MUHALEFET CUMHURİYETİ YENİDEN KURABİLECEK Mİ?
Ak Parti iktidarının muhalefete karşı başlattığı operasyonların gerçek amacı ortaya çıktı. Asıl hedef Cumhuriyet rejiminin tamamen tasfiye edilmesi, yerine saltanata dayanan bir yönetimin kurulmasıdır. Bunun anlamı laikliğin, demokrasinin, bilimsel eğitimin tamamen tasfiye edilmesi, yerine Afganistan’da iktidarı ele geçiren Taliban türü bir gerici rejimin kurulmasıdır. Peki ülkemiz Cumhuriyetin kuruluşundan yüz yıl sonra bu duruma nasıl geldi? Önce bunu kısaca belirtelim, daha sonra da ne yapılması gerektiği üzerinde önerilerimizi açıklayalım.
1950’de çok partili sisteme geçildikten sonra irticacıların faaliyetlerinde bir kıpırdanma başladı. Özellikle sağ tandanslı politikacıların kurmuş olduğu partilerde örgütlendiler. 1980 askeri darbesi ile sağ ve sol partilerin etkisiz kılınmasıyla meydan bunlara kaldı. Askeri yönetimden sonraki ilk başbakan ve daha sonra da cumhurbaşkanı olan Turgut Özal Nakşibendi tarikatı mensubuydu. Onun döneminde din istismarını yasaklayan Türk Ceza Kanunun 163. Maddesi yürürlükten kaldırıldı. Böylece yasal olarak irticacıların önünde bir engel kalmamıştı. 1999’daki Marmara depremi ve 2001’deki ekonomik krizle birlikte merkez sağ ve merkez sol partiler 2002 seçimlerinde tasfiye oldular. Bunların yerine din eksenli politikalar üreten ve yeni kurulan Ak Parti birinci parti oldu.
1950’den başlayarak gelişen gerici hareketler ve cemaat örgütlenmeleri 2007 yılında zirve yaptı. Cemaat ve tarikatlar koalisyonu olan Ak Parti iktidarı, FETÖ cemaati aracılığı ile orduda, emniyet de ve mülkiyede cumhuriyetçileri ve Atatürkçüleri “Ergenekon, Balyoz, Amirallere suikast” gibi davalarla tasfiye ettiler. Daha sonra aralarında bir anlaşmazlık çıkınca, cemaatçiler, 15 Temmuz 2016’da darbe teşebbüsünde bulundular. Darbe bastırıldıktan sonra, bunu fırsata çeviren AK Parti hükümeti, kanun hükmünde kararnamelerle devlet kurumlarını kendilerine bağladılar. Devlet yönetimi tek bir kişinin elinde toplandı. Bu olaydan sonra Cumhuriyet rejiminin son kalıntıları da tasfiye edildi. Laiklik, bilimsel eğitim, yargının bağımsız ve tarafsızlığı ortadan kaldırıldı. Türk silahlı kuvvetlerinin yapısı değiştirildi. Atatürkçü ve cumhuriyetçi olmak suç haline getirildi.
Bununla da yetinmeyen Ak Parti iktidarı, cumhuriyete son darbeyi vurmak için, devleti kuran partiyi de hedefe koydu. Onu kapattırmak için en güçlü şahsiyetlere operasyonlar başlattı. Bunların başında en tanınmışı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu geliyordu. Amaç İmamoğlu ve belediyeler üzerinden CHP’yi tasfiye edip, Cumhuriyet rejimini tamamen ortadan kaldırıp, saltanata dayanan gerici bir rejim kurmaktı. Ancak hesaplamadıkları bir şey oldu. Bu da kitlelerin gücüydü. Ak Parti yönetimi yüz yıldır cumhuriyetle yaşayan halkı hesaba katmamıştı. Türkiye’yi Orta doğu ülkeleri ile karıştırmışlardı. Herhalde arkasındaki güçlerden destek de almışlardı. Onlara, Orta doğu ve Ukrayna’daki askeri politikalarına destek olacakları taahhüdünde bulunmuşlardı. O yüzden kendilerinden emindiler. Ancak bütün Türkiye’de halk sokağa çıkınca bu eylemlerinden şimdilik geri adım atmak zorunda kaldılar. Zira karşılarında milyonlarca vatandaş bulunuyordu. Bu kitleyi etkisizleştirmeden amaçlarına ulaşamayacaklarını anladılar.
O zaman şöyle bir soru sormamız gerekiyor. Muhalefet bu aşamada ne yapmalı? İktidarın saldırılarına karşı nasıl bir strateji izlemeli?
Bu soruya şöyle cevap verebiliriz:
1-Bütün cumhuriyetçileri bir araya getiren yeni bir çatı örgütünün kurulması zorunludur.
2-Bu örgütlenmeye Cumhuriyet’ten yana olan bütün partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri dahil edilmeli.
3-Ak Partinin Cumhuriyeti tamamen ortadan kaldırmayı hedeflediği bütün topluma anlatılmalıdır. Kitlelere bu bilinç verilmelidir.
4-Ak Partinin Cumhuriyeti yıkma amacının emperyalist bir proje olduğu açıklanmalıdır.
5-Ak Parti iktidarının, Orta doğu ve Ukrayna’da Türk silahlı kuvvetlerini emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda sahaya sürmek istediği teşhir edilmelidir. Mehmetçiğin kanının pazarlanmak istendiği kitlelere anlatılmalıdır.
6-Düzenlenecek mitinglerde bu konu gündeme getirilmeli ve insanlar bilinçlendirilmelidir.
7-Yeni kurulacak hükümetin, Cumhuriyetin değerlerini yeniden uygulamaya koyacağını ve Atatürk’ün kurucu lider olarak saygınlığının tekrar sağlanacağı beyan edilmelidir.
Bu birliktelik sağlandıktan sonra, erken seçime gidilmesinin zorunlu olduğu sık sık vurgulanmalı ve hükümet üzerinde bir baskı yaratılmalıdır. Erken seçim kararı alındıktan sonra, geniş bir ittifak cephesi kurularak seçimlerden zaferle çıkılmalıdır.
Hamdullah Dedeoğlu
27.03.2025.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.