26 Mayıs 2024 Pazar

ANADOLU'DA İSLAMLAŞMA NASIL OLDU ?

ANADOLU'DA İSLAMLAŞMA NASIL OLDU?

Bazıları Anadolu’nun tamamen kılıç zoruyla İslamlaştığını zanneder. Oysa, kılıç kullanmak tek başına belirleyici olmaz. Bölgede yaşayan halkı kazanmak da önemlidir. Selçuklularla başlayan Anadolu’nun fethi, yaklaşık dört yüz yılın sonunda ancak tamamlanmıştır. Bu makalemizde bunun kısa bir özetini yapacağız.

Anadolu toprakları Bizans (Roma) imparatorluğunun denetimindeydi. Yıllarca Hristiyanlığa karşı savaş açan Roma imparatorluğu dördüncü yüzyılda Hristiyanlığı önce serbest bırakıp, sonra da devletin resmi dini haline getirdi. Aynı yıllarda, İmparator Konstantin imparatorluğun başkentini de Roma'dan, Konstantinapolis 'e (İstanbul) taşıdı. Yeni başkentin inşasında, kırk bin civarında Got (Cermen-Alman) askerin çalıştırıldığı tarihi kaynaklarda belirtilmektedir.

Konstantin zamanında Hristiyan din adamları olan Papazlar, Pagan din adamları ile aynı statüye sahip oldu. (M.S.313). Pagan din adamlarına tanınan tüm ayrıcalıklar onlara da verildi. Yaklaşık iki yüz elli yıl Hristiyanlığa savaş açmış ve onlara en ağır baskı ve işkence uygulayan Roma, Hristiyanlığı neden serbest bırakmıştı?

Birinci ve en önemli nedeni, Pagan dininin halkın tüm ihtiyaçlarına cevap verememesi, ikincisi şehir ve kasabalarda, Hristiyanlığın çok hızlı yayılmasıydı. İmparator Konstantin, bundan yararlanmayı düşünüyordu. Kendisi, ölümüne yakın Hristiyanlığı kabul etmişti. Ondan sonra gelen imparatorlar da Hristiyanlığı devletin resmi dini olarak kabul etti.  Ancak, Hristiyanlıkla birlikte farklı yorumlar ve mezhepler de ortaya çıktı. Baba, oğul, kutsal ruh üçlemesi dışındaki yorum ve inançlar sapkın olarak nitelendirildi ve ağır baskı ve cezalara maruz kaldılar. Bu nedenle, farklı mezhepte olanlar, ayrı kiliseler kurdular. Bunlar İskenderiye (kop-Kıpti), Antakya (Nasturi) ve Urfa (Süryani) kiliseleriydi. Bu kiliselere doğu kiliseleri veya Monofizit kiliseleri deniliyordu.

Hicaz bölgesinde ortaya çıkan İslam dininin imparatorluğa bağlı bölgelerde hızlı    yayılmasında, Hristiyanlığın farklı inançlılarına yapılan baskıların etkisi büyük oldu. Mısır ve Suriye eyaletlerinin İslam ordularının eline geçmesinden sonra Hristiyanlığın bu farklı yorumlarına sahip olanlara, ibadetlerini özgür bir şekilde yapmaları sağlandı. İslamiyet’in bu hoş görülü anlayışı diğer inanç mensuplarının İslam dinini kabul etmelerini de hızlandırdı. Bu eyaletler de nüfusun çoğunluğunun Arap olması da fetihleri kolaylaştırmıştı.

Anadolu'da ise, hatırı sayılır Rum nüfus bulunuyordu. Bu nedenle, Anadolu’nun İslamlaşma süreci daha uzun sürdü. Bu da Türkmenlerin Anadolu’ya gelmesi ile oldu. Horasan'dan gelen dervişlerin hümanist ve hoşgörülü İslam anlayışı, yerli halk üzerinde etkili oldu. Ayrıca, Anadolu'ya yerleşen Türkmen göçerler, ticarete de hareketlilik getirdi. Anadolu’da, Tarım ve hayvancılık hızla gelişti. İmparatorluk merkezi de bunu gördüğü için sert tedbirler almaktan kaçındı. Anadolu, bu göçerlerden önce büyük oranda boştu. Türkmen Göçerlerle birlikte Anadolu canlanmış ve ticari faaliyetler artmıştı. Zira, yüz yıl önce çıkan veba ve iç savaşlar nedeniyle Anadolu’da nüfus azalmış, tarım arazileri boş kalmıştı. Yeni göçerlerin gelmesi ile ticaretin canlanması sonucunda Bizans İmparatorluğunun gelirleri de artmıştı.

Roma imparatorluğu, tarihi boyunca göçerleri inanç, dil ve kültür olarak asimile edip, onları eritmeyi başarmıştı. Ancak son gelenler hem inanç olarak hem kültür olarak bir birikime sahiptiler. Devlet ve ordu kurma gelenekleri çok eskiydi. Perslerin kültür ve devlet yönetimi konusundaki tecrübe ve birikimlerini de almışlardı. Bu göçerlerin kurduğu Osmanlı devleti, kuruluşundan yüz elli yıl sonra Roma imparatorluğuna son vermişti. Yaklaşık iki bin yıl ayakta kalan bir imparatorluk, böylece son bulmuştu. Peki bunun nedeni neydi? Tarih ve coğrafya, boşluk kabul etmez. Yönetim zafiyeti gösterdiğiniz anda, her şeyin ayaklarınızın altından kayıp gitmesi an meselesi olur. Bu nedenle, bulunduğumuz coğrafyanın tarihini iyi bilmemiz gerekiyor. Osmanlı orduları Konstantinapolis'i (İstanbul) kuşattığı günlerde, Hristiyan din adamları meleklerin erkek mi, dişi mi olduklarını tartışıyordu. Ve aralarında çok keskin olan Katolik, Ortodoks, Gregoryan, Nasturi çatışması vardı. Bu çatışmalardan dolayı, başkent Konstantinapolis daha önce, Katoliklerin işgaline uğramış ve yağmalanmıştı. İmparatorluk, enerjisini ve gücünü mezhep çatışmaları nedeniyle kaybetmişti. Dış saldırılara karşı savunmasız kalmıştı. Yıkılmasının en büyük nedenlerinden biri bu iç çatışmalardı.

Hristiyanlığı İmparatorluğun birleştirici bir gücü olarak kullanmak isteyenler, sonucunun böyle olacağını düşünmemişlerdi. Aynı hataya bizim de düşmememiz gerekiyor. İnançlar üzerinde toplumu ayrıştırmamalıyız. Ve her inanca saygılı olmalıyız. Aksi taktirde, İstanbul'un fethindeki Hristiyan din adamlarının durumuna düşeriz. Anadolu topraklarının İŞİD, DEAŞ, EL KAİDE gibi örgütlerin anlayışı ile değil, Horasan Erenlerinin hümanist ve hoş görülü İslam anlayışı ile fethedildiğini unutmamalıyız. Eğer sadece silahlı güç ile olmuş olsaydı; bugün Anadolu coğrafyasının Moğolların denetiminde olması gerekirdi. Burada Osmanlı devletinin kuruluşuna destek olan dervişleri, babaları, dedeleri unutmamalıyız. Osmanlı, onların desteği ile güçlenmiş, önce devlet olmuş, sonra da Bektaşi babaların desteği ile oluşturulan Yeniçeri Ordusu sayesinde imparatorluğa ulaşmıştı. Bu tarihi bir gerçektir. Bunu hiç kimse inkar edemez. Kısaca, Anadolu’yu bize yurt yapanları unutmamalıyız, unutturmamalıyız.

Hamdullah DEDEOĞLU.

14.03.2017

Kaynaklar:

1-Alexander A. Vasıliev Bizans Tarihi, Alfa Basım.

2-John julius Norwich, Bizans tarihi-Gerileme ve Çöküş dönemi Kabalacı yayınevi.

3- Faruk Sümer, Oğuzlar-Türkmenler, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı Yayınları.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular