14 Haziran 2024 Cuma

"EHLİ SÜNNET" MEZHEPLERİ NASIL OLUŞTU ?

                                                                            hamdullahdedeoglu.blogspot.com

"EHLİ SÜNNET" MEZHEPLERİ NASIL OLUŞTU ?

İslam coğrafyasının yaklaşık yüzde sekseninin bağlı bulunduğu Ehli Sünnet mezhepleri nasıl oluştu ? Ehli Sünnet imamları arasında bütün konularda görüş birliği var mı ? Neyi savunmaktadırlar ? Bu konuyu tarihsel süreci içinde çok kısa olarak incelemeye çalışacağız.

Ehli Sünnet imamları kimlerdir, önce ona bakalım:

İMAM EBU HANİFE (İMAMI AZAM): Gerçek adı Numan bin Sabit’tir. Miladi takvime göre 699 yılında Küfe’de doğdu. İran’lı ve Türk olduğu konusunda tartışma vardır. Babası İran’ın fethinden sonra esir olarak Küfe’ye getirilmiştir. Ebu Hanife ipek ticareti ile ilgileniyordu. Hem Emeviler hem de Abbasiler devrinde baskı ve zulüm gördü. İçtihatlarında aklı öne almıştır. Ehli Beyt’e yapılan zulüme karşı çıkmıştır. İmam Zeynel Abidin’in oğlu Zeyd’in, Emevi halifesine karşı başlattığı isyana maddi ve manevi destek vermiştir. İmam Muhammed Bakır’dan, İmam Cafer Sadık’tan, dersler almıştır. Abbasi halifesi Ebu Cafer El Mansur döneminde zindana atıldı. Sokaklarda halkın önünde kırbaçlandı. Miladi 767 yılında vefat etti.

İMAM MALİKİ: Tam adı Malik Bin Enes’tir. Miladi takvime göre 711 yılında Medine’de doğdu. İmam Cafer-i Sadık’tan dersler aldı. Malik Enes, Rey’i (Kur’an ve sünnetlerde yer almayan bir konuda görüş belirtme) kabul etmekle birlikte, Rey’de nakli (Kur’an ve Sünnetler) esas tutmuştur. Abbasi halifesi Mansur döneminde baskı gördü. İmam Malik, imanın kalple tastik edilmesini, dille ikrar edilmesini, ibadetlerin de yerine getirilmesini savunmuştur. İmam Malik’e göre, insan yaptıklarından sorumludur. Büyük suç şileyenler, suçları kadar ceza görürler. Ancak şirk ( Allah’a ortak koşmak) bağışlanmaz. Kader anlayışını da savunan İmam Maliki, Fıkıh’da (hüküm ve kararlarda) Kur’an’ı, sünneti esas almakta, bunların cevap vermediği noktada, Kıyası (ölçmek- karşılaştırmak) delil olarak kabul etmektedir. İmam maliki, Miladi takvime göre, 796 yılında Medine’de vefat etmiştir.

İMAM ŞAFİ: Gerçek adı Muhammed bin İdrisi Şafi’dir. Miladi 767 yılında Gazze’de doğdu. Aile kökleri Hz. Muhammed’in de ataları olan Haşimi sülalesine dayanır. Bu nedenle, kendisine Kureyş’li de denir. Mekke ve Medine’de eğitim gördü. Medine’de İmam Malik’den ders almış, onun EL MUVATTA adlı eserini ezberlemiştir. Fıkıh, Lügat bilgileri üzerine eserler ve şiirler yazmıştır. “Şiiliği yayıyor “ gerekçesiyle, Bağdat’a getirilen İmam Şafi, Bağdat kadısı Muhammed’in ricasıyla serbest bırakıldı. Ehli Beyt’e yakınlığı nedeniyle “ Rafizi”likle suçlandı. Bu nedenle yazdığı şu mısralar ünlüdür:

“ İn kane Refzü hubbu Ali Muhammed’in
Fel yeşhedis sıklanü inni Rafiziy”

Anlamı:
Ali Muhammed’e dostluk Rafizilik ise,
Cin şahit olsun ki, ben Rafizi’yim.

İmam şafi, fıkıh’da Kur’an ve sünneti esas alır, bunların cevap vermediği noktada, Rey’i esas alır. İmam Şafi miladi 820’de Mısır’da vefat etti.

İMAM HANBELİ: Tam adı Ahmet bin Hanbel’dir. İmam Hanbel, Horasan halkından olup, 780 yılında Bağdat’da doğdu. Ebu Hanife’nin öğrencisi Ebu Yusuf’tan Fıkıh ve Hadis dersleri aldı. Kur’an, Sünnet ve hadislere göre karar verilmesini savundu. Aklı rededer. Hadislerde zayıf ve güçlü olan ayırımı yapmazdı. “Müsnet” adlı eserinde otuz bin hadis yer almaktadır. Hadis kitabında, Ehli beyt hakkında olumlu görüşler bulunmakla birlikte, Muaviye’ye de “iyi” gözle bakmaktadır. Bu konuda ikili bir tutuma sahiptir. Miladi 855 yılında Bağdat’da vefat etmiştir.

