15 Ekim 2019 Salı

ALEVİLİK’DEKİ CEM İBADETİ İSLAM'DA REFORM MU ?

 ALEVİLİK’DEKİ CEM İBADETİ İSLAM'DA REFORM MU ?

Alevilik’deki Cem ibadeti İslam dininde reform mu ? Yoksa, bazılarının iddia ettiği gibi islam dışı mıdır ? Aleviliği nasıl anlamalıyız veya nasıl anlatmalıyız.?

Aleviliği İslam'ın dışında göstermek kesinlikle doğru değildir, gerçekçi de değildir. Kendisini alevi olarak gören ve inanan her kes, Allah'a inanır, Hazreti Muhammed'i peygamber olarak kabul eder. Kısaca, kelime-i şahadet getirir. İmanın şartlarını kabul eder. İslam'ın  esası da budur. Geri kalan, ibadetin şekli ya da ibadetlerin yerine getirilip getirilmemesi, Allah ile kul arasındadır. Buna müdahale edilemez. Ayetlerde de belirtildiği gibi, dinde ve ibadetlerde zorlama yoktur. Kaldı ki, aleviler Cem ibadetinde iki rekat namaz kılar, Muharrem ayında da oruç tutarlar.

Bilindiği gibi, İslam dinindeki namaz, oruç, haç ibadetleri daha önce de bulunuyordu. Bu ibadetler, Yahudilikte, Hırirstiyanlıkta olduğu gibi, Zerdüşt-Mecusi inancında da vardı. Yani, islam dininden önce de, insanlar bu ibadetleri yapıyordu. Mekke'deki müşrikler de namaz kılıyor, oruç tutuyor ve hac vazifesini yapıyorlardı. Maun suresinde, bu açık bir şekilde  belirtilmektedir. Hatta onların kıldığı namaz lanetlenmektedir. Çünkü, müşriklerin namazı gösteriş  için kıldıkları ifade edilmiştir.

Peki, aleviler neden beş vakit namaz kılmazlar ? Alevi önderleri beş vakit namaz ile rekatların Emeviler döneminde uygulamaya konulduğunu, Kur'an'da beş vakit namazdan bahsedilmediğini, hatta orta namaz denilerek,  günde üç vakit namazın bulunduğunu belirtirler. Ama, namazın beş vakit kılınmasına da saygı duyarlar. Kısaca bütün inanç ve dinlere hoş görü ile bakarlar. İnançlarından dolayı, kimseyi kınamazlar ve hor görmezler. Kendileri bu konuda büyük eziyet görmelerine rağmen, kimseye kin duymamışlardır. Bütün canlıları Allah'ın  yarattığı bir varlık olarak görürler. Hepsine saygı duyarlar. Kısaca, aleviler insanların ibadet şekline ve biçimine bakmaz, inanç özgürlüğünden yanadır.

YAHUDİLİK VE HIRİSTİYANLIK'DA NAMAZ

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta da her gün namaz kılmak vardı. Ancak daha sonraları, insanlara kolaylık olsun diye, haftanın belirli bir günü  toplu ibadet günü olarak, kabul edilmiştir. Yahudilikte cumartesi, Hirirstiyanlıkta ise, toplu ibadet günü Pazar günüdür. Yani, ibadetlerin toplu halde yapılması, ihtiyaç nedeniyle olmuştur.. Çünkü, insanların çalışması ve üretim yapması esas alınmıştır. İşte, Yahudilikte ve Hirirstiyanlıkta  uygulamaya konulan bu anlayış, Aleviliğin islam anlayışında zorunlu gerekçeler nedeniyle tekrar edilmiştir. Nitekim, 1826 yılında Yeniçeri ocağının kaldırılmasının arkasından,  Bektaşiliğin  ikinci Mahmut döneminde yasaklanıp,  Hacı Bektaş Postnişini olan Şeyh Hamdullah efendi, yargılandığı kadılar mahkemesinde, “neden beş vakit namaz kılmıyorsunuz ?” sorusuna,  göçer ve çiftçilerin çalışma şartları nedeniyle, bunu yerine getiremediklerini, bu açığı kapatmak için, perşembeyi cuma'ya bağlayan gecelerde cem yapıldığını ve burada ibadetlerin yerine getirildiğini ve inananlara İslam dinini anlattıklarını ifade etmiştir.

Cem ibadeti, Hz. Muhammed’in müşriklerin baskısı nedeniyle, Mekke’de evlerde yapılan ibadetlerden alınmıştır. Bu ibadet şekli Kur’an’da, Nur suresinin 35. Ve 36. Ayetlerinde de yer almaktadır. Mekke’de erkek ve kadınlar bu evlerde birlikte ibadet ediyordu. Emeviler döneminde  mescitlerde Hz. Ali Ve Ehlibeyt taraftarlarına beddua ve lanet okunması, insanları ibadetlerini tekrar evlerinde yapmaya yöneltmişti.  

 CEM İBADETİNE KATILMA ŞARTLARI

Sonuç olarak, Hirirstiyanlık ve Yahudilikteki ibadet reformu, İslamiyetin Alevi anlayışında, zorunluktan ve baskılar nedeniyle yapılmıştır. İnsanların ibadet etmelerine pratik bir çözüm  getirilmiştir. Ancak, oto kontrol sistemini de ihmal etmemiştir. Örneğin, Hz. Muhammed'in  Medine'de uyguladığı Müsahiplik (kardeşlik) uygulamasını devam ettirerek, insanların kötü ve zararlı eylemlerden uzak durmasını, bir birlerini kontrol etmesini sağlamıştır. Ayrıca, cinayet işleyen, hırsızlık yapan ve buna benzer yüz kızartıcı suç işleyenleri cem ibadetine almayarak, onları cezalandırmıştır. Suç işleyenlerin dışında, bir birbirleriyle konuşmayanlar dahi, rızalık alınmadan, yani barışmadan, cem ibadetine giremezler. Bu cezalandırma yöntemi, hiç bir dinin ibadet şeklinde bulunmamaktadır. Günde beş vakit namaz yoktur ama, Cem ibadetine katılmanın şartları da çok ağırdır. Suç işleyenlere büyük cezalar verilmektedir. Kısaca, İslam dininin özü olan, iyi ahlak, adalet ve dürüstlüğü esas almıştır. 1980'li yıllara kadar alevi köylerinde anlaşmazlıklar çok fazla olmamıştır. Olanlar da adliyeye intikal etmeden, dede tarafından çözülmüştür. Sonucuna da kimse  itiraz etmemiştir.  Dedenin verdiği kararlar kesindir. Çünkü, Uymayanlar toplumdan tecrit edileceklerini bilirler.

 Aleviler cem ibadetini doksanlı yıllara kadar evlerinde yapıyorlardı. Cemevlerinin yapılması bu tarihten sonra olmuştur. Alevilik, islam öncesi Anadolu ve Asya’daki  gelenek ve göreneklerin, İslam ahlak ve kültürü ile birleşiminin bir sentezidir. Hicaz bölgesindeki Arapların bazı  gelenek ve görenekleri, kendilerine ters gelmiştir. Örneğin birden çok kadınla evlilik, kadının ikinci sınıf bir varlık olarak görülmesi gibi.  Alevilik, islam’ın kollektif ve hümanist yaşam anlayışını öne almıştır. Din anlayışını korku üzerine değil, sevgi üzerine inşa etmiştir. Bize göre Alevilik bu şekilde anlaşılmalı ve anlatılmalıdır.

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu 
24.05.2017.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular