KUR’AN’DA FAİZ NEDEN HARAM EDİLMİŞTİR ?
Kur’an’da
faiz neden haram edilmiştir ? Bunun gerekçesi neydi ? Hz.
Muhammed’e inen her ayetin bir gerekçesi vardı. O halde, Faizin
haram edilmesinin de bir gerekçesi bulunuyordu. Bizim eğitim
sisteminin ezberciliğe dayanması nedeniyle, bütün eğitimde
olduğu gibi, din eğitimi de ezbere dayanmaktadır. Gerek, İmam
Hatip liselerinde, gerekse, Kur’an kurslarında sureler hep Arapça
olarak ezberletilir. Öğrenciler Arapça bilmedikleri
için de, Kur’an’da yer alan ayetleri kavrayarak değil, yüzeysel
olarak okurlar. Oysa, ayetlerin Hz. Muhammed’e inmesinin
gerekçeleri anlatılsa, insanların dini tam ve doğru olarak
kavraması daha yararlı olacaktır. Bu yapıldığı taktirde, Ne
İŞİD, ne de FETÖ gibi örgütlerin dini istismar edecekleri bir
alan kalmayacaktır. Bu vesile ile, Diyanet İşleri Başkanlığı’na
da buradan öneride bulunuyorum. Kur’an’ı ezberleterek değil,
kavratarak öğretin.
Şimdi
gelelim konumuza. Kur’an’ı Kerim’de faizle ilgili olarak on ayet bulunmaktadır. İniş sırasına göre
şöyledir:
RUM
SURESİ: 39. Ayet: “ İnsanların malı artsın diye faize
verdiğiniz şeyler Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını
dileyerek verdiğiniz sadaka artar. İşte sevapları kat kat artıran
onlardır.”
AL-İ
İMRAN SURESİ: 130. Ayet: “ Ey inananlar! Faizi kat kat artırarark
yemeyin. Allah’tan sakının ki, başarıya ulaşasınız.”
NİSA
SURESİ: “ 160-161-162. Ayetler: “ Yahudi olanların
zulümlerinden, insanları Allah yolunda alıkoymalarından, yasak
edildiği halde faiz almalarından, insanların mallarını
haksızlıkla yemelerinden dolayı, kendilerine helal kılınan temiz
şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan kafir olanlara elem verici
azap hazıladık. Fakat onlardan bilgide ilerlemiş olanlara, sana
indirilen kitaba, senden önce indirilen kitaba inanan inanmışlara,
namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah’a ve ahiret gününe
inananlara elbette büyük mükafat vereceğiz.”
Nisa
suresindeki ayetler dikkatle okunduğunda, bütün Yahudiler
kastedilmiyor. Mekke ve Medine civarında oturan Yahudilerin bir
kısmı, sayıları az olmakla birlikte, Hz. Muhammed’in
peygamberliğini kabul ediyordu. Ama büyük çoğunluğu, Hz.
Muhammed’in peygamberliğini ve Kur’an’ı redediyor ve
tefecilik yapıyordu. Diğer surelerdeki ayetlerde ise, hem
islamiyeti kabul edenlere, hem de diğer inanç sahiplerine hitap
edilerek faizcilikten vazgeçmeleri istenmektedir.
TEFECİ-BEZİRGANLARIN
ZULMÜ
Hicaz
bölgesinde faizcilik-tefecilik o kadar yaygılaşmıştı ki, küçük
esnaflar, köylüler, zenaatkarlar mal ve mülklerini kaybetmişlerdi.
Mekke’deki tefeci-bazirganların başını Ebu Süfyan, Medine’deki
tefeci-bezirganların başını da bazı Yahudi kabile reisleri,
Hahamlar çekiyordu. Bunlar hem nakit para vererek, hem de vadeli
sattıkları malların fiyatlarını katlayarak haksız kazanç elde
ediyorlardı.
Hz.
Muhammed’in kendisine inen bu ayetleri halka tebliğ etmesi, en çok
da Medine’de taraftar bulmuştu. Medine’liler kurtuluşu
İslam’da görüyordu. Tefecilerin zulümünden bıkmışlardı.
Mekke’de de durum farklı değildi. Ebu Süfyan, Ebu Leheb, Ebu
Cehil gibilerin baskı ve zulümünden bıkan yoksul kitle de,
İslamiyetin paylaşımcı, dayanışmacı ve yardımlaşmayı öne
alan ilkelerini benimsemişlerdi. Faiz baskısından bunalan küçük
esnaf da destek vermeye başlamıştı. Mekke’de Ebu Süfyan ve
Medine’de bazı Yahudi hahamların ve kabile reislerinin Hz.
Muhammed’e cephe almalarının başında Kur’an’ı ve hz.
Muhammed’i peygamber olarak kabul etmemesinin yanında, bu
gerekçeler de bulunuyordu. Çünkü, onlar hiç bir emek sarfetmeden
küçük esnafın ve köylünün kazancını gasp etmişlerdi. Bu
çıkarlarını ilelebet korumak istiyorlardı.
SAHİH-İ BUHARİ MUHTASARI TECRİD-İ SARİH TERCEMESİ VE ŞERHİ adlı eserin cilt altı sayfa 387-388'de yer alan bilgileri verdiğimizde konuyu daha iyi anlatmış olacağız.
"Zuhuru İslam'dan evvel Arab rüeasının yegane tariki maişeti faizcilikdi. Kureyş eşrafının her biri birer bankerdi. ....
Kureyş tefecilerine yakalanan birisinin bundan kurtulması bir tesadüfe bağlıydı.
.... Ribacılık (tefecilik) yüksek tabakanın yegane kazanç yolu idi."
FAİZ’DE
ISRAR EDENLER CEHENNEMLİKTİR
Yukarıda
anlattığız durumu en güzel açıklayan TÖVBE suresinin 34.
Ayeti’dir.
Ayet
şöyledir:
“Ey
inananlar! O hahamlarla rahiplerin çoğu insanların mallarını
haksız yere ( faizle) yerler ve halkı Allah yolunda alıkoyarlar.
Altın ve gümüşü biriktirip, onları Allah yolunda
harcamayanlara elemli bir azabı müjdele. Biriktirdikleri altın ve
gümüşlerle, cehennem ateşinin kızdırıldığı gün, alınları,
sırtları ve böğürleri, onlarla dağlanacak ve “ İşte
kendiniz için biriktirdiğiniz şeyler bunlardır.
Biriktirdiklerinizin azabını tadın” denilecektir.”
Bu
ayetlerden sonra, yüce yaradan Hz. Muhammed aracılığı ile
insanları Bakara suresindeki Ayetleri ile bir kez daha uyarmış
ve öğüt vermiştir. İlgili ayetler Şöyledir:
275-276.
Ayetler: “ Faiz yiyenler (tefeciler) mahşerde ancak şeytanın
çarptığı kimse gibi kalkarlar. Bu onların “ zaten alıveriş
de faiz almaya benzer. Onun eşitidir.” demelerinden ileri gelir.
Allah alışverişi helal, Faizi ise, haram etti. Kim Rabbinden öğüt
alır da faizden vazgeçerse, eskiden aldıkları ona aittir. İşi
de Allah’a ait. Fakat bundan sonra tutup yine faiz alırsa, işte
bunlar cehennemliktir. Onlar orada daima kalacaklardır. Allah faizin
bereketini tamamen giderir. Sadakaları verilen malları ise,
artırır. Allah faizi helal sayan günahkarları sevmez.”
278-279.
Ayetler: “ Ey inananlar! Allah’tan sakının, artık inancınız
varsa, almadığınız faizleri bırakın. Bunu yapmazsanız, bunun
Allah’a ve peygambere açılmış bir savaş olduğunu bilin. Tövbe
ederseniz, sermayeniz sizindir. Böylece ne zulmetmiş, ne de zulme
uğramış olursunuz.”
Ayetlerden
görüleceği gibi, faiz emek sarfedilmeden elde edilen bir
kazançtır. Bu nedenle “ haksız” sayılmıştır. Amacı küçük
üreticiyi ve esnafı korumaktır. Bu yolla adaleti hedeflemiştir.
Yüce yaradanın insanlara öğüt olarak indirdiği Kur’an’da,
faizin haram edilmesinin nedeni ve gerekçesi budur. Ancak, bizim
Diyanet İşleri başkanlığı ve Milli eğitimin başında
bulunanlar ya bunları bilmiyorlar, ya da biliyorlar ama, öğretmek istemiyorlar.
Bunun vebali onların omuzlarındadır.
Saygılarımla.
Hamdullah
Dedeoğlu
27.08.2018.
*Kur'an'daki ayetler Milliyet gazetesinin 1982 yılında, din ve dil uzmanlarına hazırlattığı Türkçe çevirisinden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.