6 Kasım 2021 Cumartesi

Hz. MUHAMMED, HACI BEKTAŞ VELİ VE ŞEYH BEDRETTİN


Hz. MUHAMMED, HACI BEKTAŞ VELİ VE ŞEYH BEDRETTİN

Kendilerini 'sol' da gören bazı çevreler İslam dinine ve onun peygamberi Hz. Muhammed’e  ilgisiz dururlar. Hatta bunlar İslam dini ile ilgili tartışmaları da gereksiz ve “gericilik” olarak değerlendirirler. Bu tür tartışmalara ben de şahit olmuşumdur. Bugünkü makalemizde konu ile ilgili görüşümüzü açıklayacağız.

Öncelikle şunu hemen belirtmeliyim; kendisini “sol” da görüp, İslam dinine toptan “gericilik”  gözüyle bakan bu çevrelerin İslam dini konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları gibi, olaylara çok savundukları “tarihsel materyalizm” ilkesiyle bakmaktan da uzaktırlar. Bu değerlendirmemizi biraz daha açacak olursak; İslam dini konusunda yüzeysel görüşlere sahiptirler. Araştırma gereği bile duymadan genellikle batılı oryantalistlerin (doğu bilimci) İslam dini konusundaki yanlış değerlendirmelerini tekrar etmekten kendilerini alamamışlardır. Halbuki batılılar İslam dini konusunda yeterli araştırmalara 19. Yüzyıldan sonra başlamışlardır. Bu tarihe kadarki bilgileri ön yargılı ve taraflıdır. İşte bu bizim sözde “sol” çevrelerin İslam dini konusunda savundukları görüşler de batılıların bu ön yargılı ve taraflı görüşlerin tekrarından başka bir şey değildir. Oysa, İslam dinini çok savundukları “tarihsel materyalizm” yöntemi ile kaynaklarından araştırsalardı bu değerlendirmeleri yapmayacaklardı. Hz. Muhammed’in yedinci yüzyılda yaptıklarını daha önceki toplumsal düzene göre ilerici olduğunu görebileceklerdi. Bunu örnekler ile açıklarsak konumuz daha iyi anlaşılacaktır. İslam şeriatının (Hukukunun) getirdiği yeniliklerin en önemlileri şunlardı:

1-Köleliğe karşı çıkılmıştır. (Beled suresi 12. Ayet) Bu tarihte insanlar köle ve hür olarak ikiye ayrılmışlardı. Köleler birer mal gibi alınıp, satılıyordu.

2-Kadına mirastan pay verilmesi sağlanmıştır. (Nisa suresi 7. Ayet) Daha önce kadına mirasta pay verilmezdi. İslam şeriatı (Hukuku) ile kadına erkeğin yarı hissesi kadar mal verilmesi kabul edilmiştir.

3-Kadının şahitliği kabul edilmiştir. (Bakara Suresi 282. Ayet.) Daha önce kadınların şahitliği kabul edilmezdi. Bu ayetle bir erkeğin yanında iki kadının şahitliği geçerli kabul ediliyordu.

4-Çok kadınla evliliği, dört kadınla sınırlandırmıştır.

5-Küçük esnaf ve köylüyü ezen  aşırı faiz (tefecilik) yasaklanmıştır. (Bakara Suresi 275, 276, 278, Ali İmran Suresi 130. Ayet, Rum Suresi 39. Ayet) Köylüyü üretimden koparan ve esnafı mülksüzleştiren faiz haram kılınmıştır.

6-Yetim ve yoksullara haklar getirilmiştir. (İnsan Suresi 8. Ayet, Fecr Suresi 17. Ayet, Beled Suresi 15. Ayet. Mearic Suresi 25. Ayet)

7-Gelir dağılımını sağlamak için servetin kırkta biri oranında zekat şartı getirilmiştir. (Meryem Suresi 31,55, Enbiya 73, Hac 78, Mümin 4 ve Nur suresinin 37. Ayetleri)

Toplumu yeniden düzenleyen bu ayetler yakından incelendiğinde, bir önceki düzene göre, daha eşitlikçi bir düzeni amaçladığı anlaşılmaktadır. İşte dünyaya “sol” pencereden baktıklarını söyleyen bu çevreler bunu görememektedirler. Yedinci yüzyılda yapılan bu değişiklikleri bugün ile kıyaslamaktadırlar.  Bin dört yüzyıl önceki hukuku (Şeriatı) bugün aynen  uygulamak isteyenler gibi, onlar da o tarihte donup kalmışlardır. İşte esas gericilik budur. Dinlerin getirdiği şeriat değişmez olsaydı, o zaman tek peygamber, tek şeriat olurdu. Oysa, dinlerin özü olan iman ve inançlar aynı kalırken, dinlerin getirdiği şeriatlar sürekli değişmiştir. Çünkü toplumlar değişmiştir, üretim ilişkileri değişmiştir. Hukuk da bu değişimlere uygun olarak yeni kurallar getirmiştir. Büyük İslam bilgini İmam Ebu Hanife de eserlerinde aynı düşünceleri savunmuştur. 

Hz. Muhammed ile peygamberler dönemi son bulurken, değişen şartlara göre bugün kanun yapma görevini, halkın seçtiği vekiller üstlenmiştir. Bu yönetim şekli de bir öncekine göre daha ileri bir modeldir. Ancak zamanla bugünkü yönetim şekli de yerini daha modern bir yönetime devredecektir. İnsanlık tarihinin ilerlemesi hep böyle olmuştur. İnsanlık köleci toplumdan feodal topluma, oradan kapitalist topluma devrimlerle geçmiştir. Yine kapitalist toplumdan, sosyalist topluma devrimle geçen ülkeler olmuştur. Olaya bu şekilde bakacak olursak burjuva devrimlerini gericilikle suçlayabilir miyiz? Bu sözde "solcu" arkadaşların gözüyle bakacak olursak, cevap "evet" olacaktır. Bu arkadaşlara konuyu daha iyi anlatabilmek için devrimci ve ilerici olarak gördükleri Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Şeyh Bedrettin, Pir Sultan Abdal’ı örnek vermek istiyorum. Bu şahsiyetlerin savundukları görüşlerin esas kaynağı İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an’ı Kerim’dir. Ancak onlar Kur’an’da yer alan İslam hukukunu günün şartlarına uyarlayarak yeni yorumlar ve görüşler sunmuşlardır. İlerici olarak görülmelerinin nedeni de budur. O yüzden onlar İslam dini ile barışık yaşamışlardır. Aklı  ve hümanizmi  ilkelerinin başına koymalarını da yine buradan almışlardır. Bu arkadaşlara İslam dinine bu açıdan bakmalarını öneriyorum. Aksi taktirde, daha ileride kurulacak sistemde ve düzende kendileri "gerici" durumuna düşeceklerdir. 

Saygılarımla.

Hamdullah Dedeoğlu

06.11. 2021.






 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular