13 Temmuz 2020 Pazartesi

OLAYLARA DİN AÇISINDAN BAKMAK BİZİ DOĞRULARA GÖTÜRÜR MÜ?

OLAYLARA DİN AÇISINDAN BAKMAK BİZİ DOĞRULARA GÖTÜRÜR MÜ?


Ülkemizdeki dinci ve tutucu kesimin gerek yazılı gerekse görsel basınıni izledikçe hep aynı şeyler aklıma geliyor. Bunlar olaylara neden  geniş açıdan bakmıyorlar?  Ya da yaşadıkları olumsuzluklardan neden ders çıkarmıyorlar?  Bu makalemizde bu sorulara cavaplar bulmaya çalişacağız.

Öncelikle bu kesimin son yirmi yılda söylediklerini ve yazdıklarıni özetleyelim:

-Cumhuriyet rejimi ile birlikte dinimizi ve dilimizi kaybettik. Bu nedenle, bunu tekrar geri getirebilmek için;

A) Cumhuriyete ve Kemalistlere karşi batının desteğini almak.
B) Cumhuriyetçilere karşı cemaat ve tarikatların desteğini almak.
C) İç politikada dini söylemleri öne çıkarmak.
D) Bölgesel dış politikada mezhepçi-İHVANI MÜSLİMCİ bir politika izlemek.

Önce birinci tezlerini ele alalım. Cumhuriyete ve Kemalistlere karşı batının desteğini almak, esas amaç olunca sizin niyetiniz ne olursa olsun, batılı emperyalistlerin işbirlikçisi olmaktan kurtulamazsınız. Bunu örneklerle açiklayalım. Kemalistler Türkiye Cumhuriyetini batılı işgalciler ve onların piyonlarına karşı kazandıklari savaşlardan sonra kurdular. Eğer, onlar da padişah ve saltanat yanlıları gibi teslimiyetçi bir politika izlemiş olsalardi, Anadolu'da ve Trakya'da Türk hakimiyetine son verilmiş olacaktı. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti de olmayacaktı. Ve bu topraklar da elimizden çikmış olacaktı. Yani Kemalistler bu ülkeyi savaşarak elde tutmuşlardı. Kemalistlere karşı mücadele demek, emperyalizmle işbirliği demektir. Bunu Türkçe ile ifade edersek, vatana ihanet etmektir. Kurtuluş savaşı sırasinda Kemalistlere karşi olanlarin sonu emperyalistlerin yaninda yer almak olmuştu. Yani işgalcilerle birlikte olup, ülkelerine ihanet etmışlerdi.  Dinci ve tutcu kesimin anlamadığı ya da anlamak istemediği de budur.

İkinci tezlerine gelince, tarikatlar ortaçağdan kalma bir örgütlenme modelidir. Ancak bin yil sonra aynı örgütlenme modelini savunmak insanlıği ileriye götürmez. Dini referansları öne alarak yapılan örgütlenmeler çağın sorunlarına cevap veremez ve ileriye de taşıyamaz. Bu nedenle tarikatlar gunumüzde ilericiliği değil, gericiliği temsil ederler. Bugün ki tarikatlar insanları kendi çıkarlarına alet etmiş, sonunda da yabancı devletlerin işbirlikçisi yapmıştır. Kurtuluş savaşı sırasında Nakşibendi tarikatı ile günümuzdeki Fethullahçı cematinin 2016 yılının 15 temmuzunda yaptıkları eylemler bunun en açik kanıtidır. Ancak ne varki,  aynı çevreler bundan ders almamış görünüyorlar. Halkımızı "din" kisvesi ile yine aldatmaya devam ediyorlar.

Üçüncü tezleri dini söylemleri öne çıkarmaktır. Dini siyasete alet etmek anayasanın laiklik ilkesine aykırı olmasına rağmen, bu suçu işlemeye devam ediyorlar. İnsanlari din aracılığı ile etki altına alıp, yönlendirmek kolay olduğundan bundan asla vazgeçmemişlerdir. Bu nedenle, aynı kesimler modern düşüncenin ve ilerlemenin hep karşısinda olmuşlardır. Kültür ve güzel sanatlarda yer alamamalarınin nedeni de budur. Çunku savundukları düşünce bilim ve sanattan uzaktır. 

Dördüncü tezleri dış politikada İhvanı Müslimci bir çizgi izlemektir. İHVANI MÜSLİM  orgütü 1926 yılında Mısır'da kurulan ve referans olarak kendisine "İSLAM" dinini esas alan bir örgüttür. İngiliz emperyalistlerinin ulusalcı hareketleri bastırmak amacıyla yönlendirdiği bir harekettir. Yani emperyalizmin dnetimindedirler. Bu nedenle, anti-emperyalist bir çizgiden yoksundurlar. Kisaca İslam coğrafyasıni ayağa kaldıracak bir politik çizgileri de yoktur. 

Sonuç olarak, tutucu ve dinci çevrelerin savundukları tezlerin tümü emperyalistlere hizmet etmektedir. İleri sürdükleri "Dinimiz ve dilimiz elden gitti" söylemlerin hepsi dayanaktan yoksundur. Amaç, Kemalistlerin Türkçeyi yabancı kelimelerden arındırıp milli bir dil geliştirmesini engellemektir. Yıne dini inançlar istismar edilerek, ülkemizin modernleşmesine engel olmaktır. Dini söylemler bu amaçlar için kullanılan bir örtüdür.  Bu çevrelere katılan iyi niyetli insanlarımızı buradan uyarmak istedim. Makalenin yazılma gerekçesi de budur.

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
07.07.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular