9 Mart 2018 Cuma

İSLAM'DA AKIL VE TOPLUMCULUK

İSLAM'DA   AKIL VE  TOPLUMCULUK

Kur'an'ı Kerim'de “Aklınızı kullanın” “Aklınızı neden kullanmıyorsunuz” sözleri çok sayıda ayette yer almaktadır. Kur'an'ı okuyanlar bu sözleri hatırlayacaktır. Hatta aklını kullanmayanlar uyarılır. BAKARA suresi 44. ayetinde şöyle denilmektedir:

“ İnsanlara hayırda erginliği/dürüstlüğü emredip de benliklerinizi unutuyor musunuz ? Üstelik de kitabı okuyup durmaktasınız. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız ? “

Aklı kullanmakla ilgili diğer ayetlerden bazıları şunlardır:

ENAM SURESİ 151. ayet de aklı kullanmayı belirtir:

“ De ki onlara hadi gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanınna da yaklaşmayın. ALLAH'ın saygın ve aziaz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. ALLAH size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz.”

ZÜMER SURESİ: 9. Ayet: " ...Bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu ? Ancak akıl sahipleri bundan öğüt alırlar."

17 ve 18. Ayetler: " ...Ey Muhammed! Dinleyip de en iyi söze uyan kullarımı müjdele. İşte Allah'ın doğru yola eriştirdikleri bunlardır. İşte onlar AKLI başında bulunanlardır."

SAD SURESİ : 29. Ayet: " Ey Muhammed! Sana indirdiğimiz bu kitap kutludur. Ayetlerini düşünsünler, AKLI olanlar ibret alsınlar."

MEKKE VE MEDİNE’DEKİ TEFECİ BEZİRGAN SINIFI

Hazreti Muhammed, Mekke'deki tefeci bezirganlara karşı, aklıyla hareket ederek mücadele ediyordu. Bu Kur'an'daki ayetlerle de uyumludur . Mekke'deki şartları çok iyi analiz ediyordu. Kırk yaşına kadar ticaret yaptığı için, Çin ve Hindistan'dan, Umman ve Kızıldeniz üzerinden gelen güney ticaret yolunun Mekke'deki tefeci bezirganların barikatı nedeniyle, gelişemediğini görebiliyordu. Buradaki sermaye ve mallar  sayılı bir kaç ailenin elinde toplanmıştı.

Medine'de de durum aynıydı. Orada da sermaye ve mal bir kaç tefeci bezirgan Yahudi kabilenin elinde toplanmıştı. Bu tefeci bezirganlar küçük esnaf ve üreticinin mal ve topraklarına el koymuştu. Hazreti Muhammed'in mal-mülk yığanların, biriktirenlerin aleyhindeki ayetleri söylemesi, özellikle Medine'de taraftar bulması, bu ekonomik koşullara dayanıyordu. Bununla ilgili bazı ayetler şunlardır:

Bakara suresi 267, 271, 273, 274, ALİ İmran 14, Enfal 28, Muhammed 36, Fetih 11, Fecr 17-21. Bu ayetlerde “mallarınızı fakirlerle paylaşın” “ yetimlere yardım edin “ “adaletli olun” sözleri yer alıyordu. Bu ayetlerde Şöyle deniliyordu:

BELED SURESİ: 12-17. Ayetler: " Sarp yokuş nedir, sen bilir misin ? Bir köle azat etmek, Açlık yahut kıtlık gününde akrabalardan bir öksüzü, yahut yerlere serilmiş bir yoksulu doyurmak, sonra inanıp birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır."

İSRA SURESİ: 31. Ayet: " Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onları da rızıklandırırız."
34. Ayet: " Yetimin malına yaklaşmayın."

FECR SURESİ: 17-21. Ayetler: " Hayır, siz ne yetimi doyuruyorsunuz, ne de yoksulu beslemek için birbirinizi teşvik ediyorsunuz. Mirası hak gözetmeden, helal haram demeden yiyorsunuz."

İslam dini sadece tek tanrı inancını getirmemiştir. Toplumsal dayanışmayı da öne çıkarmıştır. Zekaatın zorunlı kılınması, ihtiyaç fazlası malların infak, yani dağıtılmasının istenmesi, insanlar arasındaki dayanışmayı güçlendirmeyi amaçlamıştır. Mekke'deki tefeci bezirganlarla, Medine'deki yahudi tefeci bezirganların Hazreti Muhammed'e karşı ittifak yapmasının nedeni de budur. Onlar ellerindeki malları paylaşmak istemiyordu.

İslam dini akılcılığı ve toplumsal dayanışmayı benimsemesine rağmen, bugün İslam ülkeleri neden dünyadaki en fakir ve en geri ülkeler arasında olmuştur. İşte cevaplanması gereken soru budur. Cevabımız yukarıda saydığımız akılcılık ve toplumsal dayanışmadan uzaklaşmasıdır. Bu ülkelerde akıl yerine nakli bigiler, bilim yerine hurafeler ve şekilcilik hakim olmuştur. Türkiye bu ülkelerden ayrı bir yere sahipse, bunu da Mustafa kemal Atatürk'e borçludur. Türkiye’de, Cumhurriyetle birlikte, akılcılığı esas alması, laiklik ilkesini benimsemesi ile olmuştur. Bunun kıymetini bilmeyenler tarihi ters yöne çevirerek, toplumu geriye götürmek isteyenlerdir. Ancak, tarih kısa bir süreliğine geri gider gibi görünse de, toplumlar sürekli ileriye gidecektir. Doğanın bu kanununa kimse engel olamayacaktır. Tıpkı MEKKE VE MEDİNE'deki tefeci bezirganların, Hazreti Muhammed'in devrimlerini engelleyemediği gibi.

Saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu.
02.02.2016


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular