Alevi İslam inancında Cemler en önemli ibadettir. Kadın-erkek
ayırımı olmadan ibadet edilir. Dualar ve sureler Türkçe olarak okunur. Cemevleri sadece ibadet yeri olarak değil, konferansların
yapıldığı ve mesleki kursların da verildiği yerlerdir. Yani,
sosyal ve kültürel faaliyetlerin de icra edildikleri mekanlardır.
(Bu özelliği ile Medine’deki ilk mescitlere benzerler) Burada şu
soruyu sorabiliriz ? Cem ibadeti ve cem'lerde duaların-surelerin Türkçe okunması
Kur’an’a uygun mu ?
Bizim
görüş ve yorumumuza göre uygundur. Konu hakkında, Kur’an’da
yer alan ayetlere dayanarak bunu açıklayacağız. Önce Cem ibadetinden başlayalım. Cem ibadeti, Hz. Muhammed’in İslamiyeti tebliğ ettiği ilk yıllardaki ibadetlerle benzerlikler taşımaktadır. İnananların evinde toplanan müslümanlar, burada kadın-erkek ayırımı
yapılmadan ibadet ediyorlardı. (Bu ibadet şekli doksanlı yllarda
Cemevleri yapılana kadar aynıydı) Bu, Kur’an’daki ayetler'de
yer almaktadır. Örneğin, MÜZEMMİL suresi, 20. ayet’de şöyle
denilmektedir:
“
Ey Muhammed! Rabbin senin gecenin üçte ikisi kadarını,
bazan da gecenin yarısını, bazan da gecenin üçte birini SENİNLE
BERABER BULUNAN TOPLULUK ile birlikte ibadetle geçirdiğinizi
bilir. “( Kur’an’ı Kerim, Arapçası, Türkçe okunuşu ve
anlamı, Milliyet yayınları, 1982)
Müzemmil
suresi Hz. Muhammed’e Mekke’de inen surelerin üçüncüsüdür.
Yani, Hz. Muhammed’in Mekke’de İslamiyeti tebliğ etmeye
başladığı yıllardır. Dolayısıyla, müslümanlar müşriklerden
çekindikleri için, ibadetlerini evlerde yapmaktadır. Bu evlerden biri olan Erkam bin Ebul Erkam’ın evi hadislerde yer almaktadır.
Hadis yazarı Sahih-i Buhari de “Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercmesi” adlı eserinde, Müzemmil suresinde belirtilen ibadetin Müslümanların Medine’ye göç edene kadar on yıl devam ettiğini ifade etmektedir. (Cilt 4, sayfa 105-106, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 8. Baskı)
Ayrıca NUR suresinin 35 ve 36. ayetlerinde "İzin verilen evlerde kandil (Çerağ) yakılır" denilerek ibadet evlerinde Allah "tesbih" (anmak-zikretmek) edilir denilmektedir. İlgili ayetler şöyledir:
35. Ayet:"Allah göklerin ve yerin Nur'udur. O'nun Nur'u içinde ışık bulunan bir kandile benzer. O ışık bir cam içindedir. Cam da sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu, yalnız ne doğuda, ne de batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Onun yağı kendisine bir ateş dokunmasa bile, hemen ışık verir. Bu ışık Nur üstüne Nur'dur. Allah dilediğini Nur'una kavuştururur."
36. Ayet: " Bu ışık Allah'ın yüksek tutulmasına ve içlerinde adının anılmasına izin verildiği evlerde yakılır. Onlar burada sabah, akşam O'nu tesbih ederler."
Ayrıca NUR suresinin 35 ve 36. ayetlerinde "İzin verilen evlerde kandil (Çerağ) yakılır" denilerek ibadet evlerinde Allah "tesbih" (anmak-zikretmek) edilir denilmektedir. İlgili ayetler şöyledir:
35. Ayet:"Allah göklerin ve yerin Nur'udur. O'nun Nur'u içinde ışık bulunan bir kandile benzer. O ışık bir cam içindedir. Cam da sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu, yalnız ne doğuda, ne de batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Onun yağı kendisine bir ateş dokunmasa bile, hemen ışık verir. Bu ışık Nur üstüne Nur'dur. Allah dilediğini Nur'una kavuştururur."
36. Ayet: " Bu ışık Allah'ın yüksek tutulmasına ve içlerinde adının anılmasına izin verildiği evlerde yakılır. Onlar burada sabah, akşam O'nu tesbih ederler."
Alevilik’deki
Cem’ler de gecenin başlangıcından, gecenin yarısına kadar
devam eder. Bugünkü zaman dilimi ile söyleyecek olursak, beş altı
saat sürer. Nur suresindeki evler de Cemevlerine denk gelmektedir. Cem ibadetinin başında Çerağlar(kandil) dua ile yakılır, Cem sonunda dua ile sırlanır. (söndürülür) Bu ayetler ve hadisler de Cem ibadetinin Kur'an'a uygun
olduğunu teyit etmektedir.
Cem'lerdeki duaların Türkçe okunması da Kur’an’a uygundur.
Çünkü, Kur’an, okunup, dersler çıkarılmasını öğütler.
İlgili ayetler şunlardır:
NAHL
SURESİ: 12. Ayet:” ....Şüphe yok ki, bunlarda akıl eden
kimseler için dersler vardır. “
YUSUF
SURESİ: 104. AYET: “... Kur’an alemlere öğütten başka bir
şey değildir. “
YUSUF
SURESİ: 111. Ayet: “...Peygamberlerin kıssalarında akıl
sahiplerine ibretler vardır.”
ARAF
SURESİ: 2. Ayet: “ Ey Muhammed! Bu kitap insanları onunla uyarman
ve inananlara öğüt vermen için sana indirildi.”
Ayetlerden
de anlaşılacağı gibi, Kur’an, insanları uyarıp, ders
çıkarmaları için öğütler vermektedir. Kur’an, Hicaz
bölgesindeki Araplara kendi dilinde indirildi. Bu ayetlerde de
belirtilmektedir. Kur’an'da bunun gerekçesi şöyle
açıklanmaktadır:
FUSSİLET
SURESİ: 44. Ayet: “ Biz bu Kur’an’ı yabancı bir dille
meydana koysaydık, “Ayetlerin açıklanması gerekmez miydi ? Bir
Arap’a yabancı bir dille söylenir mi “ diyeceklerdi.”
İBRAHİM
SURESİ: 4. Ayet: “ Her peygamberi apaçık anlatabilmesi için
kendi milletinin diliyle gönderdik.”
YUSUF
SURESİ: 2. Ayet: “ Biz onu anlayasınız diye Arapça okunmak
üzere gönderdik.”
Ayetlerden
de anlaşıldığı gibi, Hicaz bölgesinde yaşayan Arapların
Kur’an’ı anlayabilmeleri için konuştukları dil olan Arapça ile indirilmişti. Bilmedikleri bir dille indirilmiş olsaydı
anlayamayacaklardı. Buradan şu anlam çıkmaktadır; insanlar
Kur’an’ı kendi dillerinde okurlarsa,
anlayabilirler. Aksi taktirde, yazılanları ve okunanları
anlayamazlar. O halde, Arapça bilmeyen toplumların Kur’an’ı
kendi dillerinde okumalarının doğru olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yani, Türkçe bilenlerin Kur’an’ı Türkçe, Farsça bilenlein
Farsça, İngilizce bilenlerin de ingilizce okumaları gerekir ki,
anlayabilsinler. İşte Türkiye’deki aleviler de bunu yapmaktadır.
İbadetlerinde duaları-sureleri bildikleri dil olan Türkçe ile
okumaktadırlar. Dolayısıyla Kur’an’a uygundur.
Ünlü hadis yazarı Sahih-i Buhari de Kur'an ayetlerinin daha iyi anlaşılması için, Arabistan yarım adasında altı farklı lehçede okunduğunu belirtmektedir.
Buhari şöyle yazmaktadır:
“Ceziretül Arab hayatına göre halk arasında köle ve cariyeler mühim bir yekun oluşturuyordu. Bunların her biri ayrı kabilelere mensuptu. Kendi lehçelerinin dışında Kur’an’ı öğrenmeleri çok zordu. …Bunun için müşfik peygamberimiz Kur’an’ı Kerim’in yalnız Kureyş lügatı ile değil, her fasih (güzel-iyi) lügati Arabiye ile de nazil olmasını ve okunabilmesini arzu ediyorlardı. .. Bu lehçeler Hevazin, Sekif, Tay, Yemen, Hüzeyl ve Temim kabilelerinin lügatları idi.” (Sahih-i Buhari, Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, yedinci cilt, Sayfa, 316, 317, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, sekizinci baskı)
Sahih-i Buhari’nin aktardığı bu hadis de peygamber efendimiz dönemindeki bu uygulama da bizim görüşümüzü doğrulamaktadır.
Sonuç olarak Alevilik'deki Türkçe ibadet Kur'an'a uygundur.
Saygılarımla.
Hamdullah
Dedeoğlu
24.08.2018.
*Kur’an’daki
ayetler, Milliyet gazetesinin 1982 yılında dil ve din uzmanlarından
oluşan bir kurul tarafından hazırlanan Kur'an'ı Kerim'in Türkçe çevirisinden
alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.