ALEVİLER ÜZERİNE OYUNU KİM OYNUYOR?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Aydın Ünal, 30 Aralık 2024 günkü köşesinde “Aleviler, üzerlerine oynanan oyunun farkındalar mı?” Başlıklı bir makale yazdı. Başlığı gören ülkenin birliğini ve dirliğini koruyan bir yazı olmasını bekler. Oysa, makale tümden okunduğunda, Alevileri uyarmak yerine dolaylı tehdit, Kılıçdaroğlu üzerinden Alevileri Esad yanlısı olmakla suçlayan, İran’ın Anadolu Alevileri üzerinde bir oyun kurguladığı ile karşılaşmaktalar. Sayın Ünal’ın ilgili yazısındaki görüş ve yorumlarını tek tek ele alıp cevaplar vereceğiz.
1-“Sünni ve Aleviler, aralarındaki mesafeye rağmen bu topraklarda yüzyıllardır birbirlerine ilişmeden barış ve uyum içinde yaşıyorlar.”
Sayın Ünal, Sünni ve Alevi dediğiniz bu ülkenin kurucularıdır. Biz Aleviler, Sünni inancına mensup komşularımızla aramızda bir mesafe görmüyoruz. Bunu sanırım inanç anlamında kullanmışsınız. “Mesafe” kelimesinden, sizin Alevi İslam inancı konusunda yeterli bir bilgiye sahip olmadığınız anlaşılmaktadır. Zira, Aleviler de Hz. Muhammed’i peygamber, kutsal kitap olarak da Kur’an’ı Kerim’i kabul eder. Aleviler, Hz. Peygambere ve Ehli Beytine sonsuz bir sevgi ve saygı ile bağlıdırlar. Kısaca, İnanç bakımından Ehli-Sünnet mezheplerinden farkları yoktur. Ancak yorumlarda ve ritüeller de farklılıklar vardır. Her iki inanç grubu da birbirlerine saygı duyarlar ve dayanışma içinde yaşamaya devam ediyorlar. İlişme kelimesi de çok çirkin olmuş. Hiç yakışık almamış.
2-“Türkiye’de Sünniler çoğunluk olmanın sağladığı bir vakar içindedir.”
Sayın Ünal, Sünni bir aileden geldiğiniz için bunun kendinize bir üstünlük sağladığınıza inanıyorsunuz anlaşılan. Alevi bir aileden gelmiş olsaydınız, bunu nasıl değerlendirecektiniz merak ediyorum. Kendinizi Emevi ya da Abbasi halifesi olarak mı görüyorsunuz? Lütfedip bize yaşama hakkı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz.
3-“Aleviler de bütün itirazlarına rağmen ve muhalefet yapılarına rağmen Türkiye’nin uyumlu vatandaşlarıdır.”
Sayın Ünal, Aleviler neden itiraz edip, neden muhalefet ediyorlar? Bunu acaba hiç düşündünüz mü? Sizin inancınız yasal olarak tanınmaz, haklarınız verilmez, baskı ve zulme uğrasaydınız ne yapardınız, merak ediyorum. Nedenini merak ediyorsanız, tarih boyunca Ehli-Beyt mensuplarının ve taraftarlarının yaşadıklarına bakarsanız, sanırım anlarsınız.
4-“Aralarındaki mesafe kapanmasa da kapanacak gibi görünmese de Sünni ve Aleviler kışkırtmalara boyun eğmezler, tuzağa düşmezler.”
Sayın Ünal, Aleviler hiçbir zaman başka bir inanç mensubuna zulüm ya da baskı yapmamışlardır. Dolayısıyla hiçbir zaman kışkırtmalara gelmemişlerdir. Gelmezler de. Hep mağdur olan, ezilen kesim Aleviler olmuştur. Ancak haksızlığa ve saldırılara da boyun eğmemişlerdir. Bunun en somut örneği de Kerbela katliamıdır. Zalime boyun eğmemişler, bir orduya karşı yetmiş iki kişi ile direnmeyi seçmişlerdir. Aleviler işte bu geleneğin temsilcileridir. Onurlarını ve inançlarını her şeyin üzerinde tutarlar.
