1523 yılında Harput sancağının Kuzabad nahiyesine bağlı olan Sün Kürd (Sinokürd) ve Sün Türk (Sinotürk) köylerinin hane sayıları ve ödeyecekleri vergi miktarı. Tahrir (kayıt) defterinde yer alan bilgilere göre, Sün Kürd köyünde 43 evli (Hane), 23 bekar, Sün Türk köyünde 19 evli (Hane), 9 bekar erkek nüfus yaşamaktadır. Defterdeki kayıtlarda ayrıca Sinokürd köyündeki zaviyeye ait vergiden muaf iki çiftlik bulunduğu da yer almaktadır. (Ahmet Gündüz, 998 nolu Tahrir defterine göre, Musul, Mardin, Çermik, Harput ve Çemişgezek Sancaklarının Mukayeseli Tahlili, Yüksek Lisans tezi, Sayfa 341, Fırat Üniversitesi,1993)
İMAM RIZA OCAĞININ AĞUÇAN OCAĞI İLE BAĞLANTISI NEREDEN GELİYOR?
İsmi alevi ocakların başında gelen Ağuçan (Ağuiçen) ocağının
geçmişini merak etmiştim. Rahmetli
dedem (kendisi İmam Rıza ocağının dedelerindendi) asıl köklerimizin Elazığ’daki
Sün köyünden geldiğini, İmam Rıza ve Ağuçan ocağına mensup dedelerin buradan Anadolu’ya
dağıldıklarını söylemişti. Araştırmalarım sonunda dedemin verdiği bilgilerin
tarihi kayıtlarla örtüştüğünü gördüm. Edindiğim bilgilerin özeti şöyle:
Ağuçan ocağının
kurucusu, Ebul Vefa Kürdi, ya da diğer ismiyle Ebul Vefa Bağdadi’dir. Asıl ismi
Muhammed olup, 1026 da Irak’ın Kusan kentinde doğmuş ve 1107 yılında Bağdat’da
vefat etmiştir. İslam ansiklopedisindeki bilgilere göre Ebul Vefa, 4. İmam Zeynel
Abidin’in soyundandır. Abbasi halifesinin baskıları sonucu önce Hakkari
bölgesindeki Kürt aşiretlerine sığınmış (ismindeki Kürdi eki buradan gelme) ve
onları kendisine bağlamış, daha sonra da Urfa bölgesinde faaliyetlerine devam
etmiştir. Ebul Vefa’nın ölümünden sonra, akrabalarından olan Seyyid Mençek Urfa’da
zaviye kurmuş ve Ebul Vefa’nın takipçisi olmuştur. 1530 yılındaki Diyarbakır
eyaletine ait tahrir defterlerindeki kayıtlar da bunu doğrulamaktadır. 998
numaralı tahrir defterinin Ruha (Urfa) livası bölümünde “Mençek zaviyesi “ “ Mençek medresesi “ Mençek
köyü “ ve “ Mençek değirmeni “ şeklinde
kayıtlar bulunmaktadır. Doç. Dr. Ahmet Nezihi Turan'da "16. Yüzyılda Ruha (Urfa)" sancağı adlı yüksek lisans tezinde, Vefai tarikatının Urfa'da Mençek isimli zaviyesinin bulunduğunu, Memlukluların Şam melikine (Beyi) ait vakıf gelirlerinin bu zaviyeye aktarıldığını belirtmektedir. (Sayfa, 160) Bu bilgiler de Seyyid Mençek’in Urfa bölgesinde irşatta
bulunduğunu ve yöredeki insanları kendisine talip, diğer deyimle mürit yaptığı
anlaşılmaktadır. Seyit Mençek’in oğullarının Şam’a kadar gittiği ve orada
zaviyeler kurduğu da yine Şam eyaletinin 401 numaralı 1535 tarihli tahrir defterindeki
kayıtlarda yer almaktadır.
KOCA SEYYİD VE SÜN KÖYÜ
Araştırmacı yazar Hamza Aksüt’ün televizyondaki konuşmalarından verdiği bilgilere
göre, Seyit Mençek dört kardeşti. Koca Seyyid, Mir Seyyid ve Köse Seyyid.
Kardeşlerden Koca Seyyid, 12. Yüzyılın başlarında bugün Elaziğ ilinin Keban
ilçesine bağlı olan Sün köyüne gelerek burada zaviye kurmuş ve bölgedeki halka
islam dinini tebliğ etmiştir. Bölgedeki Kürt, Türkmen ve yerli halktan da
kendisine mürid edinmiştir. Türbesi de aynı köydedir. 1530 tarihli 998 numaralı
Diyarbakır eyaletine ait tahrir (Kayıt-sayım) defterindeki kayıtlarda Hamza Aksüt'ün verdiği bilgileri doğrulamaktadır.
Aynı kayıtlarda “ Sun Kürd” ve “ Sun Türk “ adlı iki köy bulunmaktadır. “Sun”
kelimesinin “sine” anlamında olduğu anlaşılmaktadır. Tahrir defterlerinin bazı
bölümlerinde “Sun-Sün” “ Sino” şeklinde yer almaktadır. “Sun Kürd” “Kürd Sineli” “Sun Türk” “ Türk sineli” olup, “Sine Milli
ocağı” gibi bir aidiyet belirtmek için kullanılmış olması gerekir. (İran'daki Kürdistan eyaletinin yönetim merkezinin ismi Farsça'da Senendec, Kürtçe'deki ismi ise, Sine'dir. İsim buradan gelmiş de olabilir.) Bu iki
köyden de görüleceği gibi, Koca Seyyid’in hem Türk hem de Kürd kökenli
talipleri olduğu anlaşılmaktadır. Bunu doğrulayan bilgeler de elimizde
bulunmaktadır. Şöyle ki; 1530 tarihli Diyarbakır eyaletine ait defterlerde “Sun”
köylerinin Harput (Harpurt) livasına bağlı Kuzabad nahiyesine bağlı olduğu yer
almaktadır. Kuzabad nahiyesinin de Harput’un batısında yer aldığı belirtilmektedir. 1523 tarihli Harput sancağına ait tahrir defterindeki bilgiler de bunu teyit etmektedir., Bu defterdeki kayıtlara göre, Sün Kürd köyünde 43 hane, Sün Türk köyünde ise, 19 hane yaşamaktadır.
Diyarbakır eyaletine ait aynı defterlerde Cihanbeyli
aşiretinin Harput sancağında oturduğu belirtilmektedir. Bazı obaları İmam Rıza
ocağına bağlı olan Cihanbeyli aşireti Osmanlı arşiv uzmanı Cevdet Türkay’ın
yazdığı “ Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler” eserinde “
Türkman Ekradı” olarak gösterilmiştir. 16. Yüzyılda büyük bir aşiret olan
Cihanbeyli aşireti bünyesinde hem Türk, hem de Kürt kökenli cemaatleri
barındırıyordu. Örneğin Cihanbeyli’nin kendisi oğuzların Beydili boyuna mensup
gösterilirken, kendisine bağlı olan Herdili aşireti “ Ekrad” -Kürt olarak
tanımlanmıştır. Bu da yukarıda verdiğimiz bilgileri doğrulamaktadır. 16. Yüzyılda
Harput sancağında bulunan Cihanbeyli- Canbeyli-Canbek aşiretinden bazı obalar bugün Sivas’a
bağlı Kangal ilçesinde yaşamaktadırlar. Canbek aşireti yetkilileri de Harput’tan
geldiklerini teyit etmektedirler. Sivas’a gelen bazı aşiret mensupları buradan
ayrılarak Bozok eyaletine (Tokat, Çorum, Yozgat, Amasya) yerleşip burada köyler
kurmuşlardır. Bu obalarla birlikte İmam Rıza ocağına mensup dedeler de aynı
bölgelere yerleşmişlerdir. Örneğin; İmam Rıza ocağına mensup dedeler bugün Yozgat ilinin Çekerek ilçesine bağlı Kırkdilim, Amasya Göynücek ilçesine bağlı Koyuncu ve Çulpara
köyünde ikamet etmeye devam etmektedirler. 1830 tarihli Çorum ve 1838-1841 Kızılkünbed nüfus kayıtları da bu bilgileri
doğrulamaktadır. Nüfus defterlerinde, Cihanbeyli aşiretine mensup köy ve
mezralar ayrı sayfalarda yer almıştır. Kırk Dilim mezrası da Cihanbeyli
aşiretine bağlı olarak gösterilmiştir.
AĞUÇAN VE İMAM RIZA
İSMİ NEREDEN GELİYOR ?
Yukarıdaki bilgileri verdikten sonra Ağuçan ve İmam
Rıza isimleri nereden gelmektedir ? Yazar Hamza Aksüt’ün verdiği bilgilere
göre, Seyyid Mençek zaviyesini Urfa’da bulunan “Ağuç-Avuç” çayı ya da Ağuç deresine
yakın bir yerde kurmuştur. İsmini de bu çaydan almaktadır. (An eki Farsçada çoğul
eki olup, Türkçedeki ler-lar eki gibidir. Ağuçan-Ağuçlular anlamına gelmektedir.
Bir aidiyeti belirtmek için kullanılmıştır. H. Dedeoğlu) Bu görüş bize de daha doğru
gelmektedir. Ancak gelenekten gelen söylenceye göre, Ağuçan dedesi zehir (ağu)
içmiş, ancak aynı zehir etkisiz bir şekilde vücudundan dışarı çıkmıştır. Bu
kerametten dolayı ocağa “ Ağu içen “ ocağı denilmiştir.
Yazara göre, İmam Rıza ocağı ise, Ağuçan ocağına mensup
Seyyidlerden Rıza ismli tarafından kurulmuştur. Daha sonradan başına “ imam”
eki getirilmiştir. Ocağın, Türbesi İran’ın Meşhed şehrinde bulunan 8. İmam Rıza
ile ilgisi bulunmamaktadır.
Yazar Hamza Aksüt'ün İmam Rıza Ocağı hakkında söyledikleri ile, Doç. Dr. Sadullah Gülten'in verdiği bilgiler çelişmektedir. Sadullah Hoca, "OSMANLI-VEFA-İ TARİKATI İLİŞKİLERİNE BİR KATKI" adlı makalesinde, Vefai tarikatı ile bağlantılı alevi ocaklarını sayarken İmam Rıza Ocağını buna dahil etmemiştir. Sayın Gülten, Vefai tarikatından gelen alevi ocaklarını şöyle sıralamaktadır. Sarı Saltuk, Şeyh Çoban, Ağu İçenler, Delil Bircan, Üryan Hızır, İmam Zeynel Abidin, Dede Karkın, Kara Pirbad, Şeyh Hasan. (Sayfa, 4)
İmam Rıza ve Ağuçan ocağı hakkında edindiğimiz bilgilerin özetini sizlere sunduk. Bazı konularda farklı düşünceler olsa da bize göre, İmam Rıza Ocağına mensup dedelerin geldikleri yer Horasan Bölgesinin Meşhed şehrinde bulunan 8. İmam Rıza'nın türbesidir. Sözlü gelenekten gelen bilgiler de bu yöndedir. Dedem de hep Horasan'dan geldiğimizi ifade etmiştir.
Yukarıdaki bilgilerden de görüleceği gibi Ağuçan ocağı
ve diğer alevi ocakların tarihi bin yıl öncesine dayanmaktadır. Biz bu yazımızda
bu ocaklardan sadece ikisini ele aldık. Türkiye’de yüzün üzerinde ocak
bulunmaktadır. Ağuçan ocağının önemli merkezlerden biri Tunceli’nin Hozat
ilçesine bağlı Bargini köyündedir. İmam Rıza ocağının bir diğer merkezi de yine
Tunceli iline bağlı olan Pertek ilçesinin Koçpınar köyündedir.
Saygı ve hürmetle.
Hamdullah Dedeoğlu
10.09.2019
***Yazar Hamza Aksüt'ün Ağuçan ve İmam Rıza Ocağı ile ilgili verdiği bilgiler TV 10 kanalında yapmış olduğu konuşmalarından alınmıştır.
Ekler:
--1530 tarihli 998 nolu Diyarbakır Tahrir Defteri CİLT 1, Devlet Arşivleri Genel müdürlüğü yayınları.
--401 Nolu Şam eyaleti Tahrir Defteri, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları.
--Kızılkünbed Nüfus defterleri, Dr. Ebubekir Güngör, Aydıncık Belediyesi Yayınları.
--1523 Tarihli Harput Sancağı Tahrir defteri, Ahmet Gündüz Yüksek Lisans Tezi.
Sayın Ahmet Gündüz'ün yüksek lisans tezinde Sinokürd ve Sinotürk köyleri ile ilgili bölüm. Buradaki bir haneyi ortalama beşle çarpmak gerekir. Zira bu kayıtlarda sadece vergi verecek olan erkek nüfusun sayımı yapılıyordu. Kadınlar ve çocuklar bu sayıma dahil edilmiyordu.
Doç. Dr. Sadullah Gülten'in Vefai tarikatı ile ilgili makalesinde alevi ocaklarının geçtiği bölüm:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.