KAFKASYA CEPHESİNDE BİR BEKTAŞİ ALAYI
Osmanlı Devleti birinci dünya savaşına Almanya ile ittifak yaparak girmişti. Almanlar, Rusya ile batı cephesinde savaşırken, Osmanlı ordusu da Rusların Almanya üzerindeki baskısını azaltmak amacıyla doğuda Kafkasya cephesini açmıştı. İktidarda İttihat ve Terakki Partisi bulunuyordu. İttihat ve Terakki Partisinin yöneticileri İngiltere, Fransa ve İtalya’nın Osmanlı topraklarını paylaşmak istediklerini anlamıştı. Zira, İtilaf devletlerinde katılmak istemişler, ancak bu talepleri reddedilmişti. İttihat ve Terakki yöneticileri de ordunun ihtiyacı bulunan silah ve mühimmat desteğini sağlamak amacıyla, zorunlu olarak Almanya ile ittifak kurmuştu.
Birinci dünya savaşı başladıktan sonra, İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri Talat ve Enver Paşa tarafından Teşkilat-ı Mahsusa’ya (Osmanlı’nın istihbarat örgütü) tarikat ve cemaat mensuplarından gönüllü alaylar kurma görevi verildi. Bu cemaatlerin içinde Mevlevi ve Bektaşiler de vardı. Talat Paşa içişleri bakanıyken (Dahiliye Nazırı) Alevi ve Bektaşilerle ilgili bir araştırma yaptırmıştı. Bu araştırmaya göre, Anadolu’da yaklaşık üç ile dört milyon arasında Alevi-Bektaşi nüfusu bulunuyordu. Bu da yaklaşık olarak toplam nüfusun dörtte birine denk geliyordu. Enver ve Talat Paşa bu cemaatlerin gücünden de yararlanmak istiyordu. Padişah Sultan Reşat’ın da onayı alındıktan sonra, Hacı Bektaş Dergahının Postnişini olan Çelebi Cemalettin Efendi, Alevi ve Bektaşilerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri gezerek mensuplarını savaşa dahil olmalarını ve destek vermelerini istedi.
Çelebi Cemalettin Efendinin çabaları sonucu yedi bin kişilik bir milis gücü oluşturuldu. Bu milis güce eğitim vermek üzere subaylar tayin edildi. Eğitimi tamamlanan alay ikiye ayrılarak bir kısmı Erzurum, diğer kısmı ise, Erzincan bölgesinde görevlendirildi. Erzurum’daki taburların başında fahri yüzbaşı rütbesi ile Çelebi Cemalettin Efendi, Erzincan’daki taburların başında ise, fahri yüzbaşı rütbesi ile Sıtkı Dede Baba bulunuyordu. Bu taburlara fahri yüzbaşıların yanında orduda görevli resmi subaylar da danışmanlık görevi yapıyorlardı.
Bektaşi taburları, Rusların Erzurum’a yaptıkları taarruzların önlenmesinde önemli görevler yaptılar. Bu başarılarından dolayı Çelebi Cemalettin Efendi ile Sıtkı Dede Baba’ya başarılarından dolayı madalyalar verildi. Alay, bir yıl doğu cephesinde çarpıştıktan sonra, savaşta mevcutları azalan diğer taburlara dağıtıldı. Bu milis güçler savaş sona erene kadar cephedeki görevlerine devam ettiler. Bektaşi alayının birinci dünya savaşında taşıdığı sancağın Hacı Bektaş Veli dergahında hala korunduğu belirtilmektedir. Bektaşi alayı ile aynı tarihlerde oluşturulan Mevlevi alayının ise, Gelibolu cephesine gönderildiği kaynaklarda yer almaktadır.
Bektaşi alayının birinci dünya savaşındaki rolünü yakından bilen Mustafa Kemal, Milli mücadelede Alevilerin ve Bektaşilerin desteğini almak için askeri ve sivil yetkililere gönderdiği telgraflarda bu kitlenin desteğinin sağlanmasını istemişti. Bunlardan 26 Haziran 1919 tarihindeki telgrafta şöyle deniliyordu:
“2. ORDU MÜFETTİŞİ CEMAL PAŞA’YA
(26 HAZİRAN 1919)
Çekildiği tarih: 26 Haziran 335 (26 Haziran 1919)
Konya’da İkinci Ordu Müfettişliğine
Tokat ve havalisinin İslam nüfusunun yüzde seksen ve Amasya
havalisinin de önemli bir kısmını Alevi mezhebinde olanlar teşkil ediyorlar ve
Kırşehir’deki Baba Efendi hazretlerine fevkalade bağlı bulunuyorlar. Vatanın ve
milli bağımsızlığın bugünkü tehlikesini fiilen görmekte olan adı geçenin (Hacı Bektaş Dergahı Postnişini Çelebi Cemalettin Efendi kast ediliyor) yerleşmiş kanaatinde şüphe yoktur ve buna pek uygundur. Dolayısıyla söz sahibi ve
güvenilir bazı kişileri görüştürerek kendilerince uygun görecek Müdafaa-i
Hukuku Milliye ve Reddi İlhak cemiyetlerini takviye edecek şekilde birkaç
mektup yazdırılarak bu havalideki Alevi nüfuz sahiplerine dağıtılmak üzere
Sivas’a gönderilmesini pek faydalı görüyorum. Bu konuda yüksek yardımlarınızı
istirham ederim.”
3. Ordu Müfettişi
Fahri yaver
Mustafa Kemal
(Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 3, sayfa 127, Kaynak
Yayınları)
Alevi ve Bektaşi toplumu ve önderleri Milli Mücadelede Atatürk’ü yalnız bırakmadılar. Gerek Sivas kongresine gerek Erzurum kongresine katılım sağladılar. Hatta kaynaklara göre, oluşturdukları milis güçlerle Mustafa Kemal’in korumalığını da yaptılar. Özellikle Sivas’tan Erzurum kongresine gidiş ve gelişlerde Alevi aşiretlerin Mustafa Kemal’e koruma sağladığı tarihi kaynaklarda yer almaktadır.
Gerek birinci dünya savaşı gerek milli mücadeleye katılıp şehit ve gazi olan tüm vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Saygılarımla
Hamdullah Dedeoğlu
03.12.2024.
--İsa Tolga Çıplak, Doku Eylül Üniversitesi öğretim üyesi, “Türk
Milli Mücadelesinde Bektaşiler” adlı makalesi.
--Doç. Dr. Haşim Erdoğan, Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi
öğretim üyesi, “Birinci Dünya Savaşında ve Milli Mücadelede Hacı Bektaş
Dergahın Tutumu” adlı makalesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.