PKK'NIN “ SÖMÜRGE “ TEORİSİNİN SONU
Konuya yabancı
olanlar, başlıktaki “ sömürge “ teorisinin ne olduğunu
bilmeyebilirler. Ya da genç nesil, yetmişlerde yapılan konu ile
ilgili tartışmaları okumamış olabilirler. Bu teorinin içeriğini
kavramadan, PKK'nın yaptığı eylemlerinin analizini ya da
mantığını anlayamayız. O halde, bu teori nedir ? Neyi
savunmaktadır ?
“Sömürge”
teorisi yetmişli yıllarda çokça tartışılan bir teori ve
görüştü. Kısaca şunu savunmaktadır: “ Kürtlerin yaşadığı
bölgeler(Kürdistan) egemen devletlerin işgali altındadır.
İşgalciler, Türkiye Cumhurriyeti, İran, Irak ve Suriye'dir. Baş
düşmanlar, bu devletlerdir. Bu devletlere karşı, silahlı
kurtuluş mücadelesi meşru bir haktır. Bunu da, ulusların kendi
kaderini tayin hakkından almaktadır. Baş düşmanlara karşı,
bütün devletlerle işbirliği yapmak ve onların desteğni almak
hakkımızdır. “ PKK'nın yetmişli yıllardaki yönetici ve
teorisyenleri, bu tezlerini de “Marksist ve Leninist “ Tezler
olarak sundular. Peki, bu tezler gerçekten öyle miydi ?
1- Sömürge ülke
Teorisi:
-----------------------------------
Marksizme göre, bir
devletin sömürgeci olabilmesi için; kapitalist bir ülke ve aynı
zamanda emperyalist olması gerekir. Peki, Türkiye, İran, Irak ve
Suriye hem kapitalist, hem de emperyalist bir ülke midir ? Bırakın
emperyalist olmayı, kendileri emperyalizmin tehditi, bazıları da
bugün maalesef, işgali altındadır. Sömürgesi olan devletlere
baksalar, herşeyi aslında görebilecekler. Lenin’in Osmanlı
devleti ve sömürgeciler için söylediklerine baksınlar.
Sömürgeciler, ABD, İngiltere, Hollanda, Fransa, İspanya,
Portekiz, İtalya gibi kapitalist ve emperyalist ülkelerdi. Lafla,
sözle bir ülke emperyalist olabilir mi ? Bu teori, gerçek
sömürgeci ve emperyalistleri perdelemeye, gizlemeye hizmet eden bir
teoridir. Bu tezi savunanların, bugün hangi noktaya geldiğini
aşağıda açıklayacağız.
2-Baş düşmanlar
bölge ülkeleri, Onlara karşı herkesle işbirliği yapılabilir:
-----------------------------------------------------------------------------------------
Bu mantığın vardığı
sonuç ortadır. Eğer, bölge ülkelerini baş düşman alırsanız,
emperyalizmin üç yüz dolarlık maaşlı askeri olursunuz. ABD'nin
çıkarları için savaşırsınız. Emir, komuta da onlarda olur.
Onlar ne emir ve hedef verirse, onların talimatlarını yerine
getirmek zorunda kalırsınız. ABD, kendi vatandaşlarına üç bin
dolar maaş verirken, PYD(PKK)'nin Suriye’de sahaya sürdüğü
militanlara da üç yüz dolar vermektedir. Sonuçta, üç yüz
dolara ABD'nin paralı askeri olursunuz. Sizi de, hayali bir devlet
vaadi ile uzun süre bölge ülkeleri üzerinde kullanabileceği bir
sopa olarak sallayacaktır.
ABD'nin, El kaide, Taliban, İŞİD türü örgütleri kurup, bölgeyi ele geçirme operasyonlarına kılıf yaptığını gazete okumayan insanlar bile bilir. Hala bunları anlamayan varsa, onların iyi niyetinden şüphe etmek gerekir. ABD, kurduğu ve örgütlediği bir örgütü, bir yenisi ile değiştiriyor. Onun da kullanma süresi dolunca, diğerlerine yaptığını , ona da yapacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. O halde, sonucu nasıl değerlendirmek lazım ? Emperyalizmle işbirliği yapana “ sol” termonolojide ne denir ? Onu sizlere bırakıyorum.
ABD'nin, El kaide, Taliban, İŞİD türü örgütleri kurup, bölgeyi ele geçirme operasyonlarına kılıf yaptığını gazete okumayan insanlar bile bilir. Hala bunları anlamayan varsa, onların iyi niyetinden şüphe etmek gerekir. ABD, kurduğu ve örgütlediği bir örgütü, bir yenisi ile değiştiriyor. Onun da kullanma süresi dolunca, diğerlerine yaptığını , ona da yapacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. O halde, sonucu nasıl değerlendirmek lazım ? Emperyalizmle işbirliği yapana “ sol” termonolojide ne denir ? Onu sizlere bırakıyorum.
3-”Kürdistan işgal
altındadır”:
---------------------------------
Söz konusu bölge ve
şehirleri, kim ve ne zaman işgal etmiş ? İleri sürdükleri
bölge birinci dünya savaşından önce, Osmanlı imparatorluğuna
aitti. Osmanlı devleti, millet temelinde değil, ümmeti esas alan
ve resmi dini de İslam olan bir imparatorluktu. Ve feodal, yani
tarım ve hayvancılığın hakim olduğu bir ekonomiye sahipti. Kürt
halkı da diğerleri gibi aynı haklara sahipti. Yani, İngilizlerin
ve Fransızların Afrika'lı siyahilere yaptıkları gibi, Kürt
halkı esir alınıp, köle pazarlarında satışa çıkarılmadılar,
ya da zorla şeker kamışı tarlalarında çalıştırılmadılar.
Osmanlı, oradaki yönetimi tamamen Kürt beylerine bırakmıştı.
Üstelik, Osmanlı devletinin kendisi de yarı sömürge
durumundaydı. Bunu Lenin de yazılarında belirtmektedir. Eğer bir baskıdan bahsedilecekse, feodal beylerin
halka yaptıkları vardır. Ağa ve beylerin bölgedeki hakimiyeti
hala devam ediyor. Nedense, Ondan hiç söz edilmiyor.
Yetmişli, seksenli ve doksanlı yıllarda Kürt halkının üzerinde baskılar vardı. Doğrudur, ona da ayırım yapılmadan, hepmiz o baskılara karşı çıktık ve demokratik haklarını savunduk. O dönemde, kürtçe kaset dinlemek bile yasaktı. İnsan haklarından ve demokrasiden yana olanlar, bunlara karşı çıktı ve bugün Kürtçe, tv, radyo, gazete kurmak ve yayınlamak serbestse, o mücadelelerin katkısı ile oldu. Bunu inkar etmek mümkün mü ?
İşgal terimini
kullananlara soruyorum: batıda milyonlarca Kürt kökenli
vatandaşımız bulunuyor. O zaman, batı da “kürtlerin işgali
altında” mı diyeceğiz. Kürt kökenli vatandaşlarımız bugün
Türk kökenlilerle aynı haklara sahipler. Kürt köylüsünün
ürettiği buğdaya da, Türk kökenli çiftçinin ürettiği buğdaya
da aynı fiyat verilmektedir .Kürt kökenli işçi de, Türk
kökenli işçi de, aynı asgari ücreti almaktadır. Ezilme ve
sömürülme varsa, bu herkes için geçerlidir.
Ayrıca şunu da belirtmekten geçmiyeceğiz. Ülkemizi işgal edenlere karşı yapılan savaşlarda, birlikte mücadele edilmedi mi ? Çanakkale'de, Erzurum'da, Maraş'ta ve Urfa'da emperyalist işgalcilere karşı verilen savaşta şehitler verilmedi mi ? Emperyalistler Kürt, Türk ayırımı mı yaptı ? Bağımsızlık savaşında hem Kürt, hem Türk ve diğer halktan insanların kanı akmadı mı ? Bu saçma, bir o kadar da mantıksız olan “ İşgal” ve “ Sömürge “ teorisine aklı başında hangi insan inanır ? Bunu körü körüne savunana vatansever, yurtsever, solcu denilir mi ?
4- Ulusların kendi kaderini tayin hakkı:
Sovyet devriminin lideri Lenin, bu ilkeyi yirminci yüzyılın başında avrupalı emperyalistlerin işgalinde olan, sömürge veya yarı sömürge durumundaki ülkelerin bağımsızlıklarını elde etmeleri için savunmuştur. Bizim gibi ülkelerdeki hareketler için söylememiştir. O dönemde Afrika, Asya ve Güney Amerika'da çok sayıda ülke, İspanya, Portekiz, Hollanda, Fransa, İngiltere ve ABD'nin ya işgali ya da sömürgesi durumundaydı. Lenin, Osmanlı devleti için "yarı sömürge" deyimini kullanmıştır. Çanakkale-Gelibolu yarımadasının işgalinde İngiliz ordusunun yarısı, sömürge ülkelerin askerlerinden oluşuyordu. Bugün o ülkeler bağımsız birer devlet olmuşlardır. O günkü dünya haritasına baksalar bunu çok rahat görecekler. Çin, Hindistan, Kore, Vietnam gibi ülkeler buna örnektir. Bu ülkeler, o yıllarda batılı emperyalistlerin sömürgesi durumundaydı. Ancak, niyet başka olunca herşeye bir kılıf uyduruluyor. İnsanlar da söylenenlere inanabiliyor.
EMPERYALİSTLERE ALET OLMAYIN
Sonuç olarak, bu
tezlere dayanarak, terör eylemleri yapanlara ve savunanlara şu
çağrıyı yapmalıyız: Emperyalistlerin paralı askeri olmayın.
Bu, Anadolu topraklarında yaşayanlara yakışmayan bir tutumdur. Öz
eleştiri yapın. Sömürge teorisinden vazgeçin. Batılı
emperyalistler bugün var, yarın yoklar. Bizler, yine bölgede
birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Onların bölgeyi ele geçirmek
için, halkları birbirine kırdırma politikalarına alet olmayın.
Bölge ülkeleri İran, Türkiye, Irak ve Suriye , kendileri için
tehdit olarak gördükleri Kürdistan görünümlü “ikinci bir
İsrail” devletinin oluşumuna ve devamına kesinlikle izin vermez
ve vermiyecektir. Kürt halkının menfaati de, bölge ülkeleri ile
birlikte barış içinde bir arada yaşamaktan geçmektedir. Batılı
devletlerin desteği ile bir devlet kurmada ısrar etmek, en fazla
Kürt halkına zarar verecektir. Bunu görmek için kahin olmaya
gerek de yoktur. Birinci dünya savaşı sırasında Ermeni milliyetçisi Taşnak ve
Hınçak partilerinin izlediği yolda ısrar etmek, felaket ve çok
büyük ızdıraplara yol açacaktır. Ermeni kökenli aydın,
gazeteci-yazar Hırant Dink’in o dönemle ilgili Malatya’da
yaptığı konuşmayı tekrar tekrar okumalarını öneriyorum.
Emperyalistlerle
işbirliği yaparak, ülkelerine savaş açanlar, masum Ermeni
halkının acı çekmesine ve yurtlarından ayrılmasına neden oldu.Siz de aynı yoldan ısrar etmeyin. Yüzlerce yıldır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış
insanlar olarak gelin, kardeşçe ülkemizi ve bölgemizi daha
modern, daha uygar, refahtan herkesin eşit pay aldığı ülkeler
yapalım. Hatta, daha da ileriye giderek, bölge ülkelerinin ortak
pazarını kuralım. Nerede bir haksızlık ve ayırım olursa, hep
birlikte karşı çıkalım. Birlik ve beraberlikten güç doğar. O
zaman hiç bir güç de, ülkemiz ve bölgemiz üzerinde oyunlar
kurmaya cesaret edemez. Ülkelerimizin de, bizden beklediği budur.
Saygılarımla.
Hamdullah DEDEOĞLU
13.09.2017.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.