İbadet
dili Türkçe mi, Arapça mı olmalı ? Bu düşünce, Osmanlı’dan
beri tartışılmaktadır. İbadet dilinin Türkçe olmasını
savunanların başında, Ziya Gökalp ve Mehmet Akif Ersoy
geliyordu. Ziya Gökalp milliyetçi, Mehmet Akif Ersoy “ islamcı”
kesimin sahiplendiği kişilerdir. Oysa, aynı çevreler yüz yıl sonra, bugün tam tersini
savunarak, hem Gökalp’in, hem de Mehmet Akif Ersoy’un gerisinde
kalmışlardır.
İbadetin Türkçe ile yapılması, Cumhuriyetle
birlikte tekrar gündeme gelmiş ve 1932 yılında Atatürk’ün
talimatıyla Diyanet işleri başkaını Rıfat Börekçi,
müftülüklere gönderdiği genelgeyle, ezanın ve duaların Türkçe
okunacağını iletmiştir. Hazırlık çalışmalarının
tamamlanmasıyla, uygulamaya geçilmiştir. İlk Türkçe ezanı da
rast makamında Sadettin Kaynak okumuştur. Türkçe ezan, Demokrat
Parti’nin 1950 yılında iktidara gelmesiyle kaldırılmış ve
tekrar arapça okunmaya başlanmıştır.
Demokrat
parti iktidarı, Türkçe ezanı neden kaldırdı ? Bunun en büyük
nedeni cumhuriyetle başlayan devrimci atılımın durması,
gericiliği savunanların atağa geçmesi sonucunda oldu. Dini
inançları kullanarak, oy devşirmenin kolay bir yol olduğınu
geçmişten biliyorlardı. Hiçbir çözüm ve emek sarf etmeden
kamuoyunun desteğini almak onlar için daha cazipti. Halkı
aydınlatmak, Türkçe dilini geliştirmek ve halka benimsetmek daha
zordu. Üstelik bu yolla çıkarlarını daha iyi
gerçekleştiriyorlardı. Türkçe’nin gelişip, gelişmemesi
onların pek de umurunda değildi. Onlar için, önemli olan kendi
menfaatleri ve iktidar olmaktı.
Ezanın
ve duaların Arapça dışında başka bir dille okunması islam
dinine aykırı mı ? Ezan okunması tamamen bir ihtiyaçtan
doğmuştur. Ezan, insanları ibadete davet eden bir çağrıdır.
Yani, insanları namaza davet ederek tanrıya ibadet etme görevinin
yerine getirilmesini amaçlamaktadır. O halde, ibadete çağrının,
insanların bidikleri ve anladıkları dilde yapılması daha doğru
değil mi ? Türkçe’de Allah’ın insanlara bahşettiği bir dil
değil mi ? Üstelik, Hanefi mezhebin kurucusu olan İmamı Azam bu
konuda fetva vermemeş miydi ? Türkiye’deki nüfusun büyük
çoğunluğu bu mezhebe mensup değil mi ? Burada bir art niyet yok
mu ?
DİN EĞİTİMİNİ ARAPÇA İLE YAPANLAR ASİMİLE OLDULAR
İslam
dininin Arapça ile öğretilmesinde ve ibadetin Arapça ile
yapılmasında ısrar edenler, kendi dillerini ve kültürlerini
bırakarak, asimile olan toplumlardır. Dünyada Arapça konuşan
ülkelerin yarısından fazlası, Arap ırkından değildir. Afrika'daki müslüman ülkeler buna örnektir. Bu ülkeler, belli bir süre sonra kendi
dillerini ve kültürlerini unutarak Araplaşmışlardır. Ülkemizde
aynı görüşü savunanların amacı da, sanırım Türkçeyi ve
Türk kültürünü unutturarak, asimile olmaya gönüllü
olanlardır. Bunların gözünde Arapça “ kutsal “ bir dil,
Araplar da “ necip” bir milettir. Oysa, yüce yaradan, bütün
dilleri ve milletleri eşit yaratmıştır. Herhangi bir kavime veya
bir dile üstünlük vermemiştir. Bu, Kur’an’ın ayetlerine de
aykırıdır. Kur'an'da ayetlerin anlaşılabilmesi ve dersler çıkarılması için Arap'lara kendi dillerinde indirildiğini belirtir. Konuyla ilgili ayetler şöyledir:
ARAF SURESİ: 2. Ayet: "Ey Muhammed! Bu kitap, insanları onunla uyarman ve inananlara öğüt vermen için indirildi."
İBRAHİM SURESİ: 4.Ayet: " Her peygamberi apaçık anlatabilmesi için kendi milletinin diliyle gönderdik."
ARAF SURESİ: 2. Ayet: "Ey Muhammed! Bu kitap, insanları onunla uyarman ve inananlara öğüt vermen için indirildi."
İBRAHİM SURESİ: 4.Ayet: " Her peygamberi apaçık anlatabilmesi için kendi milletinin diliyle gönderdik."
YUSUF SURESİ: 2. Ayet: "Biz onu anlayasınız diye Arapça okunmak üzere gönderdik."
Ayetlerden de anlaşılacağı gibi, insanların Kur'an'ı anlayabilmeleri için bildikleri dilden okunması gerekir. Yani, Türkçe bilen Türkçe, Farsça bilen Farsça, İngilizce bilen de ingilizce okumalıdır ki, anlayabilsin. Dolayısıyla Türkçe ibadet ve ezan Kur'an'a da uygundur.
Sonuç
olarak, ibadeti ve ezanı arapça ile yapılmasını savunanlar,
İmam-ı Azam’ın bin dört yüz yıl gerisine düşmüşlerdir.
Onların amacı, insanların dinini öğrenmesi değil, kendi
çıkarlarının korunup, korunmamasıdır. İslam dininin,
kavranıp, kavranmaması onların pek de umurunda değildir.
Yazımıza
ZİYA GÖKALP’le başladık, onun konumuzla ilgili VATAN isimli
şiirinin bir kıtasıyla bitirelim.
“
Bir ülke ki, Camii’nde Türkçe
ezan okunur.
Köylü
anlar manasını namazdaki duanın.
Bir
ülke ki, Mektebinde Türkçe Kur’an okunur.
Küçük,
büyük herkes bilir buyruğunu HÜDA’ nın.
Ey
Türk oğlu, işte orasıdır senin vatanın. “
Saygılarımla.
Hamullah
Dedeoğlu
14.07.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.