdiği bilgileri doğruluyordu. Bu konuya, makalemizin ileriki bölümlerinde tekrar geleceğiz.

 MEŞELİ CEMAATİ: “Yörükan taifesinden olan Meşeli cemaati, Bozok, Meraş Eyaletleri ve Edirne kazasına (Paşa Sancağı) iskan olmuşlardır.” (Sayfa, 498)

Meşeli cemaatinin Maraş ve Bozok eyaletlerinde bulunması, Musacalı-Musa Hacılı aşireti ve ona bağlı olan Kaçaroğlu cemaati arasındaki ilişkiyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Zira, Bozok ve Maraş Eyaletleri Dulkadirli Beyliğine aitti. Musacalı aşireti de Dulkadirli beyliğini oluşturan kabilelerdendi. Maraş ve Bozok (Yozgat) Eyaletleri 1522 yılından sonra, Osmanlı Devletine katılmıştı. İki aşiret arasındaki ilişkilere tekrar geleceğiz.

FATMALIOĞLU CEMAATİ: Harpırt (Harput) kazası (Diyarbakır Eyaleti), Eğridir kazasına (Hamid Sancağı) iskan olmuşlardır.” (Sayfa, 312)

Fatmalıoğlu cemaatinin Harput kazasında olduklarının kayıtlarda yer alması, onların 1642'de  Keban’da olduklarını göstermektedir. Zira, o tarihte Keban Harput kazasına bağlı bir nahiyeydi. Harput da Diyarbakır Eyaletinin bir kazasıydı. Bu kayıtlar da Fatmalıoğlu cemaatinin 1835 yılındaki nüfus sayımında Mişelli (Meşeli) köyünde olduklarını doğrulamaktadır. Çemişgezek, Harput bölgesi Dulkadirli aşiretlerinin yaylaklarındandı. Kaçaroğlu ve Meşeli obaları ile aynı yaylakları paylaşması da bunu göstermektedir. Fatmalıoğlu cemaatine de tekrar döneceğiz.

Yukarıdaki bilgileri verdikten sonra, konumuz olan cemaatlere dönebiliriz. Önce Meşeli obasından başlayalım. Bazı araştırmacılar Mişelli’yi Meşeli olarak okumuşlardır. Bizce de doğru olanın meşeli olması gerekir. Mişelli’nin o dönemdeki Meşeli’nin söyleniş şekli olduğu kanaatindeyiz. Zira, Taşkesen köyü adını alan yukarı Mişelli’nin eski muhtarı ile yaptığımız görüşmede, civarda hala meşe ağaçlarının bulunduğunu ifade etmiştir. Kanımca obanın ismi buradan gelmektedir. Oba ve cemaatlerin mezra adları ile anılmaları, konar-göçerlerin sık sık verdiği isimler arasında bulunuyordu.

Meşe adıyla bir mezra da Arapgir kazasında bulunmaktaydı. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün yayınladığı Diyarbakır Tahrir Defterinde ve Osmanlı Yer Adları eserde, Meşe mezrası Arapgir kazasına bağlı Abad nahiyesi sınırları içinde görünmektedir. Coğrafi olarak bakıldığında, birbirine yakın olan bölgenin aynı cemaat ve obalar tarafından yaylak ve kışlak olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Meşe mezrasının bugünkü adı GÖZELİ olup, Arapgir kazasının bir köyüdür. Bu köyün yakınlarında da meşe ağaçları ile kaplı ormanlık bölgeler olduğu öğrenilmiştir. Gözeli köyü Alevi-İslam inancını bugün de devam ettirmektedir.

Hasan Odabaşı Obasının kayıtlarına ise, sözlü gelenekten gelen bilgilerin desteği ile ulaşmıştık. (Çulpara köyünün Kısa Tarihçesi) Ancak bu aşiret ve cemaatlerin bölgemize ne zaman, nasıl ve ne şekilde geldikleri konusundaki sorulara cevap veremiyorduk. Burada da rahmetli baba annemin elli yıl önceki sözleri aklımıza geldi. Aynen şöyle demişti: “Oğlum dedenlerin sülalesi Sivas’a beş kişi geliyor. İkisi orada kalıyor. Üçü bu tarafa geliyor.” Buradan yola çıkarak önce Sivas eyaletine ait nüfus ve vergi kayıtlarını inceledik. Ancak bir ipucuna rastlayamadık. Sonradan Sivas sancağına bağlı “Yeni İl” kazasının defterlerini incelemeye başladık. Sonunda aradığımızı Prof. Dr. İlhan Sahin’in 1980 yılında yazdığı doktora tezinde bulduk. ”Yeni İl Kazası ve Yeni İl Türkmenleri -1548-1653”  adlı Doktora tezi, sorularımızın büyük çoğunluğuna cevap veriyordu. Hasan Odabaşı obasının Meşeli köyündeki yaylaklarda Kaçaroğlu, Meşeli ve Fatmalıoğlu cemaatleri ile birlikte olduklarına ulaşmıştık. Yeni İl kazasında da aynı obaları bulursak düğüm çözülecekti. Sonunda tezin 229-230-231-232 sayfalarına geldiğimizde Musa Hacılı (Musacalı) aşireti bölümünde, aşirete bağlı cemaat ve obaların nüfus adetleri ve sahip oldukları koyun sayıları yer alıyordu. Bunlar arasında Meşeli, Tacirli (Tencirli), Anamaslu obaları da bulunuyordu. Kaçaroğlu ise, Aşiretin ana gövdesini oluşturanlar içinde kethüdalar tarafından yönetiliyordu. Düğümü tam çözdük dediğimiz anda, yeni il kazasındaki konar-göçer aşiretlerin 1691 yılında Rakka’ya iskan edileceğini bildiren padişah fermanı ile karşılaştık. Bu kez de Rakka’ya iskan edilen aşiretleri bulmamız gerekecekti. Araştırmalarımız sonunda Rakka’ya iskan edilen aşiretlerle ilgili en detaylı çalışmanın Doç. Dr. Murat Çelikdemir tarafından yapıldığını öğrendik. 2001 yılında yayınlanan doktora tezinin konusu; “Osmanlı Döneminde Aşiretlerin Rakka’ya İskanı 1690-1840” Tez, çok güzel yazılmıştı. İskana ait tüm bilgiler en ince ayrıntısına kadar verilmişti. Doktora tezinde, Yeni il kazasından Rakka’ya iskan edilen Musacalı aşiretinin 700 hanesi ile Rakka bölgesindeki Belih çayı kenarına yerleştiği, ancak gerek çöl iklimi, gerek Arap aşiretlerinin saldırıları nedeniyle, Anadolu’ya firar ettiği belirtiliyordu. 1733 yılında da merkezde alınan bir kararla Musacalı aşiretinin Rakka iskanından muaf tutulduğu, buna bağlı olarak aşiretin küçük parçalar halinde Anadolu’ya dağıldığı ifade ediliyordu. Rakka iskanından firar edenler arasında Musacalı’ya bağlı Kaçaroğlu, Tacirli, Meşeli ve Yeni İl aşiretlerinden Fatmalıoğlu da bulunuyordu. İşte bu oba ve cemaatler kaçak oldukları dönemde, Çemişgezek sancağında Mişelli köyündeki akrabalarına sığındılar. Çemişgezek bölgesinin en büyük aşireti ise, Milli aşiretiydi. Burada Milli aşiretinin koruması altına girdiler. Zira, Milli aşireti de iki bin hanesiyle Rakka’ya iskan olunmuş, ancak o da Anadolu’ya firar etmişti. Hasan Odabaşı, Tacirli (Tencirli) Meşeli obalarının Musacalı aşiretinden kopup, Milli aşiretine bağlanmasının nedeni de buradan geliyordu. 1733 yılında Rakka’ya iskan kararı kaldırılınca, Yeni İl kazasındaki (Bugünkü Kangal-Şarkışla-Gürün-Ulaş ve Divriği’nin bir kısmı) yaylaklarına dönmeye başladılar. Buradaki yaylakların başka aşiretlerce paylaşıldığını görünce, Hasan Odabaşı obası, kuzey-batıya yönelerek Yozgat üzerinden Göynücek ilçesinin Kuyulu köyüne geldiler. Köyün üzerindeki tepeye obalarını kurdular. Aynı yerde “Şeyh Kuyluca zaviyesi” de bulunuyordu. Ancak zaviye boşaltılmıştı. Zira, zaviyedeki görevliler Osmanlı-Şah İsmail arasındaki mücadelede Safevileri (Şah İsmail) desteklemişti. Geride sadece zaviyenin yıkılmış duvarları kalmıştı. Takriben 1820-1830’lara kadar burada kaldılar. Zira Kuyulu bölgesinde Hasan Odabaşı obasına ait 40-50 arasında mezar bulunmaktadır. Kuyulular bu bölgeye hala “Çulpara’lıların mezarlığı” demeye devam etmektedirler. Tacirli obası da Gafarlı köyüne yakın bir yerde obalarını kurdular. Buraya “Tencirli” ismini verdiler. Tacirli obası aynı yerde kalmaya devam ederken, Hasan Odabaşı obasının bir kısmı Şıhoğlu, bir kısmı Koyuncu, diğer kısmı da Çulpara’ya yerleşti.

Hasan Odabaşı, Tencirli obalarının yaşadıklarının bir benzerini Yazıcıoğlu, Kalecik, Hasan bey ve Süleyman ağa obaları da yaşadı. Tahminimize göre bu obalar Tecirli (Tencirli), Meşeli, Kaçaroğlu, Fatmalıoğlu cemaatlerinden ayrılan Kethudaların (Kahya) kurmuş olduğu obalar olması gerekir. Bu obaların Milli aşiretine bağlı cemaatler olarak, Göynücek, Ortaköy, Mecitözü ve Alaca ilçesinin köylerine yerleşmeleri kısaca böyle oldu.

Saygılarımla.

Hamdullah Dedeoğlu.

19.01.2022.

EKLER: 

--Yeni İl Kazasında bulunan Musa Hacılı aşiretine bağlı Meşeli ve Tacirli obalarını gösteren kayıtlar.

--Rakka’ya iskan edilen aşiretlerin tahmini nüfusları.

--Rakka'ya iskan edilen aşiretleri gösteren liste.

--Fatmalı Cemaatini Yeni İl Kazasındaki kayıtları.

--Rakka iskanından firar eden aşiretlerin listesi.

--Belgeler, Prof. Dr. İlhan Şahin ve Doç. Dr. Murat Çelikdemir'in doktora tezinden alınmıştır. 

 



 

 

 







 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular