Osmanlı arşiv uzmanı Cevdet Türkay’ın yazdığı “
OSMANLI İMPARATORLIUĞU’NDA OYMAK, AŞİRET VE CEMAATLAR “ adlı eserini incelerken, Rişvanlı ve Milli aşiretlerinin Badıllı
aşiretine, Badıllı aşiretinin de MERDİSİ’ye bağlı olduğunu tespit ettim. Bu
durum dikkatimi çekti. Mirdisi-Merdisi ismi nereden geliyordu ? Rişvanlı ve Milli aşireti gibi iki büyük aşiret
neden Mirdisi aşiretine bağlı gösterilmişti ? Kitapta bu soruların cevabı
bulunmuyordu. Yaptığım araştırmaların sonucunu ve elde ettiğim bilgileri
sizinle paylaşmanın yararlı olacağını düşündüm. Zira, bugün Anadolu’nun ve
Trakya’nın her yerine dağılmış olan bu aşiretlere mensup olanların geçmişlerini
öğrenmesinde yarar gördüm. Aşiretlerinin kökenlerini ve nereden geldiğini
öğrendiklerinde geçmişlerine daha iyi sahip çıkacaklarına kanaat getirdim. Şunu
da belirtmekte yarar görüyorum. Orta çağda, aşiret ve cemaat örgütlenmeleri
önemli bir unsurdu. İnsanlar oba, cemaat ve aşiret bağları sayesinde dayanışma
içinde bulunuyor ve yardımlaşıyorlardı. Kararları aşiret reisleri, Kethudalar,
Kahyalar birlikte alıyorlardı. Obalar, cemaatler büyüdükçe sayıları da
artıyordu. Ancak hepsinin bağlı bulunduğu bir aşiret ya da kabile reisi
bulunuyordu. Bu kısa bilgileri vermemizin nedeni konunun daha iyi anlaşılması
içindir.
Önce, Mirdisi isminin nereden geldiğine bakalım:
MİRDİSİ YA DA MERDASİ İSMİ NEREDEN GELİYOR ?
Cevdet Türkay’ın eserinde Mirdisi, diğer tarihi
kaynaklarda Merdasi olarak geçen isim, bugünkü Suriye coğrafyası, o zaman ki
adıyla Şam ve Halep eyaletleri 11. Yüzyılda
Mısır’da hüküm süren Şii Fatimi devletinin hakimiyeti altında olan bir bölgeydi.
Bölgenin yönetimi Arap kavminden, beni Kilab aşiretinin bir kolu olan
Mirdas oğullarının elindeydi. Oğuz Türkmenlerinin Selçuklu ailesinin
önderliğinde Gazneli devletine Dandanakan savaşı ile (M. 1040) son vermesinden
sonra, batıya fetih hareketleri başladı. Malazgirt savaşından önce M.1069’da
Oğuz Türkmenleri Anadolu’ya doğuda Ahlat, güneyde ise, Irak üzerinden
girmişlerdi. Halep emirleri Mahmut ve Nasır, Anadolu’ya giren Oğuz Türkmenlerinden
hem Bizans İmparatorluğu ile olan çatışmalarda, hem de beni Kilab aşiretinin
diğer kollarına karşı iktidarlarını korumak için yararlanmak istiyorlardı.
Diyarbakır’dan
başlayarak Antakya’ya kadar olan bölge, Bizans- Fatimi devletinin sınır hattını
oluşturuyordu. Mirdas oğullarının bölgenin yönetimini ele geçirmek isteyen
diğer kabilelerle yaptıkları çatışmalarda ve sınır hattındaki Bizans
valilerinin ordularıyla yapılan savaşlarda Oğuz Türkmenleri belirleyici rol
oynadılar. Halep emirlerinden Mirdas oğulları, Bizans sınır hattındaki toprakları,
hizmetlerinin karşılığı olarak Oğuz Türkmenlerine verdiler. Bu bölge, Antep ile
Diyarbakır arasındaki toprakları kapsıyordu.
Mirdas oğulları yönetimindeki topraklara ilk fetih
yapanlar, Azarbeycan üzerinden gelen Navakiye Türkmenleriydi. Bu grup Filistin’e
kadar fetih hareketlerine devam etmiş, ancak daha sonrası için tarihi
kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Halep bölgesine en son gelenler
Ahmet Şah yönetimindeki Oğuz Türkmenleriydi. Ahmet Şah, Mirdasi emiri Nasır ile
işbirliği yaparak Halep bölgesine yerleşti. (M. 1075) Ahmet Şah yönetimindeki Türkmenler
ve daha sonra gelenler burada küçük beylikler kurdular. Bu beylikler daha sonra
İran’da bulunan Büyük Selçuklu devletine tabi oldular. Halep bölgesine gelen Türkmen
aşiretleri içinde batı ve güney İran’da yaşayan Kürt kökenli aşiretler de bulunuyordu.
Fetih hareketlerini birlikte yapmışlardı.
Horasan ve İran’dan gelip, Halep eyaletinde (Antep-Maraş-Malatya-Adıyaman-Diyarbakır)
yurt tutan bu aşiretler, Mirdas oğullarının yönetiminde yaşamaları ve birlikte
hareket etmeleri nedeniyle “MERDİSİ” ya
da Merdasi olarak adlandırılmışlardı. Bu isim, aynı zamanda bir aidiyeti
belirtmek için de kullanılıyordu. Aşiretler, genellikle yönetici pozisyonunda
olan şahısların adıyla tanınıyordu. Hacılı, Hacı Ömerli, Bahaddinli, Cemaleddinli
gibi. Merdisi ismi de buradan geliyordu. Üst aşiret Merdisi aşiretiydi. Ancak,
onun altında başka aşiretler, o aşiretlerin de altında ona bağlı cemaatler
bulunuyordu. Konumuz olan Merdisi üzerinden gidecek olursak, Konfederasyonun
başında Merdisi, onun altında Badıllı, Karkın (Kargın), Adamanlu, Abdülheyoğlu, Modanlu,
Cimikanlu, Tarikanlu, Osmanlı, diğer adıyla çanakçı cemaatleri yer alıyordu. Bu
alt aşiretlere bağlı obalar da vardı. Örneğin, Badıllı aşiretine de bağlı olan
Milli, Rişvanlı cemaatleri vardı. Örgütlenmeler yukarıdan aşağıya doğru devam ediyordu.
Badıllı ve ona bağlı olan Rişvanlı ve Milli aşiretlerini ve bağlı cemaatleri
verdiğimizde, konumuz daha iyi anlaşılacaktır.
BADILLI AŞİRETİNE BAĞLI CEMAATLER:
--Rişvanlı (Türkman Ekradı-Türkmen Kürdü)
--Çoğunlu (Türkman Ekradı)
--Hacıkırlı (Türkman Ekradı)
--Esterkanlı (Türkman Ekradı)
--Kürdikanlı (Türkman Ekradı)
--Milli aşireti (Türkman Ekradı)
--Uzmanlı-Ormanlı (Türkman Ekradı)
BADILLI AŞİRETİ: Konar-Göçer Türkman Ekradı taifesindendir.
MİLLİ AŞİRETİNE BAĞLI CEMAATLER:
Akkeçili (yörükan), Bamranlı (Türkman Ekradı), Bendanlı
(Türkman Ekradı), Bendikanlı (Türkman Ekradı), Baturkanlı (Ekrad), Beyranlı (Ekrad)
Cemaleddinli (Ekrad), Delikanlı (Ekrad), Hasenanlı (Ekrad), Hindili (Yörükan),
Kamran (Göçer-evli), Kaskan( Türkman taifesi), Kethudalı kızığı (Türkman
yörükanı), Kucur Afşarı (Türkman taifesi), Kulukanlı (Ekrad), Mamavi Kehlor (Türkman
Ekradı), Mameki (Ekrad), Mihranlı (Türkman Ekradı), Rağvatlı (Ekrad), Rakuri (Ekrad),
Sühürkanlı (Ekrad), Dudikan (Göçer-evli), Urusatlı (Türkmen Ekradı), Yazuklu (Yörükan),
Celikanlı (Ekrad), Bahaddinli (Ekrad), Baruki, Delüvi, Cebrail Tepesi oymağı, Gaziyanlı (Ekrad),
Hacıyanlı (Ekrad), Halli oymağı (Ekrad), Hızır Kethuda oymağı (Ekrad), Mili kanlı(Ekrad),
Milli Akkeçili (Ekrad), Musa Kör oymağı, Semu oymağı, Kara Hacı oymağı, Milli
Ekrad cemaati, Milli Büzürk cemaati, Milli küçük cemaati.
MİLLİ AŞİRETİ: Türkmen Ekradı Ulus taifesindendir.
RİŞVANLI AŞİRETİNE BAĞLI CEMAATLER:
Azizli (Yörükan), Birsanlı (Ekrad), Biziki (Ekrad), Belikanlu (Ekrad), Bektaşlu (Türkman Ekradı), Benanlu (Türkman Ekradı), Bereketlu (Ekrad), Cudikanlı (Ekrad), Çakallu (Türkman Yörükanı), Dalyanlı ( Ekrad), Dımışklı (Ekrad), Hocabanlı (Ekrad), Hacılar (Türkman
Ekradı), Hacı Ömerli (Ekrad), Hadrasorlu (Ekrad), Halikanlı (Ekrad), Hamidli (Yörükan),
Hıdıranlı (Türkman yörükanı), Hadranlu (Ekrad), Hoşnişin (Yörükan), Kelerlü (Ekrad), Mahyanlı (Ekrad),
Mandilli (Türkman Ekradı) , Mülükanlı (Ekrad), Okçuyanlı (Ekrad), Omahyanlu (Ekrad), Rumiyanlı
(Türkman Ekradı), Sevirli (Ekrad), Sürkanlı (Ekrad), Terziyanlı (Yörükan),
Umranlı (Ekrad), Zerikanlı (Ekrad), Zirokanlı (Ekrad).
RİŞVANLI AŞİRETİ: Konar-Göçer Türkman Ekradı
Taifesindendir.
Ekrad, Arapça bir kelime olup " Kürtler " anlamındadır.
Yörükan ve Göçer-evli diye geçenler ise, kayıtlarda “Türkmen “ olarak yer
almaktadır. Türkman Ekradı ise, Türkmen Kürdü anlamına gelmektedir. Bu iki
şekilde yorumlanabilir. Birincisi Türkmen olup Kürtçe (Kurmanç) konuşmalarından
gelebilir. İkinci yorum ise, Kürt aşiretleri ile birlikte olmalarından dolayı bu
ismi almış olabilirler.
Türkmen ve Kürt aşiretlerinin Halep bölgesine İran’dan
birlikte geldiklerini belirtmiştik. Bunu doğrulayan kayıtlara Cevdet Türkay’ın
eserinde de rastlamaktayız. Örneğin; Balabanlı Aşireti için Cevdet Türkay’ın
eserinde şöyle denilmektedir:
“ Bozkoyunlu aşiretine tabi olan Balabanlı cemaati
Malatya kazasında Gözene derbendi kürbünde sakin idi. Cemaati mezbure (adı
geçen cemaat) aslen İran Ekradı yörükanı taifesinden olub, Pehlivanlı içinde
Konya Eyaletinde konup göçerler.” (sayfa, 192, Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak,
Aşiret ve Cemaatler İşaret yayınları, 2012 )
Balabanlı aşireti ile ilgili bilgilere Halep Tahrir defterlerinde de rastlamaktayız. 397 Numaralı Halep Mufassal Tahrir defterinde Balabanlı cemaati, 1526 yılında "Köpekli Avşar taifesi " içinde 100 hane olarak görünmektedir. Oturdukları yer olarak da, Birecik ve Hama kazası belirtilmekteddir.
İkinci örnek ise, Rişvanlı aşiretine bağlı olan Halikanlı aşiretidir. Aynı eserin 342. sayfasında Halikanlı cemaati hakkında şu bilgiler verilmektedir:
" Malatya, Maraş, Konya, Birecik, Rakka, Erzurum, Kars, Ahıska, Sivas, Amasya, Şebinkarahisar, Adıyaman, Tokat kazasına (Sivas sancağı) iskan edilmişlerdir. Aslen İRAN Ekradından olan Halikanlı Cemaati, Rişvan aşiretine tabidir. "
Kayıtlarda bu bilgilerin yer alması, Kürt kökenli bu aşiretlerin İran'ın batısından ve güneyinden Türkmen aşiretleri ile birlikte Anadolu'ya geldiklerini doğrulamaktadır.
Balabanlı aşireti ile ilgili bilgilere Halep Tahrir defterlerinde de rastlamaktayız. 397 Numaralı Halep Mufassal Tahrir defterinde Balabanlı cemaati, 1526 yılında "Köpekli Avşar taifesi " içinde 100 hane olarak görünmektedir. Oturdukları yer olarak da, Birecik ve Hama kazası belirtilmekteddir.
İkinci örnek ise, Rişvanlı aşiretine bağlı olan Halikanlı aşiretidir. Aynı eserin 342. sayfasında Halikanlı cemaati hakkında şu bilgiler verilmektedir:
" Malatya, Maraş, Konya, Birecik, Rakka, Erzurum, Kars, Ahıska, Sivas, Amasya, Şebinkarahisar, Adıyaman, Tokat kazasına (Sivas sancağı) iskan edilmişlerdir. Aslen İRAN Ekradından olan Halikanlı Cemaati, Rişvan aşiretine tabidir. "
Kayıtlarda bu bilgilerin yer alması, Kürt kökenli bu aşiretlerin İran'ın batısından ve güneyinden Türkmen aşiretleri ile birlikte Anadolu'ya geldiklerini doğrulamaktadır.
Merdisi Aşiretine bağlı cemaatler 18. ve 19. Yüzyıla kadar
doğu ve Güney doğu Anadolu’da ikamet ediyorlardı. Bunu doğrulayan kayıtlara 1530 yılına ait tahrir defterlerinde rastlamaktayız. Örneğin; Mirdisi aşiretine bağlı Osmanlı cemaati (diğer adı Çanakçılar), bu tarihte Maraş sancağının Zülkadiriye (Elbistan) kazasında, Tirkanlı (Türkanlı) cemaati Kars-ı Maraş (Kadirli) kazasında, Badıllı'ya bağlı Çoğunlu cemaati Halep sancağının Antakya kazasında, Milli aşireti Halep, Diyarbakır, Siverek, Çemişgezek ve Mardin'de, Rişvanlı'ya bağlı Hacılar cemaati Maraş sancağında bulunuyordu.
Osmanlı devletinin aşiret ve cemaatleri yerleşik düzene geçirmek için karar almasından sonra, Merdisi aşiretini oluşturan cemaatler de küçük parçalara ayrılarak zorunlu iskana tabi tutuldular. Ancak aşiretlerin bir kısmının ilk yerleştikleri yerlerde bugün de yaşamaya devam ettiklerini görebiliriz. Örnek olması açısından bazı aşiretlerin iskan edildiği yerleri verelim:
Osmanlı devletinin aşiret ve cemaatleri yerleşik düzene geçirmek için karar almasından sonra, Merdisi aşiretini oluşturan cemaatler de küçük parçalara ayrılarak zorunlu iskana tabi tutuldular. Ancak aşiretlerin bir kısmının ilk yerleştikleri yerlerde bugün de yaşamaya devam ettiklerini görebiliriz. Örnek olması açısından bazı aşiretlerin iskan edildiği yerleri verelim:
MİRDİSİ-MİRDASİ AŞİRETİ: Erzurum, Diyarbakır, Rakka, Malatya, İçel, Kars, Çıldır, Maraş, Çankırı, Mardin.
MİLLİ AŞİRETİ: Mardin, Diyarbakır, Çemişgezek, Ergani,
Erzurum, Rakka, Sivas, Antep, Amasya, Urfa, Trablus-u Şam, Arapgir, Adilcevaz,
Teke (Antalya).
RİŞVANLI: Kastamonu, Yozgat (Bozok), Kayseri, Birecik,
Şam, Kilis, Antep, Maraş, Rakka, Sivas, Çorum, Erzurum, Kars, Çıldır, Ankara,
Halep, Besni, Zile kazası (Sivas), Azaz kazası (Halep).
BADILLI AŞİRETİ: Çorum,
Adana, Diyarbakır, Sivas, Erzurum, Maraş, Ergani, Rakka, Mardin, Çıldır,
Manisa, Aydın, Şebinkarahisar, Koyulhisar, Gelibolu, Biga, Balıkesir, Ankara,
Kocaeli, Çatalca, İpsala, Gümülcine, Kemah, Kars, Urfa, Trablus-u Şam, Tire
kazası (İzmir).
Merdisi aşiretine bağlı diğer cemaat mensuplarının da Rumeli’den Rakka’ya kadar olan bölgelerde iskan edildiklerini belirtmeliyiz. Osmanlı devleti Ümmetçiliği esas aldığı için, aşiretlerin iskanına etnik açıdan bakmıyordu. O nedenle, aynı iskan politikasını diğer aşiretlere de uygulamıştı.
Mirdisi, Merdasi ya da Merdisi aşireti hakkında edindiğimiz
bilgilerin özeti kısaca böyleydi. Bu yazıyı daha da genişletmek mümkündü. Ancak
okunabilmesi için kısa tuttuk. Yararlı olması dileğiyle….
Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
07.12.2019
* 1530 tarihli Diyarbakır Eyaleti defterinde Merdisi adıyla üç mezra ismi geçmektedir. Bunlar Mardin'e bağlı Karadere Nahiyesi, Diyarbakır'a bağlı Çıska (Hani) nahiyesi, Malatya'ya bağlı Muşar nahiyesinde (Aydınlar-Baskil) bulunmaktadır. 387 Numaralı Rum eyaleti defterinde de Harput sancağına bağlı Kuzabad (Keban civarı) nahiyesinde merdisi isminde bir mezra yer almaktadır.
Kaynaklar:
--Başbakanlık Arşivi Belgelerine göre, Osmanlı
İmparatorluğu’nda OYMAK, AŞİRET VE CEMAATLAR, Cevdet Türkay, İşaret yayınları,
3. Baskı İstanbul, 2012.
--Prof. Dr. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), 6.
Baskı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 2016.
--397 Numaralı Halep Livası Mufassal Tahrir Defteri
1536, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 2010.
--401 Numaralı Şam Livası Mufassal Tahrir Defteri 1535,
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü,
Ankara, 2011.
--998 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyarbekr ve Arab
ve Zülkadiriyye 1530, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 1998.
--Selçuklu Devletleri Tarihi, Siyaset, Teşkilat ve
Kültür, Prof. Dr. Ali Sevim-Prof. Dr. Erdoğan Merçil, Türk Tarih Kurumu 1995.
--Yrd. Doç. Dr. Faruk Söylemez, Sütçü İmam Üniversitesi, Rişvan aşiretinin Cemaat, Şahıs ve yer adları makalesi, 2002.
--Yrd. Doç. Dr. Faruk Söylemez, Sütçü İmam Üniversitesi, Rişvan aşiretinin Cemaat, Şahıs ve yer adları makalesi, 2002.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.