Diyanet İşleri Başkanlığı son yıllarda iyece
savrulmaya ve ilkelerinden kopmaya başladı. Devasa bir bütçesi ve binlerce
kadrolu çalışanı olmasına rağmen, ne idüğü belirsiz, dışardan destekli” tarikat”
ve “cemaat” görüntülü işbirlikçi olduklarını eylemleri ve faaliyetleri ile
belli edenlere karşı kendini ve ülkeyi savunmakta acizlik göstermektedir. Cumhuriyetin
kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı asli görevlerini yerine getirememektedir. Toplumu
din konusunda eğitmesi gereken kurum siyasi iktidarın destekçisi ve
fetvacısı oldu. Temsilcisi olduğu Hanefi mezhebinin İmamı Ebu Hanife’den hiç ders almamışlar. İmam Ebu Hanife’nin gerek Emevilere, gerekse Abbasilere boyun
eğmeden dik ve onurlu yaşadığını okumadıkları anlaşılıyor. Yok eğer
okumuşlar ise, İmam Ebu Hanife’den vaz geçip, Vahabiliğe geçtiler de biz mi
takip edemedik acaba? Diyanetin bütün bunlara cevap vermesi gerekiyor.
Diyanetin başındakilerin bu sorulara cevap veremeyeceğini
bildiğimiz halde, biz yine de tarihe not düşmek açısından sorularımızı sormaya devam edelim:
1-Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı bazı imamlar
rahmetli Uğur Mumcu’nun 1987 yılında yazdığı gibi yine RABITA’dan mı
besleniyor. Bazı imamların Cuma hutbelerindeki sözlerinin Vahabilikle uyum içinde
olması buradan mı geliyor?
2-Diyanetin dışardan destekli tarikat ve cemaatlere
karşı mücadelede sessiz kalması ve arkasından meydana gelen kalkışmalardan
kendini kurtarmak için cumhuriyeti ve kurucularını suçlamasının amacı nedir?
3-Asli görevi vatandaşına din hizmetlerini vermek olan
bir kurumun, iktidarların destekçisi ve fetvacısı olması da Vahabiliğe doğru eğrilmesinden
mi kaynaklanıyor?
4-Diyanet İşleri Başkanlığı, İktidarda olan siyasi
partinin kadrolarının bağlı oldukları tarikatları bilmiyor mu? Biliyorsa,
bunlara karşı neden tavır almıyor?
5-Fakir ailelerin çocuklarını pençesine almış tarikat
ve cemaatlere karşı neden görevlerini yerine getirmiyor? Bu tarikat ve cemaatlerin İŞİD ve TALİBAN türü örgütlerin üremesi için zemin hazırladıklarını göremiyor mu?
6-Diyanet, bütün bu tarikatların ileride ülkenin birliği,
dirliği ve huzuru için büyük bir tehdit oluşturduklarını bilmiyor mı?
Biz bu soruları ülkenin bir vatandaşı olarak sormak
zorundayız. Aksi halde, vatandaşlık görevimizi yerine getirmemiş oluruz.
Temennimiz, Diyanet İşleri başkanlığının sorumlu olduğu görevlerini layıkıyla
yerine getirmesidir.
Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
11.04.2020
*RABITA: Arapça’da ( Rabıtat al Alam al İslami) “Dünya İslam Birliği” anlamına
gelmektedir. Suudi Arabistan’ın Vahabilik mezhebini yaymak amacıyla kurduğu bir
örgüttür. Cumhuriyet gazetesi yazarı rahmetli Uğur Mumcu, 1987 yılında Rabıta adlı kitabında,
yurt dışında görevli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı imamların Suudi Arabistan’ın
RABITA isimli örgütünden maaş aldıklarını belgelerle yazmıştı.
**Vahabilik, ibadetleri yerine getirmeyenleri İslam
dışı gören bir mezheptir. Vahabilik, ayrıca türbe ve mezar ziyaretlerini
yasaklayan, din'de aklı kullanmayı da reddeden bir anlayışa sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.