MÜRCİE EKOLÜ NASIL HANEFİ MEZHEBİ OLDU ?
“ Ehli Sünnet “ mezheplerinin nasıl oluştuğunu daha
önceki yazılarımızda açıklamıştık. Bugünkü yazımızda “ Ehli Sünnet” mezheplerinden olan
Hanefiliğin nasıl ortaya çıktığını anlatacağız. Bu konudaki kaynağımız Prof.
Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün “İmamı Azam Savunması”
adlı eseri ile Prof. Dr. Sönmez Kutlu’nun Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisine
yazdığı “ Mürcie “ maddesi olacaktır.
Ehli sünnet mezhepleri Abbasi halifesi Kadir Billah
döneminde (M. 1029) “ Ehli Sünnet İtikadı “ adıyla hazırlanan mutabakatın din adamlarının
saraya çağrılarak imzalatılmasıyla oluşturulmuştu. Yetmişin üzerinde olan
mezhep sayısı dörtle sınırlandırılmış ve her mezhebe de bir imamın adı
verilmişti. Abbasi halifesinin bunu yapmasının nedeni Şiiliği ve Mısır’da
ortaya çıkan Fatimiliği engelleme amacını taşıyordu. Bu mutabakatın din
adamlarına zorla imzalatılmasından
sonra, diğer mezhepler yasaklandı ve “ İslam dışı” sayıldı. Bu dört mezhepten
birisine de İmam Ebu Hanife’nin ismi verilerek “ Hanefi” mezhebi denildi. Ancak İmam Ebu Hanife bundan 262 yıl önce
vefat etmişti. Görüşlerini öğrencileri devam ettiriyordu.
Ebu Hanife’nin Küfe’de temsilcisi olduğu mezhep ya da
ekolün ismine “ Mürcie” deniliyordu. Kelimenin içeriği “ Ertelemek” “ Sonraya
bırakmak “ anlamını taşıyordu. Mürcie Mezhebi,
İslam coğrafyasında en çok taraftarı
olan bir ekoldü. Bunun nedeni diğer mezheplere karşı hoşgörülü olması,
ibadetler konusunda zorlayıcı olmamasından kaynaklanıyordu. Savundukları
görüşlerin özeti şöyleydi:
-Dinde aklı öne alıyordu.
-İmanın kalple tasdikini ve dil ile ikrarını
savunuyordu.
-Amellerin -İbadetlerin yapılıp, yapılmamasının imanı
artırıp ya da azaltmayacağını savunuyordu. Bu görüşünü de ibadetlerin imandan
dolayı yapılmasına dayandırıyordu.
-Büyük günah işleyenlerin Cennet ya da Cehennem’e
gidip, gitmeyeceklerinin Allah’ın taktirinde olduğunu savunuyordu.
-Bütün Müslümanları eşit görüyordu. Mevali – Arap
ayırımına karşıydı.
-Emevi ve Abbasi iktidarlarının Ehlibeyt’e ve Mevali’ye
(Arap olmayan Müslümanlar) uyguladıkları baskı ve zulüme karşı çıkıyorlardı.
-Kur’an’ın tercümesiyle namazın kılınabileceğini savunuyorlardı.
-Emevi ve Abbasi iktidarlarını İslam dışı bir
despotizm olarak görüyorlardı.
- Zeyd bin Ali’nin ve Eba Müslim Horasani’nin
isyanlarını bu nedenle haklı bulup, destek verdiler.
-Şarap dışındaki içkilerin, sarhoş olmayacak kadar
içilmesine ceza verilemeyeceğini savunuyorlardı.
-Din ile şeriatın eşitlenmesine karşı çıkıyorlardı. “ Din
değişmez, ama Şeriat değişir” diyorlardı.
Hanefilik mezhebinin kaynağını oluşturan Mürcie
ekolünün İslam dini ile ilgili olarak savunduğu görüşlerin özeti kısaca böyleydi.
Bu ılımlı görüşleri nedeniyle, İslam coğrafyasında daha çok kabul gördüler. Bu
bölgelerin başında İran, Horasan, Maveraünnehir, Anadolu, Suriye geliyordu. Miladi
11. Yüzyıla kadar “ Mürcie Mezhebi” olarak adlandırılan bu ekolün ismi, bu
tarihten sonra, ekolün en etkili temsilcisi olan Ebu Hanife’den dolayı “
HANEFİLİK” olarak adlandırılmıştır. Hanefilik mezhebinin doğuşu kısaca böyle
olmuştur.
Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
08.10.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.