13 Kasım 2019 Çarşamba

ALEVİ TÜRKMENLER VE DEDE OCAKLARI OLMASAYDI ANADOLU TÜRK VE MÜSLÜMAN KALIR MIYDI ?


ALEVİ TÜRKMENLER VE DEDE OCAKLARI OLMASAYDI ANADOLU TÜRK VE MÜSLÜMAN KALIR MIYDI ?

Bugünkü yazımızda okuyup, yazan, araştıran ve sorgulayan milliyetçi, dindar ve muhafazakar kesimle zaman zaman yaptığımız sohbet ve tartışmaları yazmak istedim. Çok düzeyli ve birbirine saygıdan kusur etmeyen bir ortamda geçen bu tartışmalarda buluştuğumuz bir ortak nokta, “ Alevi Türkmenler ve dede ocakları olmasaydı, bugün Anadolu’da ne Türkçe diye bir dil, ne  Türk kültürü, ne de müslümanlık  olurdu.”  Buna benzer düşünceleri aydın ve entellektüel olan çok sayıdaki bilim insanından hem duymuşumdur, hem de okumuşumdur. Bu ortak düşünce nasıl oluştu ? Bunun dayanağı ve kanıtları nedir ? Bu makalemizde bu sorulara cevaplar bulmaya çalışacağız.

“Anadolu nasıl islamlaştı ?” adlı makalemizde Rum (Anadolu anlamındadır) ve Horasan erenleri olarak bilinen Alevi (Ehli Beyt taraftarı) dede ocaklarının katkılarını yazmıştık. Balkanların islamlaşması ve Türkleşmesinden de aynı ocakların etkileri belirleyici olmuştur. Bunu, taraflı-tarafsız yerli ve yabancı tüm bilim insanları da teyit etmektedir. Anadolu’nun kültür, edebiyat ve sanatında da bunu rahatlıkla görebiliriz. Örneğin alevi ozanlar olmasaydı, bugün çok severek dinlediğimiz türküler, deyişler, düazlar olur muydu ? Osmanlı dönemindeki aydın ve yenilikten yana olan yazar, şairlere baktığımızda da alevi- Bektaşi anlayışının ağır bastığını  görebiliriz. Örneğin, Namık Kemal, Neyzen Tevfik, Ziya Paşa, Mithat Paşa, Muallim Naci, Şemseddin Sami, İttihat ve Terakki Fırkasının kurucularından Talat Paşa, Niyazi bey Bektaşi (Alevi) inancına mensuptular.

HALK OZANLARININ ALEVİ KÖKENİ

Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Karacaoğlan ve Aşık Veysel  en tanınmış  Alevi ozanlardır. İsmi geçmeyen yüzlerce ozan ve şair eserlerini Türkçe ile söylemişlerdir. Anadolu Selçuklu devletinin resmi dili Farsça, mahkeme dili ise, Arapçaydı. Osmanlı’nın yazışma dili Farsçaydı. Şeyhülislam Zenbilli Ali efendi, devletin resmi dilinin Arapça olmasını önermiştir. Osmanlı sarayında Türkçeye ve Türklere iyi gözle bakılmazdı. Türkler için (daha çok Türkmenler için) “ Etrakı bi idrak” yani, anlaması kıt, bir şeyden anlamayan deniliyordu. Bu durumu en güzel açıklayan Baba İlyas’ın oğlu Aşık Paşa, bir şiirinde şöyle der:

“Türk diline kimse bakmaz idi. (Türkçeye kimse bakmazdı)
  Türklere her ğiz gönül akmaz idi. (Türklere iyi gözle bakılmazdı)
  Türk dahi bilmez idi o dilleri. (Türkçeyi bir dil olarak görmezlerdi)
  İnce yolu ol ulu menzilleri. “  

Anadolu’ya Türklerden önce Arap akınları da olmuştu. Hatta bazı Bizans şehirlerini ele de geçirmişlerdi. Ancak, kalıcı olamadılar. Çünkü, savundukları ve yaptıkları yerli halkın inancına ters gelmişti. Ama, Horasan erenlerinin “ yetmiş iki millete aynı gözle bakarız” anlayışı yerli halkın sempatisini kazanmıştı. Dervişlerin tekke ve zaviyelerde ayırım yapmadan herkese hizmet etmeleri, onların  konaklamalarına müsaade etmeleri, ibadetlerine müdahale etmemeleri etkileyici olmuştur. Kılıç ve güçle bir bölgeyi feth edebilirsiniz. Ancak, halkın gönlünü kazanmadan başarılı olamazsınız. Cengiz Hanın orduları Anadolu’yu baştan başa işgal ettiler ama, kalıcı olamadılar. Neden ? Çünkü yerli halkı kazanamadılar.

ASİMİLE OLAN KAVİMLER

Anadolu, yaklaşık olarak iki bin yıl Roma imparatorluğunun bir parçası olarak kaldı. Bizim tarih derslerinde Bizans diye anlatılan, gerçekte Roma imparatorluğudur. Roma’lılar bu iki bin yıl içinde onlarca kavmi asimile ederek, kendi kültür ve dilini, sonra da dinini onlara kabul ettirmiş yüksek bir medeniyetin temsilcileridirler. Batılıların bugün çok övündükleri medeniyetin kökleri Roma İmparatorluğundan gelmektedir. Cermenler (Almanlar), Angıllar (İngilizler), Saksonlar, Slavlar, Macarlar, Bulgarlar, Roma’lıların “ Barbar” dedikleri kavimlerdi. Bu kavimler, Roma’lıların etkisiyle  Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Konuştukları dillerin iskeleti de Roma’lıların dili olan Latince’den gelmektedir.

 Roma imparatorluğuna diz çöktüren  Türki kavimler olan Hunlar, Peçenekler, Bulgarlar (Avarlar)  da kendi benliklerini kaybederek, ya Slavlaştılar  ya da diğer kavimlerin içinde kaybolup gittiler. Aynı şey Arap medeniyeti için de geçerlidir. Örneğin; Mısır ve Kuzey Afrika ülkeleri Arap kavminden olmamalarına rağmen, hem kültürlerini, hem de benliklerini kaybederek Araplaşmışlardır. Anadolu’daki Türkler de eğer asimile olmamışlarsa, bunun başta gelen nedeni, Alevi dedeleri ve Alevi-Bektaşi ocaklarıdır. Dedelerin Cem ibadetlerini Türkçe yapmaları, Ozanların deyiş ve düazlarını Türkçe okumaları bunun en büyük delildir. Eğer onlar olmasaydı, bizler bugün ya Arapça ya da Latince konuşuyor olacaktık. İnancımız da ya Hristiyan ya da  Suudların mezhebi olan Vahabilik olurdu. Bu tarihi bir gerçektir. Kimse de inkar edemez.

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
04. 08. 2018






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular