14 Haziran 2024 Cuma

ALEVİLİK ASLINDA NEDİR?


ALEVİLİK ASLINDA NEDİR?

(ÖZET-İKİ SAYFA)

Alevilik aslında nedir? Kısa, basit ve herkesin anlayacağı bir dille nasıl anlatabiliriz? Bu makalemizde buna cevap vereceğiz.

Alevilik, Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği İslam'ın yeniden özüne dönüşüdür. Zira, Hz. Muhammed’in İslam’ı sonradan özünden koparılmıştır. Özellikle Muaviye ile başlayan ve Abbasilerle devam eden saltanat döneminde, İslam dini savaş, talan ve yağma düzeninin bir aracı olarak kullanılmıştır. Oysa, İslam dini insanlar arasında barış, huzur, dayanışma ve yardımlaşmayı esas almıştır. Hz. Muhammed döneminde yapılan bütün savaşlar savunma amacıyla yapılmıştır. Yani, Müslümanlara yapılan silahlı saldırılara karşı bir meşru savunmadır. Örneğin; Bedir, Uhud, Hendek savaşları Müslümanları ve Medine şehrini korumak için yapılmıştır. Saldıran taraf, Mekke’li müşrikler ve onlara destek veren bazı Yahudi kabileleriydi.

İslam dini, meşru savunma dışında insan öldürmeyi yasaklamıştır. (ENAM Suresi 151. Ayet) Yine aynı şekilde, tebliği dışında İslam’ı zorla kabul ettirmeyi de men etmiştir. (Bakara 256, İsra 54, Şura 48, Gasiye 21 ve 22. Ayetleri)

Yukarıda belirttiğimiz Ayetler dikkatlice okunduğunda görülecektir ki, adının anlamı gibi İslam dini, barış dinidir. Hz. Muhammed’e tebliğ görevi verilmesinin nedeni de budur. Zira, Hicaz bölgesinde kabileler arasında savaş ve çatışmaların sonu gelmiyordu. Ayrıca, gelir bölüşümünde çok büyük adaletsizlikler bulunuyordu. Hz. Muhammed’e Mekke’de inen ayetler yakından incelendiğinde bu durum çok net olarak görülecektir.

Ayrıca, Mekke’li kodamanlar da çok dindardı. Yani dinsiz değillerdi. Tam tersine, Hz. Muhammed’i “dinsiz” olmakla itham ediyorlardı. Aynen bugün dini kendi çıkarları için kullananlar gibi. Mekke’li müşriklerin en zenginlerinden olan Ebu Cehil ile köle tüccarı Ebu Leheb de namazlarını kılıyor, oruçlarını tutuyor, Hac görevini yerine getiriyorlardı. Onlar da Allah’a inanıyorlardı. Ancak, Allah’a ulaşmak için araya putları koymuşlardı. Hz. Muhammed bu putlara karşı çıkmıştı. Zira, bu Allah’a eş koşmak, yani şirk koşmaktı. Hz. Muhammed’e peygamber olarak verilen görev, bozulan, yozlaştırılan Hz. İbrahim’in dinini yeniden hakim kılmaktı. Hz. Muhammed uzun süren mücadeleler sonunda, Hicaz bölgesinde bunu başarmıştı. Ancak, vefatından sonra İslam’da kırılmalar, yozlaşmalar ortaya çıktı. Adaletten uzaklaşıldı, din yağma ve talana gerekçe yapıldı. Saltanat rejimi tekrar geri getirildi. İslam dininin içi boşaltılarak, sadece ibadet düzeyine indirildi. Kısaca İslam’dan önceki Mekke düzeni yeniden kuruldu. Mekke’nin efendileri olan Ebu Süfyan ve Ebu Leheb’lerin temsilcileri tekrar eski sömürü ve talanın başına bu kez de halife olarak geçtiler. Yani, daha büyük bir servetin ve gücün sahibi oldular. İşte Ehlibeyt mensupları buna karşı çıkıyorlardı. Hz. Hüseyin’in Yezid’in halifeliğine isyan etmesinin, Zeyd’in ve Yahya’nın Emevi ve Abbasi saltanatına karşı çıkmalarının nedeni de buydu. Yoksa, kendilerine yetecek servetleri ve malları vardı. Onlar şahsi menfaatleri için değil, adaleti ve toplumun haklarını savunmak için hayatlarını ortaya koymuşlardı. Bu kutsal dava uğruna hayatlarını da feda ettiler. İşte Alevi inancı da bu temelde ve bu inançla ortaya çıktı. Alevi İslam anlayışı, Hz. Hüseyin’in, İmam Cafer Sadık’ın ve diğer Ehlibeyt mensuplarının savunduğu İslam anlayışıdır. Alevilerin başta Hz. Ali olmak üzere, on iki imamları kendisine rehber edinmesinin nedeni de budur. Bu anlayış neydi? Kısaca özetleyelim:

1-İnsanların fiilleri, eylemleri kader değildir. İnsanlar eylemlerinden ve fiillerinden sorumludurlar.

