8 Ocak 2019 Salı

BAŞ ÖRTÜSÜ İSLAMİYET’DEN ÖNCE VAR MIYDI ?

BAŞ ÖRTÜSÜ İSLAMİYET’DEN ÖNCE VAR MIYDI ?


Bu soruya verilecek cevap; evet vardı, hem de İslamiyet’den iki bin yıl önce, Sümerler’de, Asurlar’da, Hititler’de, Urartular’da, Akadlar’da benzer uygulamalar bulunuyordu. Hatta meşhur Babil İmparatoru “Hammurabi Kanunları” arasında “ Hür kadınlar sokağa çıkarlarken başlarını kapatacaklar” maddesi bile vardı. Kanunun amacı, hür kadınlar ile köle kadınları birbirinden ayırmaktı. Çünkü, köle kadınlar birer mal-emtia gibi alınıp satılabiliniyordu. Dolayısıyla, köle kadınların örtünmesi yasaktı. Örtündükleri zaman cezası vardı. Hür kadının örtünmesi ise, zorunluydu. Sümerlerde ise, tapınak rahibelerinin örtünmeleri zorunluydu. Diğer kadınların başı açıktı. 

İlk çarşaflı kadına da Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde yer alan pişmiş tablet üzerindeki bir resimde rastlanılmıştır. Hititler döneminden kalma toprak tablet’de, kadının üzerindeki elbise, bugünkü çarşafla birebir aynıdır. Bu da şunu gösteriyor ki, Çarşafın ana vatanı da Anadoluymuş, Arabistan değil. Zira, Anadolu dünya medeniyetinin merkezi konumundaydı. İlk yerleşik düzene bu bölgede geçilmiş, ilk tarım da bu topraklarda yapılmıştı.

İslam’daki örtünmeye gelince; Kur’an’ı Kerim’de konu ile ilgili en açık ayetler Nur suresinin 31. ayeti ile Ahzab suresinin 59. ayetleridir. İlgili ayetler şöyledir :

NUR SURESİ 31. Ayet: “ İnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Süslerini kendiliğinden görünen kısım hariç açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üstüne çıkarsınlar. Süs yerlerini kocaları, yahut babaları, yahut kayın pederleri, yahut oğulları, yahut kocalarının üvey oğulları, yahut kardeşleri, yahut erkek kardeşlerinin oğulları, yahut kız kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut cariyeleri, yahut erkekliği kalmamış hizmetçiler veya kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tövbe ederek Allah’ın hükmüne dönün. “
* Burada kastedilen süslerin, yani sürme, kına gibi şeylerin bulunduğu baş, kulak, boyun, kol ve ayaklardır. ( Milliyet Gazetesi Yayınları, Kuran’ı Kerim’in Türkçe okunuşu ve Anlamı, 1982)

AHZAB SURESİ 59. AYET: “ Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına dışarı çıkacakları vakit dış elbiselerini giymelerini söyle. Bu onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini temin eder. Allah suçları bağışlar ve merhamet eder. “

Ayetlerden de görüleceği gibi, köle ve cariyelere örtünme zorunluluğu yoktur. Örtünme, sadece hür kadınları korumak amacını taşımaktadır. Cinsellikle bir bağlantısı bulunmamaktadır. "Bu onların tanınmasını ve incinmemelerini temin eder"  denilerek hür kadın güvence altına alınmaktadır. 

Bizim yaptığımız bu tespiti İlahiyatçı-yazar Salih Suruç'da yapmaktadır. Sayın Salih Suruç "KAİNATIN EFENDİSİ PEYGAMBERİMİZİN HAYATI" adlı eserinde şunları yazmaktadır:

"Bir kısım edepsiz münafıklar, köle kadınlara sataşırlardı. Zaman zaman Şair (diğer)  kadınları da köle zannıyla rahatsız ederlerdi. 
Bunların müminlerin hanımlarını da rahatsız ettikleri olurdu. Neden böyle yaptıkları sorulduğunda ise, "BİZ ONLARI KÖLE SANMIŞTIK" diyerek mazeret uydururlardı.

Bu hadiseler üzerine, müslüman kadınların örtünmelerini emreden şu ayeti kerime nazil oldu:

"Ey peygamber!.. Zevcelerine(eşlerine), kızlarına, müminlerin kadınlarına iç elbiselerinin üzerilerine cilbaplarını (örtülerini) giymelerini söyle! Bu onların tanınıp eza(eziyet) edilmemelerine daha uygundur. AHZAB SURESİ 59. AYET. " (SALİH SURUÇ, PEYGAMBERİMİZİN HAYATI, SAYFA,722,  NESİL YAYINLARI)

Aynı konuda Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hoca da şunları yazmaktadır:

"Bu ayetteki emir şartlı bir emirdir. Mümin kadınların tanınıp eza görmemelerini sağlamak için üzerlerine "Cilbab" (sokağa çıkıldığında kullanılan ve vücudu baştan aşağı örten dış giysi) almaları emrediliyor. Yani cilbab emri tanınmayı sağlamak ve tasallutu önlemek içindir. ...Demek oluyor ki, "Cilbab " örfi bir düzenlemedir. Belli şartların varlığına bağlıdır." ( Kur'an'daki İslam, sayfa, 529)

Örtünmeyle ilgili  Prof. Dr. Hayrettin Karaman da şunları belirtmektedir:

"O devirde henüz köle ve cariyeler bulunduğu için çarşıda pazarda bunlara satşılır, el ve dil ile rahatsız edildikleri olurdu. İslam bir yandan bu gibi davranışları önlemeye çalışırken, diğer yandan, cariye sanılarak hür kadınların da rahatsız edilmelerini önlemek üzere tedbir almıştır."  (İslami Araştırmalar Dergisi, ekim 1991)

Konuyu bugüne göre değerlendirirsek, hür-köle kadın ayırımı olmadığına göre, kanunlar önünde bütün kadınlar eşit tutulduğuna göre, örtünme tamamen kadınların tercihine bırakılmalı ve kesinlikle müdahale edilmemelidir. Ne giyilmesi için, ne de çıkarılması için. Zira baş örtüsünün din ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Kadının örtünmesi, gerek Yahudilik, gerekse de Hiristiyanlık da da yer almaktadır. O da yukarıda anlattığımız nedenlere dayanmaktadır.
Saygılarımla.

Hamdullah Dedeoğlu
08. 01. 2019.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular