HANEFİ MEZHEBİN KURUCUSU İMAMI AZAM KİMDİR ?
"Ehl-i
sünnet " mezheplerinden Hanefi mezhebinin kurucusu olarak kabul edilen
İmamı Azam (Ebu Hanife) kimdir ? Hangi dönemde yaşamıştır ?
Kimlerden ders almıştır ? Kimler tarafından kırbaçlanmış,
kimler tarafından şehit edilmiştir ? İnsanlarımızın büyük
çoğunluğunun bu konular hakkında bilgi sahibi olmadıkları
kanaatindeyim. İmamı Azam’ın aklı öne alan ekolü savunduğunu
biliyordum, fakat tüm eylemleri ve görüşleri konusunda geniş bir
bilgiye sahip değildim. Ta ki, Prof. Dr Yaşar Nuri Öztürk’ün
“İMAMI AZAM SAVUNMASI” adlı kitabını okuyana kadar. Kitabı
elime aldığımda bırakmak istemedim. Edindiğim bilgleri sizinle
paylaşmak istedim. Bu kitap, elbette bir makale ile anlatılamaz.
Ancak, özetin, özeti yapılabilir. Ben de bu özeti bir kaç yazıda
yapmaya karar verdim. İlk yazıda, hayatından kısa, kısa
örnekler vererek, daha sonra da fikir ve düşüncelerini diğer
yazılarda vermek istiyorum. Önerim, İmkanı olanların kitabı
satın alıp, okumaları ve bu bilgileri çevresindekilerle
paylaşmalarıdır. Zira, Hanefi mezhebine mal edilen görüş ve
düşüncelerin, ne kadarı gerçekte İmamı Azam’ın görüşü
olup, olmadığı açığa çıkacaktır. Bizim görüşümüz çok
farklı olduğu şeklindedir.
İMAMI AZAM’IN SOYU
Adı Numan, baba adı Sabit, künyesi Ebu Hanife, lakabı İmamı
Azam’dır. M. 699 yılında Küfe’de doğdu. Doğduğunda Halifelik makamında Emevi hükümdarları vardı. İmamı Azam, Arapça olup, en büyük önder demektir. Arap olmadığı kesindir.
Acem( İranlı) veya Türk olup, olmadığı tartşmalıdır.
Dedesi, Horasın’ın fethi sırasında esir edilmiş bir
BELH’liydi. Dedesinin köle olması, Araplar katında, köle çocuğu
muamelesi görmesine, sürekli hor görülmesine neden olmuştu.
İmamı Azam, orta boylu, güzel yüzlü, az konuşan ama,
konuştuğunda çok etkileyici olan bir kişiydi. En uzun süreli
hocası, Hammad bin Ebu Süleyman’dı. O da Arap asıllı değildi.
Aslen İsfahan’lıydı. Ebu Hanife on sekiz yıl bu hacasından
dersler aldı. Daha sonra, Ata bin Ebi Rebah, Katede bin Diame, Ebu
Abdullah Nafi, Ebu Muhammed Abdullah bin Hasan, Haşim bin Urve adlı
hocalardan dersler aldı.
Ebu
Hanife, bu hocaların dışında Ehli beytt ve on iki İmamlardan
olan, Muhammed Bakır, Zeynel
Abidin ve imam Cafer Sadık’tan da dersler aldı.
Abidin ve imam Cafer Sadık’tan da dersler aldı.
Ebu Hanife, ipek ticareti ile uğraşıyordu. Ticareti babasından öğrenmişti. Bölgenin ipek ticaretinin önde gelen tüccarlarındandı. Kimseye muhtaç değildi. Hatta, zor durumda olanlara yardım ederdi. İmam Azam, hayatında hiç bir zaman, devlet görevi kabul etmemiş ve devlet malından gönderilen hediyeleri de kabul etmemiştir. Fıkıh konusunda uzmanlığı tartışılmazdı. İmam Şafi ve Ahmet bin Hanbel, fıkıh bilgisini, Ebu Hanife’nin öğrencilerinden almıştı.
KIRBAÇ VE İŞKENCE
İmamı
Azam’ın, Emevilerin, halka, özellikle de Ehlibeyt’e yaptıkları
zulmü onaylamadığı biliniyordu. Emevilerin Irak genel valisi, İbn
Hübeyre, onu etkisizleştirmek ve bir bahane bulmak için,
suistimale açık olan beytülmal eminliğini teklif etti. İmam
Azam, bu teklifi reddetti. Bu görevi kabul etmek, Emevilerin
suçlarına ortak olmak demekti. Ancak, bunun bedelini ağır ödedi.
Verilen görevi kabul etmemenin cezası, hapis ve kırbaçlanmaktı.
İmamı Azam’ın hayatını yazan Muvaffak el Mekki şöyle diyor:
“
Emeviler onu kırbaçlatacakları zaman, halka duyuru yapıyorlardı.
Halk toplanınca, on ile yüz yirmi kırbaç arası bir ceza
uyguluyorlardı. Cezanın bitimiyle sebest bırakmıyorlardı. Kentin
kalabalık yerlerinde dolaştırıyorlardı. “
İmam
Azam, hapiste iken de, kırbaçlanmaya devam edildi. Görevlilerin,
“ Böyle devam ederse ölür” uyarısı üzerine, sebest
bırakıldı. İmam Azam Küfe’den ayrılıp, Mekke’ye yerleşti.
Emevi’lerin yıkılmasına kadar orada kaldı. Emevilere karşı
yapılan mücadeleye maddi ve manevi olarak destek oldu. Ancak, İlk
Abbasi halifesi Es-Seffah’tan sonra, halife olan Mansur da,
Emevilere benzer uygulamalara ve Ehli beyt’e zulüm yapmaya
başlayınca, ona da muhalefet etti. Bir fetva verileceği
bahanesiyle saraya çağrılarak, Halife Mansur tarafından şerbet
içirilerek şehit edildi. (M. 767)
İlk yazımızı, değerli bilim adamı Yaşar Nuri Öztürk hocamızın kitabındaki sözleriyle bitirelim:
“
İmamı Azam, peygamber Ehlibeyti’ne sadece vicdanı ve aklıyla
değil, ilmi kişiliği ile de bağlıydı. Evet o, Şii mezhebine
mensup değildi, ama onun en büyük ilim, ilham ve idrak kaynağı,
Ehibeyt imamları idi. İmamı Azam, Ehibeyt imamlarını şaşmaz ve
taviz vermez bir sadakatle sevdi. Onlar için en sonunda canını da
verdi. “
Yaşar Nuri Öztürk hocamıza, böyle bir eser ortaya koyduğu için, teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bir kez daha rahmetle anıyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Hamdullah DEDEOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.