ABBASİ HALİFESİ KADİR BİLLAH VE “EHLİ SÜNNET”

Ehli sünnet imamlarını kısaca tanıttıktan sonra, Ehli Sünnet mezheplerinin nasıl oluştuğuna gelebiliriz.

Emevilerden sonra iktidara gelen Abbasiler, ilk başlarda bütün dini fırkalara hoşgörü ile yaklaştılar. Ancak, daha sonra, önce Ehli beyt taraftarlarına, sonra da Mutezile gibi fırkalara cephe açtılar. Halife Kadir Billah, 1020 yılında, İslam dini konusunda çok farklı yorumlarda bulunan fırka ve cemaatleri sınırlandırma yoluna gitti. Haklı gerekçeleri de vardı. Her ayrı fırka ve cemaatten farklı yorumlar yapılıyordu. Bu da ülkede kargaşalığa neden oluyordu. Ancak, Abbasi hanedanlığının siyasi geleceğini de hesaplamak zorundaydı. Bu nedenle, ihtiyaç duyduğu fikri desteği bulmak amacıyla, “EHLİ HADİS” diye anılan ekolün takipçilerine yakınlık gösterdi. Bunlara yakınlık göstermesinin nedeni, bu ekolden gelen takipçilerin hilafet konusunda tarafsız olmalarıydı.

Halife Kadir Billah, M. 1029 yılında değişik görüşlere mensup ulemayı saraya davet ederek, daha önce hazırlattığı “ EHLİ SÜNNET İTİKADI” adlı belgeyi zor kullanarak imzalattırdı. Sayıları yetmişin üzerinde olan fırkaları böylece dörde indirdi. Bu dört ayrı fıkıh mezhebine de birer imamın ismini verdi. Bunlar HANEFİLİK, ŞAFİİLİK, HANBELİLİK VE MALİKİLİK'Tİ. Halife Billah, mezhepleri dörtle sabitlerken, adı geçen imamlardan hiç biri hayat’da değildi. Bu tarihten sonra, EHLİ SÜNNET itikatnamesine muhalefet edenler bidat, (din dışı) oldukları ilan edildi. Ehli Sünnet mezhepleri kısaca böyle oluştu.

EHLİ SÜNNET DIŞINDAKİ MEZHEPLER DİN DIŞI SAYILIYOR

Halife Kadir Billah’ın bu kararından sonra, yerel yöneticiler de aynı tutumu benimsediler. Örneğin, GAZNELİ MAHMUT, bu tarihten sonra, hailfenin arzusuna uygun olarak, Ehli Sünnet dışında kalan tüm fırkaları takibe aldı. Bunlar arasında, Mutezile, Şia, Rafidi, İsmaili, Karmati, Cehmiye fırkaları en tanınmış olanlarıydı. Bunların yöneticilerini hapse attırdı, bazılarını da idam ettirdi. Bu fırkalara ait kitap ve kütüphaneleri de imha ettirdi. İddialara göre, sadece Mutezile fırkasına ait Rey kütüphanesinde on binin üzerinde kitabın yakıldığıdır. Önde gelen Fırka mensupları ise, başta Horasan olmak üzere değişik bölgelere sürüldüler. Bu baskılar sonunda, Şia ve İsmailiye dışındaki fırkalar yaşama şansı bulamadı. Eriyip, kayboldular.

Yukarıda Halife Kadir Billah’ın yaptığı işlemlerin bir benzerini Roma imparatoru Konstantiniyus’da görüyoruz. İmparator, Miladi 325 yılında din adamlarını İZNİK’de toplayarak, Hristiyanların ellerinde bulunan çok sayıdaki incili dörtle sınırlandırmıştı. Bunlar Matta, Luka, Markos ve Yuhanna inciliydi. Buna tarihsel bir benzerlik de diyebiliriz.

Buraya kadar tarihsel gelişmeleri anlattık, yorumu okuyucuya bırakıyoruz.

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
17.08.2018

Kaynaklar:
-Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk, İmamı Azam Savunması
-Hüseyin Yalçın, Alevilik tarihi
-Prof. Dr. Bahattin Kök, Gazneli Mahmut’un, Halife El Kadir ile İlişkileri makalesi.
--Dr. Suat Kaymak,  Abbasi Halifesi El Kadir Billah'ın Mezhep Siyaseti, İstanbul Beykent Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.
-Diyanet vakfı İslam ansiklopedisi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular