hamdullahdedeoglu.blogspot.com
KUR’AN’DA AKLIN KULLANILMASI İÇİN NE DENİLİYOR?
İslam mezhepleri-ekolleri arasında en büyük ayırımlardan
ikisi, aklın kullanılması ile ibadetlerin imanı artırıp, artırmayacağı
gelmektedir. Ehli-sünnet mezhep imamları arasında insanların yaşamlarında
aklını kullanması gerektiğini savunan İmam Ebu Hanife’dir. Diğer ekol imamları
bunu kabul etmezler. Yine ibadetlerin imanı artırıp artırmadığı konusunda Ebu
Hanife yine tektir. Ebu Hanife (İmamı Azam) ibadetlerin imanı artırmadığı gibi
eksiltmeyeceğini de savunur. İşte Alevi İslam da bu konularda İmam Ebu Hanife
ile aynı görüştedir. Alevi İslam’ın önderleri olsun, İmam Hanife olsun bu iki
konudaki görüşlerini Kur’an ayetlerine
dayandırmaktadırlar. Konu ile ilgili ayetler şunlardır:
ZÜMER SURESİ: 9. Ayet: “Bilenlerle,
bilmeyenler bir olur mu? Ancak AKIL sahipleri bundan öğüt alır.”
SAD SURESİ: 29. Ayet: “Ey Muhammed! Sana
indirdiğimiz bu kitap kutludur. Ayetlerini düşünsünler, AKLI olanlar ibret
alsınlar.”
YUNUS SURESİ: 100. Ayet: “Allah, pisliği
aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.”
ENAM SURESİ:
151 Ayet: “De ki onlara hadi gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını
yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi
davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Biz sizi de onları da
rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah’'ın
saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. ALLAH size
bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz.”
ENFAL SURESİ
22. Ayet:” Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını
işletmeyen sağır dilsizlerdir.”
Ayetlerden görüldüğü gibi, Allah’ın
insan oğluna yararlanmaları için akıl verdiği, doğru yola erişenlerin ve Kur’an
ayetlerinden dersler çıkaranların da aklı başında bulunanlar olduğu
belirtilmiştir. Yani, Allah’ın iyi kulları, aklını kullanıp, bu ayetlerden
“öğüt alıp, ders çıkaranlar olacaktır” denilmektedir. Kısaca, Yüce yaradan insanoğluna
AKLINI kullanmasını emretmektedir. Bu nedenle, Kur’an’da insan oğlunun diğer
yaratılanlardan üstün tutulduğu belirtilmiştir.
Alevi-Bektaşi İslam’ın önderlerinden
Hacı Bektaş Veli’nin akıl ve ibadet konusundaki düşünceleri ise, MAKALAT adlı
eserinde şöyle yer almaktadır:
“Arifler katında iman akıl üzeredir.
Fakat herkesçe bilinen, imanın dil ve gönül üzere olduğudur…İbadete gelince,
amel imandan ayrıdır. Ve iman ibadettir. İman akıl üzeredir: Akıl sultandır. Ve
ten içinde imanın naibi-vekilidir. Sultan giderse naip-vekil nasıl durabilir.”
“Çalap Tanrıya inanmak, buyruğunu
tutmak, sakının dediğinden sakınmak, imandır. “
“Bu yola girmenin ilk mertebesi imandır.
İmanın ilk şartı ise, kelime-i şahadet getirmektir. Ama bizim sözümüz budur ki,
Rahmanın sıfatı nedir? Önce bunu bilmek gerek. Şimdi şöyle bilmek gerek ki,
Rahmanın aslı imandır. Ve şeytanın aslı fenalıktır. İman akıl üzerinedir. Akıl
sultandır. Sultan giderse naip de duramaz. İman bir hazinedir. İblis bir
hırsızdır. Akıl hazinedardır. Haznedar giderse, hırsız da hazineyi çalar. Bir
söze göre insan koyundur. Akıl çobandır. Ve iblis kurttur. Çoban giderse kurt
koyunu ne yapar?”
Hacı Bektaş Veli, Kur’an’ı ve İslam’ı,
hitap ettiği toplumun anlayabileceği basit bir dille anlatmıştır. Onları,
anlamadığı Arapça sözcüklerle boğmamıştır. Bu nedenle itibar, saygı ve hürmet
görmüştür.
Makalemizi İmam Ebu Hanife’nin
ibadetlerin imanı artırıp-artırmayacağı ile ilgili olarak “EL ALİM VE’L
MÜTEALLİM” adlı eserindeki sözleri ile tamamlayalım:
“Allah’ın
azap için gerekçe yapacağı günah olarak, Allah’ı inkar etmek veya ona başka bir
ilaha ortak etmek dışında bir şey bilmiyorum. ..... Allah şöyle buyurmuştur:
Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi
örteriz. Sizi, nimet ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız. Nisa suresi
31. Ayet. Allah, Müminlere farz olan şeyleri, onların dini kabul etmelerinden
sonra emretmiştir. Bakara suresi, 112, 178, İbrahim suresi 31. ayet, İsra
suresi 19. ayet, Ahzab suresi 41. ayet. “
"Konuyla
ilgili ayetlerden anlaşılıyor ki, Allah, imanı amelden ayrı tutmuştur. Başka
bir ifadeyle, müminler, Allah’a imanları sebebiyle namaz kılar, zekat verir,
oruç tutar, hacca giderler, Allah’ı zikrederler. Bunun tersi olmaz. Yani,
namazları, zekatları, oruçları, hacları sebebiyle Allah’a iman etmezler. Yani,
amelleri Allah’a imanları münasebetiyledir. İmanları, amelleri münasebetiyle
değil. Bu şuna benzer: Kişi önce borcu kabul eder, sonra da öder. Bunun tersi
olmaz. Yani, önce borç ödenip, sonra da borç kabul edilmez. ...AMELLERLE
(ibadetlerle) İMAN NE ARTAR NE EKSİLİR. Bir insan inanıyorsa, (iman etmişse)
hiçbir ameli olmazsa da günahları çok olsa da MÜMİNDİR.” (Aktaran, Y.
Nuri Öztürk, İmam-ı Azam Savunması, Sayfa, 145-146, Yeni Boyut yayınları, 2.
Baskı, 2017)
Hamdullah Dedeoğlu.
05.09.2024.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.