ETNİK MİLLİYETÇİLİK VE SOL
Etnik
milliyetçilik nedir ? Etnik milliyetçiliği savunmak sol ideoloji
ile bağdaşır mı ? Kürt millyetçiliği sol bir hareket midir?
Bu makalemizde bunları tartışacağız.
Etnik,
kelime anlamı ile azınlıkta olan, bir bölgede veya bir ülkede
çoğunluk sağlayamayan toplumlar için kullanılır. Bu farklı
dini bir grup, farklı bir ırk ve farklı bir dil konuşanlar için
de kullanılabilir. Bizim konumuz Türkiye’de farklı bir dil
konuşan Kürt halkıdır. Bugün onların hakları için mücadele
ettiğini iddia eden örgütün ideolojisinin sol düşünce ile
ilişkisi var mı ? Zira, sol’un bir kesimi PKK’yı öyle
görmektedir. Bir örgütün söylemleri öyle olabilir, ancak
yaptığı eylemler ve pratikteki uygulamaları o düşünceyle
uyumlu mu, değil mi belirleyici olan budur. O halde, PKK’nın
kuruluşunu ve eylemlerini incelersek, bu soruya cevap vermiş olacağız.
PKK’nın
bugünkü yöneticilerinin çoğu 1980 öncesi, sol örgütlerin
içinde yer alıyordu. Örgütü kuranlar başta Aptullah Öcalan
olmak üzere, o dönemde “Devrimci Gençlik” dergisini çıkaran
grubun siyasi görüşlerini savunuyordu. Aptullah Öcalan, Ankara
Yüksek Öğrenim Derneğinin (AYÖD) yönetim kuruluna bu grubun
listesinde seçilerek girmişti. Bu grup, daha sonra haftalık “
Devrimci Yol” adlı bir dergiyi çıkardı. Savunduğu görüşler,
Mahir Çayan’ın kurmuş olduğu Türkiye Halk Kurtuluş
Partisi-Cephesi doğrultusundaydı. Aptullah Öcalan ve arkadaşları,
1978’de bu gruptan ayrılarak Türkçe adı Kürdistan İşçi
Partisi olan, PKK’yı (Partiya Karkeriya Kürdüstan) kurdular.
PKK’NIN 1980 ÖNCESİ EYLEMLERİ
Ayrılma
nedenleri, azınlık bir halk olan Kürtlerin ayrı örgütlenmesi
gerekçesine dayanıyordu. Bu örgüt örgütlenme alanı olarak kendisine doğu ve güney doğu Anadolu bölgesini seçmişti.
Bölgeye yerleşmeleri ile, diğer sol gruplara karşı şiddet
eylemlerine başlamaları bir oldu. Kendi dışındaki grupların bölgede örgütlenmelerine izin vermiyorlardı. Saldırı eylemlerini silahla
yapıyorlardı. Bu saldırılarda çok sayıda SOLCU-İLERİCİ-DEVRİMCİ
genci katlettiler. Diğer gruplara örgütlenme ve yaşama hakkı tanımıyorlardı.
Dönemin güvenlik ve istihbarat örgütlerini yönetenler bu
saldırı ve çatışmaları ellerini ovuşturarak izliyordu. Hatta,
el altından PKK’nın saldırılarına göz yumuyorlardı. "Sol" grupların birbirleriyle çatışmasından fayda görüyorlardı.
PKK’nın bu bölgelerde çatışmadığı grup kalmamıştı.
Karşısında kim varsa ona saldırıyorlardı.
PKK’nın eylemleri 1980’e kadar devam etti. 1980 askeri
darbesinde, sol örgütlerin üst düzey yöneticileri tutuklanıp,
ceza evlerine atıldı. Yine, tuhaf bir şekilde PKK yöneticilerinin
çoğu yurt dışına kaçmıştı. Daha sonra da, Suriye devletinin
istihbarat örgütü olan EL Muhaberat'ın koruması altında Lübnan’ın Beka vadisinde örgüt çalışmalarına devam
ettiler. Bundan sonrası ayrı yazıların konusu oraya
girmeyeceğiz.
PKK
VE MOLLA MUSTAFA BARZANİ
Adı
İşçi Partisi olan örgüt, İşçilerin hiç bir sorunu ile
ilgilenmiyordu. Tam tersine, bölgede hakim olan ağa ve
derebeylerinden bazılarının desteğini alarak, diğerlerine karşı
silahlı eylemler yapıyordu. Bölgedeki işçilerin sendika ve
sosyal haklarını savunmak yerine, etnik milliyetçiliğe dayanan
propaganda yapıyordu. Yani ideolojisi “ Kürt milliyetçiliği”
olmuştu. “Marksist” ideoloji gitmiş, milliyetçi söylemler öne
çıkmıştı. PKK, aslında geçmişteki etnik Kürt
milliyetçiliğinin mirasını devralmıştı. Hakkında övgüler
dizdikleri ve anma toplantıları yaptıkları, ŞEYH SAİD de
1925’de, genç cumhuriyete karşı etnik milliyetçilik temelinde
ayaklanmış ve o dönemin en büyük emperyalist gücü olan İngiltere’nin desteğini almıştı. Aynı benzeri ayaklanmaları Irak'ta örgütleyen Mesut Barzani’nin babsası Molla Mustafa Barzani de Irak hükümetine karşı, ABD ve onun işbirlikçisi olan İran şahı
Rıza Pehlevi’nin desteğini almıştı. Aynı eylemler ve aynı
destekçiler bugün de sahnedeki yerini almış görünüyorlar.
Emperyalistler, çıkarları için bölgeyi kaosa ve iç çatışmalara
götürmeye devam ediyorlar. Çıkarları değiştiğinde veya
amaçlarına ulaştıklarında, bölge kan gölüne dönmüş olacak
ve iç çatışmaların sonu gelmeyecektir. Zira, emperyalistler uzun vadeli politikalar belirleyerek hedeflerine ulaşmak isterler.
Emperyalistlerin bölgeyle ilgili politikalarından en fazla mağduriyeti Kürt halkı yaşayacaktır. Zira, bölgenin dört ülkesi, Türkiye, İran, Suriye ve Irak, kendilerinin bölünmesine asla izin vermezler. Toprak bütünlüklerini korumak için de savaşmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Bu da, Kürt halkının menfaatine olmaz. Başta Kürt halkı olmak üzere, bölge halkının çıkarı ortak menfaatler temelinde birleşmekten geçiyor. Emperyalist politikalara karşı en doğru yol budur.
Emperyalistlerin bölgeyle ilgili politikalarından en fazla mağduriyeti Kürt halkı yaşayacaktır. Zira, bölgenin dört ülkesi, Türkiye, İran, Suriye ve Irak, kendilerinin bölünmesine asla izin vermezler. Toprak bütünlüklerini korumak için de savaşmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Bu da, Kürt halkının menfaatine olmaz. Başta Kürt halkı olmak üzere, bölge halkının çıkarı ortak menfaatler temelinde birleşmekten geçiyor. Emperyalist politikalara karşı en doğru yol budur.
Sonuç
olarak, etnik milliyetçilik dışarıdan büyük bir gücün
desteğini almadan devlet kuramaz ve yaşayamaz. Nitekim bugün dünyanın en büyük emperyalist gücünü arkasına alan PYD-PKK, onlarin bölgedeki taşeronluğunu yapmaktadır. Bu nedenle, emperyalizmle işbirliği içinde olan etnik
milliyetçiliği sol’la ilişkilendirmek dayanaksızdır.
Gerçekçi de değildir. Zira, sol düşünce anti-eperyalisttir ve emperyalizmle işbirliğini reddeder. Emperyalizmin kara gücü olmaz. Beş yüz dolar maaşla onlara askerlik yapmaz. Onların planlarında yer
almaz. Ayrıca, gerçek sol ideolojiyi benimseyenler emperyalistlerin bağımsızlık, özgürlük
getirmeyeceğini de bilir. PKK’yı hala sol içinde görenlere bunu yeniden düşünmelerini öneriyorum. Eski görüşlerinde ısrar
etmeye devam ederlerse, sol düşünceyle bağları kalmaz,
emperyalizmin işbirlikçisi konumundan kurtulamayacakları bir
sonla karşılaşmaları kaçınılmaz olacaktır.
Saygılarımla.
Hamdullah
DEDEOĞLU
05.10.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.