5-“Esed ailesi, Suriye’yi 53 yıl boyunca azınlık Nusayri diktatörlüğü olarak yönettiler.”
Sayın Ünal, BAAS partisi hakkında ya bilginiz yok ya da bilinçli olarak Nusayri Aleviliğini ön plana çıkartmak istiyorsunuz. Anlamı “Diriliş” olan BAAS partisi Arap milliyetçiliğini esas alan, Sünni, Hristiyan ve Nusayri Araplar tarafından kurulan bir partidir. Uzun süre ülkeyi tek parti olarak yönettiler. Diyeceksiniz ki despot bir rejim kurmuşlardı. Evet doğru despot bir rejimdi. Hangi Arap ülkesinde demokrasi vardı söyler misiniz? Katar’da mı, Suudi Arabistan da mı, Kuveyt de mi?
Sayın Ünal, BAAS partisinin üst düzey yöneticilerinin büyük çoğunluğu Sünni-Hanefi mezhebine mensup Araplardan oluşuyordu. Bakanların, bürokrasinin, ordunun üst düzey yöneticilerinin çoğu yine Hanefi mezhebine mensuptu. Şeyhülislam’ı Sünni idi. Lütfen iyi araştırın ezbere yazmayınız. Bir devlet başkanı ile bir mezhebin diktatörlüğü kurulamaz ve uzun süre ayakta kalamaz. Zengin kesim de yine Sünni Araplardan oluşuyordu. Nusayrilerin büyük çoğunluğu kırsal kesimde, şehirlerdekiler ise, bizim eski gecekondu semtlerine benzer yerlerde yaşıyordu.
Sayın Ünal, eğer Suriye’de Nusayri diktatörlüğü olsaydı HAMAS liderlerinin Şam’da ne işi vardı? Hamasın yöneticileri Nusayri miydi? Yine Filistin Kurtuluş Örgütünü meydana getiren direniş hareketlerinin yöneticileri Şam’da yıllarca kalmadılar mı? Filistin davasına başından bugüne kadar destek veren Suriye, Irak ve Libya değil miydi? Neden bu ülkeler hedef seçildi? Bu ülkelerin neden seçildiğini siz bilmiyor musunuz? Yıllarca ülke yönetiminde bulunanlarla birlikteydiniz. Bunu bildiğiniz kanısındayım.
6- “İktidar devlet aklıyla, CHP Kılıçdaroğlu ve Alevi ekibiyle Esed yanlısı politika izledi.”
Sayın Ünal, Mezhepçi bakış sizi kör etmiş. Bir kere, Kılıçdaroğlu partiyi Sayın Deniz Baykal’dan devraldı. Kendisi de Baykal döneminde grup başkan vekiliydi. CHP’de yöneticilere mezhep gözüyle bakılmaz. Zira ideolojisi buna müsaade etmez. Kaldık ki Kılıçdaroğlu’nun çekirdek kadrosunun çoğunluğunu da Alevi gelenekten gelmeyenlerden oluşmaktaydı. Şu andaki genel başkan Özgür özel de grup başkan vekiliydi. Sanırım siz biraz Alevilere karşı ön yargılısınız. “Devlet aklı” terimini de sanırım FETÖ’den transfer etmişsiniz. Zira bu deyimi en çok da onlar kullanıyordu.
CHP’nin Suriye’de izlediği politika da doğruydu. Nitekim bunun doğruluğu bugün de ispatlanmıştır. Emperyalistlerin kırk ülkeden getirip desteklediği teröristlerle Suriye yerle bir edildi. Bugünkü durum Esat dönemindekinden daha mı iyi oldu? Kötünün daha kötüsü oldu. İsrail Golon tepelerinin tamamını işgal ettiği gibi, Şam’ın kırk kilometre yakınına kadar geldi. Her gün Suriye’ye bomba yağdırmaktadır. Müdahale eden var mı? Filistin’e kararlı destek veren son ülke de ortadan kaldırıldı. İsrail, ABD ve yandaşları bölgenin tam hakimi oldu. Kim kazandı? Kim kaybetti? Lütfen, ön yargısız olarak bir düşünün, olayları ona göre değerlendirin.
7-“Anadolu Alevilerine bir tuzak kuruluyor. Aleviler üzerinden alçakça kanlı bir oyun kurgulanıyor. İran’ın Anadolu Alevileri üzerine düşen gölgesi, içerdeki ajanları, paralı ya da gönüllü uşakları eliyle tatsız bir sürece evriliyor. Allah korusun, hiç arzu etmediğimiz bir sıcak temasta kaybeden Türkiye olur, Milletimiz olur ama en fazla da Aleviler olur. Aleviler bu tuzağa düşmesin, bu oyuna gelmesin.”
Sayın Ünal, bu cümlelerde Alevi toplumuna dolaylı olarak bir tehdit var. Bir kere İran’ın Anadolu Alevilerinin üzerine gölgesi düşmez. İnanç bakımından birbirlerinden çok farklıdırlar. Aleviler, İran’daki dini rejime olumlu bakmazlar. Ancak sizin niyetinizin başka olduğu anlaşılmaktadır. Sizin, ABD ve Siyonist Netanyahu rejiminin İran’a yapmayı düşündüğü saldırılara destek vereceğiniz anlaşılmaktadır. Buna mezhepçi bakışla mı diyelim, yoksa Büyük Orta Doğu Projesinde yer kapma mı diyelim, ama sonuçta emperyalizme hizmet edecek bir yola doğru gideceğinizi göstermektedir.
Sayın Ünal, emperyalistler bölgeyi yeniden dizayn ediyorlar. Orta Doğu’da güçlü devletler istemiyorlar. Kanton devletçikler istiyorlar. Amaçları da bölgenin doğal kaynaklarının denetimini tamamen ele geçirmektir. Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi parçaladılar. Şimdi hedefte İran var. Ondan sonra da Türkiye var. Bunu görmüyor musunuz? Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Yüz binlerce kadın Irak’ta tecavüze uğradı. Siz zalimin yanında mısınız, mağdurun yanında mı? İnsani duygular taşıyan herkes tabi ki saldırıya uğraya İran halkının yanında olur. Aynen Irak’ta, Gazze’de olduğu gibi. Lütfen rejimle halkı birbirine karıştırmayın. Molla rejimi bugün var yarın yok. Ama katliam ve zulme uğrayacak olan İran halkıdır.
Sayın Ünal, yazınızdaki amacın Alevileri korumak ve uyarmak değil, tamamen korkutma ve tehdit olduğu görülmektedir. Sizin bu yazınızdan sonra sosyal medyada Alevileri düşmanlaştırmaya yönelik “Siyasal Alevicilik” kampanyasının başlatılmasının tesadüf olmadığı da dikkat çekmektedir. Aleviler bu ülkenin kurucularından ve asli unsurlarındandır. Gerek Osmanlı’nın gerek Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna emek vermiş ve bu uğurda şehitler vermiş bir toplumdur. Büyük dedesi Yemen cephesinde şehit olmuş, akrabaları da kurtuluş mücadelesine destek vermiş bir aileden geliyorum. Dolayısıyla, kimse Alevilerin vatanseverliklerini sınava tabi tutamaz.
Sayın Ünal, ileride tarih yazıldığında isminizin iyi anılmasını istiyorsanız, güçlünün, zalimin yanında değil, mağdurun, ezilenin, saldırıya uğrayanın yanında durun. Selamlarımla.
Hamdullah Dedeoğlu.
04.01.2025.