DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA ÖNERİLER:
DİN EĞİTİMİNDE İSLAM’IN ÖZÜNÜ ESAS ALIN
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş,
Öncelikle görevinizde başarılar dilerim. Zor bir görev
yaptığınızın farkındayım. Ancak, ülkemizin yaşadığı olumsuz olaylardan dersler
çıkartılması gerektiğine inanıyorum. Ülkemiz
ne çektiyse, işin ehli olmayan ve
vatandaşlarımızın temiz ve saf duygularını istismar eden din bezirganlarından çekmiştir.
Son yaşadığımız olay da göstermiştir ki, halkımıza yeterli ve doğru din
bilgisinin verilmediği ortaya çıkmıştır. Siz bir akademisyen olarak konuyu daha
iyi bilenlerden birisiniz. Ancak, kurumunuzun FETÖ hakkında yayınladığı
kitapçıktan anladığım kadarıyla, yeterli derslerin çıkartılmadığı
kanaatindeyim. Söz konusu kitapçıkla ilgili görüşlerimi daha önce yazılı olarak
iletmiştim. (FETÖ, Din İstismarının Arkasına Gizlenen Terör Örgütü isimli
kitapçık) Orada belirttiğim görüşleri özetleyecek olursam, kitapta yer alan
görüşlerin esasını konuların mezhepsel bakış açısıyla ele alındığı, Fetö’nün
ŞİA gibi takiye yaptığı ve batıni olduğu iddia ediliyordu. Bu anlayışla FETÖ
benzeri örgütlenmelerle mücadele edilemeyeceğini hemen ifade etmeliyim. Edilseydi,
21. Yüzyılda toplumu kemiren bu kadar tarikat ve cemaat yaşama zemini bulur
muydu ? O halde nasıl bir eğitim verilmelidir ? Bu konuda görüşlerimi kısaca size
sunmak istiyorum:
NE YAPILMALIDIR ?
1-Kur’an’daki ayetler iniş sırasına göre ve gerekçesi
ile birlikte halkın anlayacağı çok basit bir anlatımla yeniden kaleme
alınmalıdır. Arapça kelimelerden mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır. Konular
çok uzatılmadın özü esas alınarak verilmelidir. Gerekirse resimlerle
desteklenmelidir. İlköğretime devam eden bir öğrenciye hitap edecek şekilde
yazılmalıdır. Her konuda doğruluğu onaylanmış hadislerden örnekler verilebilir.
Ancak çok kısa tutulmalıdır. (Maalesef halkımız çok uzun yazıları okumaktan
kaçınır.)
2-Dinin özünün ve esasının iman olduğu, iman eden
herkesin Müslüman olduğu, insanların yaptıkları fiillerden sorumlu olduğu,
farklı din ve inançlara saygılı olunması gerektiği anlatılmalıdır.
3-İnsan haklarına, hayvan haklarına, çevreye, doğaya
saygılı olmak gerektiği örneklerle anlatılmalı ve değişen iklim ve çevre
konusunda insanlara bilgi verilmelidir. (Burada çevre konusunda Hazreti Peygamberin
Medine çevresini korumaya alarak, yeşile ve doğaya zarar verilmemesi için
getirdiği kurallar örnek verilebilir.)
4- Özellikle Camii’lerde görevli imamlar bu anlayış
temelinde yeniden eğiteme tabi tutulmalı, İlahiyat Fakültelerindeki
akademisyenlerden yararlanılarak, paneller, kurslar ve konferanslar organize
edilmelidir. İmamlar dini eğitimlerinin yanında, sanat dallarında yetenekleri
doğrultusunda teşvik edilmelidir. (Örneğin; resim, müzik, spor, dağcılık ve
diğer aktivitelere katılmaları sağlanmalıdır.) İmamlar sadece namaz kıldıran memur olmaktan
kurtarılmalıdır. Toplumun tüm kesimleri ile bütünleşmeleri sağlanmalıdır.
(Sadece Camii cemaati ile değil)
5- Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece bir dinin, bir
mezhebin değil, ülkemizdeki bütün dini inançlara hizmet eden bir kurum
olmalıdır. (Hıristiyan, Yahudi, Alevi, Nusayri, Süryani ayırımı yapılmadan)
Diyanet işleri başkanlığı bu farklı inanç mensuplarından da vergi alındığını,
maaşlarının bu vergilerden ödendiğini hatırlamalıdır. Beş yüz yıl, ya da bin
yıl önceki dini anlayışlarından vaz geçmelidir. Bütün toplumu kucaklamalıdır.
Bunları gerçekleştirdiğimizde modern bir toplum oluruz. Aksi taktirde, tarihte
nelerin yaşandığı hepimizin bilgisi dahilindedir.
6-Diyanet İşleri Başkanlığı, kendisine rakip olan
tarikat ve cemaatlere karşı tavrını açık ve net bir şekilde ortaya koymalıdır.
Görev ve yetkilerini tarikat ve cemaatlere devretmemelidir. Bunu yapmadığı
taktirde, kendisi de sorgulanır hale gelecek ve tüzel kişiliği de ortadan
kalkacaktır. 21. Yüzyılda diyanet İşleri Başkanlığının bulunduğu bir ülkede,
tarikat ve cemaatlerin öne çıkması asla kabul edilmemelidir. Bünyesinde
binlerce kadrolu elemanı bulunan bir kurumun yapamadıklarını, sözde o tarikat
ve cemaatler mi öğretecek ?
7- Camiiler’de kütüphaneler oluşturulmalıdır. Adete
birer okul gibi olmalıdır. Kitaplığında herkese hitap edebilen eserler bulundurmalıdır.
Kısaca, dini yayınların yanında insanlarımızda merak ve araştırma duygusu
uyandıran kitaplar da yer almalıdır. (Avrupa’daki keşif ve icatların büyük
çoğunluğunun kiliseler çevresinden gelenler tarafından yapıldığını
unutmayalım.)
Sayın Erbaş,
Hoş görünüze sığınarak, kurumunuzla ilgili önerilerimi
yukarıda maddeler halinde size sunmuş bulunuyorum. Bunu bir vatandaşlık görevi
olarak gördüğüm için sizlere iletmek istedim.
Selam ve saygılarımla.
Hamdullah Dedeoğlu
16.02.2020
* Bu yazı Diyanet İşleri Başkanlığına elektronik posta ile gönderilmiştir.