2-İslam dininin temel ilkesi iman etmektir. İbadetler imanın esası sayılmaz. İbadetler imanı artırmaz da eksiltmez de. Günahların bağışlanıp, bağışlanmayacağı Allah’ın taktirindedir.

3-Allah insanları en üstün varlık olarak yaratmıştır. Aklı kullanmayı bunun için vermiştir. Akıldan yoksun olanlar sorumluluktan muaftırlar. Bu nedenle, akılını kullanmakla mükellef olanlar eylemlerinden de sorumludurlar. Allah, insanlara aklı doğru yolu seçmek için vermiştir. Diğer yaratıklardan farkı da budur.

4-Halifeler, Sultanlar Allah’ın yer yüzündeki temsilcisi olamazlar. Bu Allah'a  ortak olmak, Şirk koşmaktır. Allah’ın düzeni adalete ve eşitliğe dayanır. Allah’ın bütün sıfatlarında bu mevcuttur. Allah’ın sıfatlarında zulüm, baskı, haksızlık ve adaletsizliği temsil eden hiç bir tanımlama yoktur.

5-İslam’ın ilkelerinin başında iyi ahlak, doğruluk, yardımlaşma ve dayanışma gelir.

6-Müslümanlar arasında üstünlük yoktur. Üstünlük takvadadır. Yani, ilim ve bilim sahibi olanlar ancak bu niteliklerinden dolayı, diğer insanlardan üstün olabilirler.

İşte gerek Emeviler gerek Abbasiler yukarda saydığımız ilkelerin zıddını uygulamaya koymuşlardı. Saltanatları boyunca insanlara bunları öğrettiler. Ve gerçek İslam’ı dışladılar. İslam dinini aynen Cahilliye döneminde olduğu gibi sadece ibadetle sınırladılar. Dindarlığın tek ilkesi ibadet etmek olarak gösterildi. Bu göstermelik ibadetleriyle de sömürü düzenlerini yüzyıllarca devam ettirdiler. Aleviliğin ibadetler konusunda diğer İslami yorumlardan ayrılma nedeni de buradan kaynaklanmaktadır. Zira, Emeviler ve Abbasiler döneminde ibadetlere de ilaveler yapıldı. Hem namaz vakitleri hem rekat sayıları artırıldı. Bunu topluma dindarlık olarak sundular. İbadetlerin bu şekilde yozlaştırılmasından ve ehlibeyt mensuplarına yapılan baskılardan  sonra, Aleviler ibadetlerini evlerde yerine getirmeye başladılar. Evlerde yapılan bu ibadete Cem  adı verildi. Cem ibadeti, Kur’an’ın Müzemmil Suresinin 20. Ayeti ile Nur suresinin 35 ve 36. Ayetlerine dayanmaktaydı. Zira, Hz. Muhammed de Mekke’de inananlarıyla bu şekilde ibadet etmişti.

Alevi İslam anlayışını en iyi anlatan ve  Kur’an-ı en iyi yorumlayanlardan biri de Hacı Bektaş Veli’dir. Zira Kur’an’ı akla dayanarak yorumlamış ve halkın anlayacağı şekilde kısa veciz sözlerle ifade etmiştir. Bu ilkeler şunlardı:

 --Eline, diline, beline sahip ol. 

--Ne ararsan kendinden ara.

-- Akıl sultandır. 

--İncitme, İncinsen dahi. 

--İnsanlar arasında Irk, renk, dil ayırma. 

--Yetmiş iki millete aynı gözle bak. 

--İlimden gidilmeyen yolu sonu karanlıktır. 

--Kızlarınızı okutunuz, onlar geleceğin anneleridir. 

Alevi İslam anlayışını kısaca bu şekilde açıklayabiliriz. Daha geniş bilgi sahibi olmak isteyenlere sitemizde yer alan “Aleviliğin El Kitabı” isimli makalemizi okumalarını öneriyorum.

Saygılarımla.

Hamdullah Dedeoğlu

01.12.2020.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular