Alevilik’deki Cem ibadeti
İslam dininde reform mu ? Yoksa, bazılarının iddia ettiği gibi islam dışı mıdır
? Aleviliği nasıl anlamalıyız veya nasıl anlatmalıyız.?
Aleviliği İslam'ın dışında
göstermek kesinlikle doğru değildir, gerçekçi de değildir. Kendisini alevi
olarak gören ve inanan her kes, Allah'a inanır, Hazreti Muhammed'i peygamber
olarak kabul eder. Kısaca, kelime-i şahadet getirir. İmanın şartlarını kabul
eder. İslam'ın esası da budur. Geri
kalan, ibadetin şekli ya da ibadetlerin yerine getirilip getirilmemesi, Allah
ile kul arasındadır. Buna müdahale edilemez. Ayetlerde de belirtildiği gibi,
dinde ve ibadetlerde zorlama yoktur. Kaldı ki, aleviler Cem ibadetinde iki
rekat namaz kılar, Muharrem ayında da oruç tutarlar.
Bilindiği gibi, İslam dinindeki
namaz, oruç, haç ibadetleri daha önce de bulunuyordu. Bu ibadetler,
Yahudilikte, Hırirstiyanlıkta olduğu gibi, Zerdüşt-Mecusi inancında da vardı.
Yani, islam dininden önce de, insanlar bu ibadetleri yapıyordu. Mekke'deki
müşrikler de namaz kılıyor, oruç tutuyor ve hac vazifesini yapıyorlardı. Maun
suresinde, bu açık bir şekilde
belirtilmektedir. Hatta onların kıldığı namaz lanetlenmektedir. Çünkü,
müşriklerin namazı gösteriş için
kıldıkları ifade edilmiştir.
Peki, aleviler neden beş
vakit namaz kılmazlar ? Alevi önderleri beş vakit namaz ile rekatların Emeviler
döneminde uygulamaya konulduğunu, Kur'an'da beş vakit namazdan
bahsedilmediğini, hatta orta namaz denilerek,
günde üç vakit namazın bulunduğunu belirtirler. Ama, namazın beş vakit
kılınmasına da saygı duyarlar. Kısaca bütün inanç ve dinlere hoş görü ile
bakarlar. İnançlarından dolayı, kimseyi kınamazlar ve hor görmezler. Kendileri
bu konuda büyük eziyet görmelerine rağmen, kimseye kin duymamışlardır. Bütün
canlıları Allah'ın yarattığı bir varlık
olarak görürler. Hepsine saygı duyarlar. Kısaca, aleviler insanların ibadet
şekline ve biçimine bakmaz, inanç özgürlüğünden yanadır.
YAHUDİLİK VE HIRİSTİYANLIK'DA
NAMAZ
Yukarıda da belirttiğimiz
gibi, Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta da her gün namaz kılmak vardı. Ancak daha
sonraları, insanlara kolaylık olsun diye, haftanın belirli bir günü toplu ibadet günü olarak, kabul edilmiştir.
Yahudilikte cumartesi, Hirirstiyanlıkta ise, toplu ibadet günü Pazar günüdür.
Yani, ibadetlerin toplu halde yapılması, ihtiyaç nedeniyle olmuştur.. Çünkü,
insanların çalışması ve üretim yapması esas alınmıştır. İşte, Yahudilikte ve
Hirirstiyanlıkta uygulamaya konulan bu anlayış,
Aleviliğin islam anlayışında zorunlu gerekçeler nedeniyle tekrar edilmiştir.
Nitekim, 1826 yılında Yeniçeri ocağının kaldırılmasının arkasından, Bektaşiliğin
ikinci Mahmut döneminde yasaklanıp,
Hacı Bektaş Postnişini olan Şeyh Hamdullah efendi, yargılandığı kadılar
mahkemesinde, “neden beş vakit namaz kılmıyorsunuz ?” sorusuna, göçer ve çiftçilerin çalışma şartları
nedeniyle, bunu yerine getiremediklerini, bu açığı kapatmak için, perşembeyi
cuma'ya bağlayan gecelerde cem yapıldığını ve burada ibadetlerin yerine
getirildiğini ve inananlara İslam dinini anlattıklarını ifade etmiştir.
Cem ibadeti, Hz. Muhammed’in
müşriklerin baskısı nedeniyle, Mekke’de evlerde yapılan ibadetlerden
alınmıştır. Bu ibadet şekli Kur’an’da, Nur suresinin 35. Ve 36. Ayetlerinde de
yer almaktadır. Mekke’de erkek ve kadınlar bu evlerde birlikte ibadet ediyordu.
Emeviler döneminde mescitlerde Hz. Ali
Ve Ehlibeyt taraftarlarına beddua ve lanet okunması, insanları ibadetlerini
tekrar evlerinde yapmaya yöneltmişti.
CEM İBADETİNE KATILMA ŞARTLARI
Sonuç olarak, Hirirstiyanlık
ve Yahudilikteki ibadet reformu, İslamiyetin Alevi anlayışında, zorunluktan ve baskılar
nedeniyle yapılmıştır. İnsanların ibadet etmelerine pratik bir çözüm getirilmiştir. Ancak, oto kontrol sistemini
de ihmal etmemiştir. Örneğin, Hz. Muhammed'in
Medine'de uyguladığı Müsahiplik (kardeşlik) uygulamasını devam
ettirerek, insanların kötü ve zararlı eylemlerden uzak durmasını, bir birlerini
kontrol etmesini sağlamıştır. Ayrıca, cinayet işleyen, hırsızlık yapan ve buna
benzer yüz kızartıcı suç işleyenleri cem ibadetine almayarak, onları
cezalandırmıştır. Suç işleyenlerin dışında, bir birbirleriyle konuşmayanlar
dahi, rızalık alınmadan, yani barışmadan, cem ibadetine giremezler. Bu
cezalandırma yöntemi, hiç bir dinin ibadet şeklinde bulunmamaktadır. Günde beş
vakit namaz yoktur ama, Cem ibadetine katılmanın şartları da çok ağırdır. Suç
işleyenlere büyük cezalar verilmektedir. Kısaca, İslam dininin özü olan, iyi
ahlak, adalet ve dürüstlüğü esas almıştır. 1980'li yıllara kadar alevi
köylerinde anlaşmazlıklar çok fazla olmamıştır. Olanlar da adliyeye intikal
etmeden, dede tarafından çözülmüştür. Sonucuna da kimse itiraz etmemiştir. Dedenin verdiği kararlar kesindir. Çünkü, Uymayanlar
toplumdan tecrit edileceklerini bilirler.
Aleviler cem ibadetini doksanlı yıllara kadar
evlerinde yapıyorlardı. Cemevlerinin yapılması bu tarihten sonra olmuştur. Alevilik,
islam öncesi Anadolu ve Asya’daki
gelenek ve göreneklerin, İslam ahlak ve kültürü ile birleşiminin bir
sentezidir. Hicaz bölgesindeki Arapların bazı
gelenek ve görenekleri, kendilerine ters gelmiştir. Örneğin birden çok
kadınla evlilik, kadının ikinci sınıf bir varlık olarak görülmesi gibi. Alevilik, islam’ın kollektif ve hümanist
yaşam anlayışını öne almıştır. Din anlayışını korku üzerine değil, sevgi
üzerine inşa etmiştir. Bize göre Alevilik bu şekilde anlaşılmalı ve
anlatılmalıdır.
Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
24.05.2017.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.