19 Eylül 2018 Çarşamba

AMASYA VE ÇORUM’A İSKAN EDİLEN AŞİRETLER NEREDEN GELDİ ?

Amasya, 2020.


AMASYA VE ÇORUM’A İSKAN EDİLEN AŞİRETLER NEREDEN GELDİ ?


Önceki makalelerimizde Amasya ve Çorum’a iskan edilen aşiretleri yazmıştık. Bugünkü yazımızın konusu ise, iskan edilen aşiretlerin nereden geldiğidir.

Amasya ve Çorum’a iskan edilen aşiret ve cemaatlerin büyük çoğunluğu Osmanlı belgelerinde “Türkman” “Türkman Ekradı” (Türkmen kürdü) bir bölümü ise “Ekrad” (Kürd) şeklinde geçmektedir. İskan edilen aşiretlerin geçmişine baktığımızda, hemen hemen hepsinin Anadolunun doğusundan ve güneyinden geldiklerini görüyoruz. Bu bölgeler 16. yüzyıla kadar KARAKOYUNLU, AKKOYUNLU VE DULKADİROĞLU beyliğine bağlıydı. Aşiretler konar-göçer olduklarından, hayvanlarını (koyun-keçi) otlatmak için kışları Rakka, Halep ve Antakya ovasına, yazları ise, doğuda yaylak olarak kullandıkları Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Malatya, Elazığ, Maraş’a, batıda ise, Sivas, Tokat, Amasya, Canik(Samsun), Çorum, Bozok (Yozgat) bölgesine göç ediyorlardı. 1473’de, Akkoyunlu devletinin Otlukbeli savaşında yenilmesi sonucu, bölgenin bir kesimi Osmanlı devletine geçti.  Akkoyunlu devletinin yerine kurulan SAFEVİLER devletinin 1514’de Çaldıran’da Osmanlı’ya yenilmesiyle, Anadolu’nun doğusu ve güney doğusunun önemli bir bölümü Osmanlı İmparatorluğu’nun denetimine geçti. Safevi-Osmanlı mücadelesi nedeniyle, aşiretlerin bir kısmı yerinde kalırken, bir kısmı İran’a (Safevi devleti tarafına) bir kısmı da yaylak olarak kullandıkları iç Anadolu, Halep-Şam bölgelerine geçti.

Osmanlı devleti, Akkoyunlu ve Dülkadir beyliğini meydana getiren aşiretlerin toplu olarak bir arada durmasını sakıncalı bulduğundan, yeni fethedilen Şam coğrafyasına (Suriye) iskan etmek istedi. Bu bölgeler Urfa’dan başlayarak, Rakka, Deyrizor, Halep, Hama ve Humus’a kadar uzanıyordu. Osmanlı bu iskan politikası ile hem Arap aşiretlerini denetim altına almak, hem de göçerleri yerleşik düzene geçirmek düşüncesndeydi. Ancak, bu iskan politikası çok başarılı olamadı. Büyük çoğunluğu kaçarak eski yaylakları olan bölgelere geri dönüyordu. Bunun üzerine, Osmanlı politika değiştirerek, aşiret ve cemaatleri harmanlayarak, İç ve orta Anadolu’ya iskan etmeye karar verdi. Amasya ve Çorum’a iskan edilenler bu aşiretlerdendi.

                                                             BOZ ULUS

Osmanlı tahrir defterlerinde, Akkoyunlu devleti ve Dulkadiroğlu beyliğine bağlı olan aşiret ve cemaatler “Türkman” “Türkman Ekradı” ve “Ekrad” olarak geçmektedir. Bu aşiretler aynı zamanda “BOZ ULUS” olarak tanımlanmıştır. “Boz Ulus “ terimi, tarihçiler tarafından farklı yorumlanmıştır. Birinci görüş, Oğuzların Bozok kolundan geldikleri için bu ismi almışlardır. İkinci görüş, “Bozulan-Dağılan” anlamında kullanılmıştır. Üçüncü bir görüş de, Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletinde Türkmenlere (müslüman olan oğuzlara verilen ad) hakim ulus-Yöneten ulus anlamında “Boz (beyaz) Ulus”, yönetilenlere de “Kara Ulus” deniliyordu. Osmanlı belgelerinde “Ekrad” olarak geçen bazı cemaatler-aşiretler “Kara Ulus” olarak kaydedilmiştir.

Aşiret ve cemaatlerin geçmişini kısaca özetledikten sonra, Amasya ve Çorum’a iskan edilenlerin hangi üst aşirete bağlı olduklarını belgelere dayanarak açıklayalım.

Önce Çorum’a iskan edilen BOZ ULUS’U oluşturan aşiretlerden başlayalım:

Abdallar-Abdaloğulları: Mamalu aşiretine bağlıdır.
Alamaslı-Anamaslı: Pehlivan aşiretine bağlıdır.
Avcı-Avcıoğlu: Şeyhli aşiretine bağlıdır.
Cihanbeyli: Beğdilli aşiretine bağlıdır.
Çayan: Çepni cemaatine bağlıdır.
Dedesli: Gündeşli aşiretine bağlıdır.
Badıllı: Merdisi aşiretine bağlıdır.
Cudikanlı: Rişvan aşiretine bağlıdır.
Ekradı Çakallı: Boz ulus’a bağlıdır.
Ekradı Lek: Boz Ulus’a bağlıdır.
Hatal: Pehlivanlı aşiretine bağlıdır.
İnallu:Boz Ulus’a bağlıdır.
Karacalar: Mamalu aşiretine bağlıdır.
Karamanlı: Boz Ulus’a bağlıdır.
Kargınlı: Merdisi Aşiretine bağlıdır.
Kavilli: Boz Ulus’a bağlıdır.
Kuyumcu: Halep Köpekli Avşar aşiretine bağlıdır.
Milli: Badıllı aşiretine bağlıdır.
Pehlivanlı: Boz Ulus’a bağlıdır.
Rişvanlı: Badıllı aşiretine bağlıdır.
Sarıcalar: Reyhanlı aşiretine bağlıdır.
Selmanlı: Danişmendli aşiretine bağlıdır.
Tatar Ellezli: Pehlivan aşiretine bağlıdır.
Türkanlı-Tirkanlı: Mirdisi aşiretine bağlıdır.

AMASYA’YA İSKAN EDİLEN BOZ ULUS AŞİRETLERİ

Ak Keçili: Badıllı aşiretine bağlıdır.
Ballı-Ballu: Atmalı aşiretine bağlıdır.
Cihanbeyli:Beğdilli aşiretine bağlıdır.
Çepni Cemaati: Boz Ulus’a bağlıdır.
Çavundur cemaati:Boz Ulus’a bağlıdır.
Danişmendli : Boz Ulus’a bağlıdır.
Gigili: Boz Ulus’a bağlıdır.
Gürün-Güranlı: Danişmendli aşiretine bağlıdır.
Halikanlı: Rişvan aşiretine bağlıdır.
Herdili: Cihanbeyli aşiretine bağlıdır.
İnallı: Boz Ulus’a bağlıdır.
Kabaklı: Danişmendli aşiretine bağlıdır.
Karalar: Danişmendli aşiretine bağlıdır.
Kavilli: Boz Ulus’a bağlıdır.
Kürdikanlı: Badıllı aşiretindendir.
Kürtler : Boz Ulus’a bağlıdır.
Lalacık: Mamalu aşiretine bağlıdır.
Mamalı kızılkoca: Boz Ulus’a bağlıdır.
Milli Cemaati: Badıllı aşiretine bağlıdır.
Milli oğulları: Badıllı aşiretine bağlıdır.
Oruçgazili: Kıllı aşiretine bağlıdır. Kıllı aşireti Cerid aşiretine bağlıdır.
Rumiyanlı: Rişvan aşiretine bağlıdır.
Sarı cemaati: Reyhanlı aşiretine bağlıdır.
Uğurlu Cemaati: Mamalu aşiretine bağlıdır.
Çapan cemaati: Boz Ulus’a bağlıdır.
Zeyveli: Cihanbeyli aşiretine bağlıdır.

Liste incelendiğinde, bir kısım cemaatler direkt olarak Boz Ulus’a bağlı olarak gösterilirken, diğer cemaatler de bir üst aşiret aracılığı ile Boz Ulus’a bağlandıkları görülmektedir. Örneğin Danişmendli ve Mamalı aşiretleri gibi.  Boz Ulus'a, " Bozulus Türkmenleri " de denilmektedir. İslamiyeti ilk kabul eden ve Anadalu'ya  ilk yerleşen aşiretlerin de Bozulus'u oluşturan aşiretler olduğu tarihi kaynaklarda yer almaktadır. Boz Ulus'u ilerde bir makalede ele alıp kısaca anlatmaya çalışacağız. 

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
19.09.2018

Kaynaklar:
-Cevdet Türkay, Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İşaret yayınları
-Hacı Haldun Şahin, Osmanlı Dönemi Nüfus Defterlerinde Çorum Bölgesi Aşiretleri, Çorum Belediyesi yayınları
-Faruk Demirtaş, Boz Ulus hakkında, A. Ü. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi dergisi, 1949
-Amasya nüfus defterleri 1840, Fevzi Gür, Salih Kahriman, Amasya Belediyesi yayınları.




4 Eylül 2018 Salı

KUR'AN'DA YOKSUL VE YETİMLERİN HAKLARI - İSLAMİYET'TEN ÖNCE ARABİSTAN BÖLGESİNDE TOPLUMSAL DÜZEN


KUR’AN’DA YOKSUL VE YETİMLERİN HAKLARI


İSLAMİYET'TEN ÖNCE ARABİSTAN BÖLGESİNDE TOPLUMSAL DÜZEN

Kur’an’da yoksul ve yetimlerle ilgili ayetler oldukça fazladır. Kur’an’ı Kerim, bir bütün olarak okunduğunda, iyi insan ve hayırlı işler anlatılırken, yoksulların ve yetimlerin haklarının gözetilmesi en önde yer almaktadır.

Hicaz bölgesinin o günkü toplumun ekonomik şartları incelendiğinde, en üstte tefeci-bezirgan sınıfı, onun altında küçük esnaf ve köylüler, onun altında hiç bir mülkü olmayan yoksullar ve en altta ise, köleler bulunmaktadır. Bugünkü deyimle söyleyecek olursak, orta sınıfı meydana getiren köylüler, esnaflar ve yoksul aileler tefecilerin baskısı altında yaşamaktaydılar.

Doğu’da gelen malların (Çin-Hindistan) Anadolu’ya, oradan da Akdeniz havzasına taransferi ve oradan da Avrupa kıtasına sevkinde Mekke ve Medine önemli bir yol güzegahında bulunyordu. Çünkü, Çin’den ve Hindistan’dan gelen malların kuzey ticaret yolu, göçebe olan Moğol ve Türk kavimlerinin kervanlara saldırması nedenyle, kapanmış durıumdaydı. Tek çıkış noktası, güney ticaret yolu olan Yemen - Umman üzerinden Kızıldeniz’e açılan kapıydı.

Mekke’nin aynı zamanda bir inanç merkezi olması da bir ayrıcalık sağlıyordu. Şam coğrafyası (Suriye) ve Mısır, Roma imparatorluğu’na bağlı eyaletlerdi. Doğudan gelen mallar( ipek, baharat) bu bölgeden Avrupa ve Kuzey Afrika’ya sevk ediliyordu. Dolayısıyla, Mekke ve Medine’deki tefeci bezirgan(tüccar) sınıfı önemli bir sermaye birikimi sağlamıştı. Bu ticaretten elde edilen kazanç da azınlık durumunda olan tefeci-bezirgan sınıfının elinde toplanmıştı. Bu tekelleşme nedeniyle, toplumdaki dengeler bozulmuş, nüfusun büyük çoğunluğu küçük üretimlerini ve topraklarını kaybetmişti. Tefeci-bezirgan sınıfı tekel oluşturduğu için fiyatları kendisi belirliyordu. Yine bugünkü deyimle söyleyecek olursak, malları karaborsada iki, üç katına satıyorlardı. Esnaf ve köylüler, hem yüksek fiyatlar, hem de yüksek faizler nedeniyle, işyerlerini ve topraklarını kaybetmişti.

Bölge inanç olarak da çok çeşitlilik arzediyordu. Mekke’nin büyük çoğunluğu tek tanrıya inanmakla birlikte, her kabilenin “tanrıya” ulaşmak için aracı olarak kullandığı putlar vardı.
Tanrı’ya şirk (ortak) koşmayan Hanifler ve Sabii’ler de vardı. Ancak bu inançtakilerin sayısı çok azdı.

Medine’de ise, ticaret tamamen Yahudi kabilelerin denetimindeydi. Özellikle Sinagog’lardaki Hahamlarla ve kabile reisleri büyük bir nufusa sahiptiler. Sermaye ve üretim araçları bunların elindeydi. Medine’deki en büyük Arap Evs ve Hazreç kabileleri de Yahudi bezirgan-tüccar sınıfının baskısı ve zulmü altındaydılar. Yüksek fiyatlar ve faizler nedeniyle çok fakirleşmişlerdi. Bu kabileler de Mekke’dekilerle aynı inançtaydılar.

İslam dinini tebliğ etme görevi Hz. Muhammed’e verilmeden ve Kur’an’ın ayetleri inmeden önce Hicaz bölgesinin ekonomisi ve yaşamı kısaca yukarıda anlattığımız gibiydi. Yüce yaradan, Hz. Muhammed’e bu adaletsiz düzeni değiştirmesi için ayetlerini indirmiştir. Bunu Kur’an’ı Kerim’de de görebiliriz. İlk inen sureden başlayabiliriz:

ALAK SURESİ: 1-5. Ayetler: “ Yaratan Rabbbinin adıyla oku. O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazı yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini belletendir. “

KALEM SURESİ: 8.ve 9. Ayet: “ Ey Muhammed! Artık yalanlayanlara aldırma. Onlar senin yumuşak davranmanı arzu ederler. Sen öyle hareket etsen, onlar da yumuşarlar.”

48. Ayet: “ Ey Muhammed! Sen Allah’ın hükmünü sabırla bekle.”

MÜDDESİR SURESİ. 1-5. Ayetler: “ Ey örtüye bürünüp sarınan Muhammed! Kalk da (kafirleri) korkut. Rabbini büyük tanı. Elbiselerini temizle. Kötülüğün her çeşidinden çekin. Herhangi bir şeyi vermek için başa kakma. Rabbinin yolunda sabret. “

DUHA SURESİ: 5-11. Ayetler: “ Rabbin sana dilediğini verecek. Sen de hoşnut kalacaksın. Rabbin seni bir yetim olarak bulup seni barındırmadı mı ? Seni yolunu kaybetmiş buldu da doğru yola eriştirmedi mi ? Seni yoksul bulup da zenginleştirmedi mi ? O halde yetime kötü davranma. Bir şey isteyeni sakın azarlama. Rabbinin nimetini anlat, bildir. “

TA-HA SURESİ: 8. Ayet: “ Allah’tan başka tapacak yoktur. En güzel isimler O’ nundur. “

YUNUS SURESİ: 47. Ayet: “ Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında ADALETLE hükmedilir. Ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.”

Yukarıdaki bilgileri verdikten sonra, yoksullar ve yetimlerle ilgili ayetlere geçebiliriz. Ayetler dikkatle okunduğunda, tefeci-bezirgan sınıfına karşı çok sert sözlerin bulunduğu görülecektir. İnsanların ahiret gününde Cennete gidebilmek için, imanın şartları olan Allah’a, Kur’an'a, Peygamberlere, Meleklere ve ahiret gününe imandan sonra, yoksula, yetime ve yolda kalmışlara yardım etmeleri gerektiği belirtilmiştir. Bunu yerine getirmeyenlerin azap çekecekleri bildirilmiştir. İlgili ayetler şöyledir:

YOKSUL VE YETİMLERLE İLGİLİ AYETLER

MÜDDESİR SURESİ: 40-46. Ayetler: “ ... Günahkarların hallerini sorup konuşurlar. “Sizi cehenneme sokan nedir ? “ derler. Günahkarlar derler ki: “ Biz namaz (Allah’ı anmak-dua etmek) kılmazdık, yoksulu doyurmazdık. Biz boş laflara dalanlarla beraberdik. Ceza gününü yalan sayardık.”

FECR SURESİ: 17-20 Ayetler: “ Hayır siz ne yetimi doyuruyorsunuz, ne de yoksulu beslemek için birbirinizi teşvik ediyorsunuz. Mirası hak gözetmeden, helal haram demeden yiyorsunuz. Serveti de pek çok seviyorsunuz. “

MAUN SURESİ: “ Dini yalanlayanı gördün mü ? İşte öksüzü iten kakan odur. Yoksulu doyurmaya önayak olmayan odur. Vay haline o namaz kılanların ki, onlar gafildirler. Onlar riyakarlık yapanlardır. Onlar zekat vermeyi de men ederler. “

BELED SURESİ: 12-17. Ayetler: “ Sarp yokuş nedir sen bilir misin ? Bir köle azat etmek, açlık yahut kıtlık gününde akrabalardan bir öksüzü, yahut yerlere serilmiş bir yoksulu doyurmak, sonra inanıp birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. İşte sağ taraf (Cennete gidecekler) ehli bunlardır. “

HÜMEZE SURESİ: 2-4. Ayetler: “ O, mal yığıp, onu tekrar tekrar sayar. Malının gerçekten kendisine ebedi hayat vereceğini zanneder. Hayır, and olsun ki, o kırıp geçiren cehenneme atılacaktır. “

Ayetlerden de görüleceği gibi, Hz. MUHMMED’in islamiyeti tebliğ etmesinden önce, fakir, yoksul ve yetimlerin çok kötü bir durumda oldukları anlaşılmaktadır. Hz. Muhammed’in tebliğine ilk cevap veren ve kabul eden kitlenin yoksul ve yetimlerden olması da bunu doğrulamaktadır. Yine Medine’de tefeci-bezirgan yahudi hahamların ve kabile yöneticilerinin ekonomik baskı ve sömürüsünden bıkan Evs ve Hazreç kabileleri de kurtuluşu İslamiyet’de görmüştü. Zira, Museviliğe göre, yahudilerin birbirlerine faizle mal alıp-satmaları ya da faizle para vermeleri haram sayılırken, yabancı bir inanca sahip olanlardan faiz almaları serbestti. İslam dininin hızla yayılmasının ekonomik bir alt yapısı da bulunuyordu. Mekke’li tefeci bezirganları ile Medinedeki Yahudi haham ve kabile reislerinin, Hz. Muhammed’e şiddetle karşı koymalarının altında bu nedenler de bulunuyordu.

Sonuç olarak, Hz. Muhammed dini tebliğ etme görevinin yanında, adaleti esas alan bir paylaşma ve dayanışma görevini de üstlenmişti. Arabistan bölgesine yeni bir inanç sistemi ile birlikte, ekonomik bir sistem de getirmiş oldu. İslam dinine bu açıdan da bakılmasında yarar görüyorum.

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
04.09.2018.
* Kur’an’daki ayetler, Milliyet gazetesinin din ve dil uzmanlarına hazırlattığı Kur’an’ı Kerim’in Türkçe çevirisinden alınmıştır.



2 Eylül 2018 Pazar

KUR’AN’DA CENNET VE CEHENNEM

KUR’AN’DA CENNET VE CEHENNEM

İslam dininde imanın şartlarından biri ahiret gününe inanmaktır. Ahirette, insanları iki kapı beklemektedir. Öldükten sonra dirilecek olan insanlar, sevap ve günahlarının karşılığı olarak ya cehenneme ya da cennete gideceklerdir. Kur’an’ı Kerim’de, kimlerin hangi şartlarda ve neyi yapıp, yapmadıkları, iyi işlerin ve kötü işlerin “tartılacağı” bunun sonucunda, cennet ve cehenneme gireceklerin belli olacağı belirtilmektedir. Ayetlerde, insanları cennet ve cehennemde nelerin beklediği de anlatılmaktadır. Bunun anlatılmasının nedeni, insanların ayetlerden ders alması ve topluma yararlı bireyler olması amaçlanmıştır. Yüce yaradanın, Hz. Muhammed’i Kur’an’ı tebliğ etmekle görevlendirmesinin nedeni de budur.

Kur’an’da Cennet ve Cehennemle ilgili olarak inen ayetlerden bazıları şunlardır:

KARİA SURESİ: 6-11.. Ayetler: “ İşte o gün kimlerin tartıları ağır gelirse, onlar hoşnut olacakları bir hayat içindedirler. Fakat kimlerin tartıları hafif gelirse, onların yeri bir uçurumdur.(Cehennemdir) O uçurumun mahiyetini sen bilir misin ? O, çok kızgın bir ateştir. “

YUNUS SURESİ: 27. Ayet: “ Kötülük yapanlara yaptıkları kötülük kadar ceza verilir. Kötülükte bulunanlar zillete düşerler. Onları Allah’a karşı savunacak hiç kimse yoktur. Yüzleri, sanki gecenin kapkaranlık parçalarıyla örtülmüştür. Onlar cehennemliktir. Orada ebediyen kalırlar.”

DUHAN SURESİ: 51-56. Ayetler: “ Allah’a karşı gelmekten çekinenler ise, emniyetli bir yerde, bahçelerde (cennetlerde) ve pınarların başlarındadırlar. İnce nazik ve kalın ipeklerden, atlaslardan giyenerek karşılıklı otururlar. Bu böyledir. Onları iri siyah gözlü hurilerle eşlendiririz. Orda emniyet içinde her yemişi isteyebilirler. Orada ilk ölümden başka, ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur. “

KEHF SURESİ: 30-31. Ayetler: “ İnanan ve iyi işlerde bulunananların şüphe yok ki, mükafatlarını zayi etmeyiz. Altlarından ırmaklar akan adn cennetleri onlarındır. Orada tahtlarda oturacaklar, altın bilezikler takınarak süsülenecekler, ince ve kalın ipekli kumaştan yeşil elbiseler giyeceklerdir. “

NAHL SURESİ: 97. Ayet: “ Kadın olsun, erkek olsun, inanarak iyi işlerde bulunana hoş bir hayat yaşatacağız. Mükafatını yaptıklarından daha güzelini ödeyeceğiz. “

HACC SURESİ: 14. Ayet: “ Şühesiz ki Allah, inananları ve hayırlı işlerde bulunanları altlarından irmaklar akan cennetlere sokar. “

MAİDE SURESİ: 69. Ayet: “ Fakat inananlar, Yahudiler ve Sabiiler ve Hiristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe inanıp iyi işler yapanlara korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerddir. “

İNFİTAR SURESİ: 13-14. Ayetler: “ İyiler şüphe yok ki, nimet cennetindedirler. Kötülerse, elbette cehennemdedirler. “

ALİ İMRAN SURESİ: “ 17. Ayet: “ Onlar,(Cennete gidecek olanlar) sabredenler, gönülden itaat edenler, mallarını yoksullara harcayanlar ve seher vakti günahlarının bağışlanmasını dileyenlerdir.”

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
02.09.2018.
* Kur'an'daki ayetler Milliyet Gazetesinin 1982 yılında din ve dil uzmanlarına hazırlattığı Türkçe çevirisinden alınmıştır.

KUR’AN’DA KADIN HAKLARI

KUR’AN’DA KADIN HAKLARI

Kur’an’da kadın hakları konusunda ne deniliyor ? O günkü toplum şartları ile bugünü kıyaslayarak, “ Kadınların fazlaca bir hakları yokmuş” diyebiliriz. Şühesiz ki, karşılaştırmayı böyle yapmak doğru olmaz. Hicaz bölgesindeki Arapların örf ve adetlerinde, durumu iyi olan erkekler sayısız kadınla evlenebiliyordu. İslam şeriatı bunu en fazla dörtle sınırlamıştır. Nitekim islamı benimseyenler dörtten fazla olan kadınları boşamak zorında bırakılmışlardır. Kadınlar için bir önceki duruma göre ilerici bir durumdur. Ancak, Arap toplumlarının birden fazla kadınla evlenme geleneği bir dini kural olmayıp, tamamen bölgesel bir örften kaynaklanıyordu. Sonradan müslüman olan Acem ve Türk kavimler bu geleneği kabul etmemişlerdir. Çünkü, onların ört ve adetlerinde tek eşlilik vardı. Kadınlar yönetimde söz sahibiydiler. Ayrıca saygınlıkları vardı.

Kur’an’da kadın hakları ile ilgili ayetleri okuduğumuzda, Hicaz bölgesinde yaşayan Arap toplumunun o günkü şartları göz önüne alınarak değerlendirme yapılması gerekir. Bin dört yüz yıl önceki toplumu bugüne kıyaslarsak, yanlış sonuçlara varırız. Biz İslamiyetten önceki kadın hakları ile, sonrasının mukayese edilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Örneğin, kızlara miras verilmemesi, bir mal gibi alınıp satılması, hatta bazı yoksul ailelere ait kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir anlayışla, İslamiyetten sonraki Kur’an’da belirtilen kadın hakları ile kıyaslamanın yapılması gerektiğini söylüyoruz. Yukarıdaki bilgeleri vermemizin nedeni ayetlerin daha iyi anlaşılması içindir.

Kur’an’da, kadın hakları ile ilgili ayetler şunlardır:

BAKARA SURESİ: 234. Ayet: “ İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu kadınlar kendi başlarına dört ay on gün beklerler. Bu süreyi geçirdikten sonra, meşru bir surette kendiliklerinden istediklerine varabilirler. Bu husuta artık bir suç yoktur. “

241. Ayet: " Boşanan kadınları geleneğe göre nafakalandırmak gerekir. Bu da haksızlıktan sakınanlara bir borçtur. “

NİSA SURESİ : 4. Ayet: “ Kadınlara mehirlerini (nikah parası) cömertce verin. Ama onlar bundan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. “

7. Ayet: “ Ana babanın ve yakınlarının bıraktıklarından erkekler için hisse vardır. Ana, babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlar için de hisse vardır. Mal az olsun çok olsun, mirasta belirli bir hisse vardır. “

11.Ayet: “ Evladınız hakkında Allah’ın size tavsiyesi şudur: Erkeğin hissesi, iki kızın hissesi kadardır. Kızlar ikiden fazla ise, mirasın üçte ikisi onlarındır. Kız bir tane ise, yarısı onundur. “

19, 20 ve 21. Ayetler: “ Ey inananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Aşikar kötülükte bulunmadığınız halde onlara verdiğiniz mehirin bir kısmını ele geçirmek için sıkıştırmayın. Onlarla iyi ve güzel geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, sabredin. Allah hoşlanmadığınız bir şeyi çok hayırlı kılmış olabilir. Eşinizi bırakıp, yerine başka bir eş almak isterseniz, birincisine yığınla altın vermiş olsanız bile ondan hiç bir şey almayın. İftira ederek, günaha girerek verdiğinizi geri alır mısınız ? Nasıl alırsınız ki, birbirinize kaynaşmışsınız ve onlar sizden sağlam teminat almışlardı. “

TALAK SURESİ: 1. Ayet: " Ey peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman onları iddetlerini (üç adet temizlenme süresi) gözönünde tutarak boşayın. Rabbiniz Allah'tan sakının. Onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasınlar. "

NAHL SURESİ: 57 ve 58. Ayetler: “İçlerinden birine kızı olduğu müjdelendiği zaman pek öfkelenerek yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen kötü müjde yüzünden halktan gizlenir, onu (doğan kızı) utana utana yaşatsın mı, yoksa toprağa mı gömsün ? Buna dalar, düşünür. Ne kötü hükmediyorlar! “

İSRA SURESİ: 31. Ayet: “ Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onları da rızıklandırırız, sizi de. Onları öldürmek şüphe yok ki, pek büyük bir suçtur."

Makalemizi bir hadisle bitirelim:

“Geylan bin Seleme, müslüman olduğu zaman on kadını vardı. Onlar da müslüman olmuştu. Peygamberimiz, Geylan’a on kadından dördünü tutmasını, ötekilerini boşamasını emretti.” (Hz. Muhammed ve İslamiyet, Medine, M. Asım Köksal, sayfa, 205)

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
02.09.2018
*Kur'an'daki ayetler Milliyet Gazetesinin 1982 yılında din ve dil uzmanlarına hazırlattığı Türkçe çevirisinden alınmıştır.

1 Eylül 2018 Cumartesi

KUR’AN’A GÖRE İYİ İNSAN NASIL OLMALI ?

KUR’AN’A GÖRE İYİ İNSAN NASIL OLMALI ?

Kur’an’ı Kerim’de en çok bahsedilen konuların başında insanlar gelmektedir. Zira, Kur’an insanların düşünüp dersler alınması için Hz. Muhammed’e indirilmiştir. Yüce yaradan öncelikle, kendisine iman edilmesini, yani kendisine başka bir İlah’ın eş koşulmamasını, Kur’an’a, peygamberlere, meleklere ve ahiret gününe inanılmasını istemiştir. Bu iman şartlarına bağlı olarak kendisine ibadet edilmesini, ayrıca insanların iyi ahlak sahibi, adaletli olmalarını, yoksula, yetime, yolda kalmışlara yardım edilmesini, anaya, babaya saygı gösterilmesini öğütlemiştir. Bu değerlere sahip olanların ahiret’de Cennet’e gidecekleri, bunun dışındakilerin ise, cehennem’de hesap vereceği belirtilmiştir. Kur’an’ın özü bizce budur.

Kur’an’ı Kerim’i kısaca özetledikten sonra, iyi insan için ne denildiğini ilgili ayetlerden örnekler vererek açıklayalım. Bu ayetlerden sonra, konumuzun daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim.

NİSA SURESİ 2. Ayet: “ Yetimlerin haklarını verin. İyisinin yerine kötüsünü koyup değiştirmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü, bu büyük bir suçtur.”

BAKARA SURESİ : 25. Ayet: “ İnananlara ve yararlı işler yapanlara müjdele; Onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Öyle cennetler ki, meyvalarından yedikçe “ Bu evvelce de yediğimiz şey” diyecekler. Meyvalar birbirlerinin benzeri olacak. Onların orada temiz eşleri vardır. ve orada temelli kalacaklar.”

44. Ayet: “ Kitabı okuyorsunuz. İnsanlara iyiliği emrediyor. O halde kendinizi mi unutuyorsunuz ? Aklınız başınızda değil mi ? “

188. Ayet: “ Birbirinizin mallarınızı haksız sebeplerle (kumar, hırsızlık, yağmacılık, çapulculuk, emanete ihanet) yemeyin.”

263. Ayet: “ Güzel bir söz ve suç bağışlama, peşinde minnet olan sadakadan daha hayırlıdır.”

271. Ayet: “ sadakalarınızı açık verirseniz ne hoş; fakat onları fakirlere gizlice verirseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah onları günahlarınızdan bir kısmına karşılık tutar.”

YUNUS SURESİ : 27. Ayet: “ Kötülük yapanlara yaptıkları kötülük kadar ceza vrilir. Kötülük de bulunanlar zillete düşerler. Onları Allah’a karşı savunacak hiç kimse yoktur. Yüzleri sanki gecenin kapkaranlık parçalarıyla örtülmüştür. Onlar cehennemliktir. Orada ebediyyen kalırlar.”

ENAM SURESİ : 160. Ayet: “ Kim bir iyilikle Allah’ın huzuruna gelirse, ona yaptığının on misli mükafat verilecektir. Kim bir kötülükle gelirse, ancak onun misliyle cezalandırılacaktır. Onlara zulmedilmeyecektir. “

ZİLZAL SURESİ: 7 VE 8. Ayetler: “ Kim bir zerre ağırlığı kadar hayır yapmışsa, onun sevabını görür. Kim bir zerre kadar kötülük yapmışsa onun cezasını görür. “

ŞURA SURESİ : 40. Ayet: “ Bir kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülüktür. Fakat, kim affeder ve barışırsa onun mükafatı Allah’a aittir. Şühe yok ki, O zalimleri sevmez. “

NAHL SURESİ: 90. Ayet: “ Şüphe yok ki, Allah adaleti, iyiliği, yoksul akrabalara bakmayı buyurur. Fenalığı, hayasızlığı ve taşkınlığı meneder. Dinleyip ve tutasınız diye size öğüt verir. “

DUHA SURESİ: 6-10 Ayetleri: “ Rabbin seni bir yetim olarak bulup seni barındırmadı mı ? Seni yolunu kaybetmiş buldu da doğru yola eriştirmedi mi ? Seni yoksul bulup da zenginleştirmedi mi ? O halde yetime kötü davranma. Bir şey isteyeni sakın azarlama. Rabbinin nimetini anlat, bildir.”

LEYL SURESİ: 17 VE 18. Ayetler: “Kötülükten çok sakınan, başkalarına yardım ederek malını veren, nefsini temiz tutan kimse ondan(cehennemden) uzak kalır. “

FECR SURESİ : 17- 20 Ayetler : “Hayır siz ne yetimi doyuruyorsunuz, ne de yoksulu beslemek için birbirinizi teşvik ediyorsunuz. Mirası hak gözetmeden, helal, haram demeden yiyorsunuz. Serveti de pek çok seviyorsunuz.”

İSRA SURESİ: 35. Ayet: “ Bir şeyi ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun. Bir şeyi doğru teraziyle tartın. Bu size hem daha hayırlı, hem sonucu daha güzeldir. “

BELED SURESİ: 12-17. Ayetler: “ Sarp yokuş nedir bilir misin ? Bir köle azat etmek, açlık yahut kıtlık gününde akrabalardan bir öksüzü, yahut yerlere serilmiş bir yoksulu doyurmak, sonra inanıp birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. “

Yukarıdaki ayetlerden de görüleceği gibi, Kur’an’daki iyi insanı Hünkar Hacı Bektaşı Veli’nin şu veciz sözüyle özetleyebiliriz.

ELİNE, BELİNE, DİLİNE SAHİP OL.”

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
01.09.2018
*Kur’an’daki ayetler, Milliyet gazetesinin 1982 yılında din ve dil uzmanlarına hazırlattığı Türkçe çevirisinden alınmıştır.


Popular